HANIMEFENDİ kelimesinin karşılığı aransa, herhalde simge isimlerden biri de Mevhibe İnönü olurdu.
II. Cumhurbaşkanı İsmet İnönü’nün de eşine zaten sık sık “hanımefendi” diye hitap ettiğini Metin Toker’in yazılarında okumuştum.
Ailenin genlerinde olan hanımefendilik Özden Toker’le sürüyor.
Teşvikiye İstanbul Moda Akademisi’ndeki Mevhibe İnönü giysileri sergisini gezerken yazının girişindeki tanımın kanıtlarıyla karşılaştım her adımda... Bir camekân içinde teşhir edilen Mevhibe İnönü’nün gelinliği ilk günkü kadar temizdi, hiç dokunulmamış gibiydi.
Neredeyse 100 yıla yaklaşan süre nasıl da özenle korunmuş.
İlk Cumhuriyet Balosu İnönü’lerin Çankaya’daki Pembe Köşkü’nde yapılmıştı. Atatürk’ün eşi olmadığı için Mevhibe Hanım’ın bu zorlu “ilk”in üstesinden geleceğini düşünmüştü.
Mevhibe İnönü’nün o baloda giydiği kıyafet, eşi Cumhurbaşkanı olduğu zaman verdikleri ilk davetteki giysisi...
PKK’nın organı Fırat Haber Ajansı’nda, Abdullah Öcalan’a ait olduğu iddiasıyla bir mesaj yayımlandı.
Öcalan, “Açılım hikâye, amaç PKK’yı bitirmek. Erdoğan eski futbolcudur, Kürtler bu golü yemez” diyor.
Ardından “PKK gruplarını kendisinin gönderdiğine” işaret ederek, “Bundan sonra grup murup gelmeyecek” diye kestirip atıyor.
Önce Erdoğan, “Habur ve sonrası azgınlıklara tepkiler” nedeniyle, Avrupa’dan gelecek yeni PKK grubu için frene basmıştı. “Gerekirse sil baştan yaparız” tehdidinde bulunmuştu...
Şimdi de Öcalan meydan okumaya kalkışıyor.
İyi yönetilemeyen “açılım” daha başında duvara mı çarptı?
Umutları yeşerttikten, ayranları kabarttıktan, beklenti çıtasını yukarılara çektikten sonra bu büyük oyun “Sayım suyum yok” diyerek nasıl noktalanır?
EKİM ayında çok sayıda Türk filmi vizyona girdi.
Biri dışında hiçbiri yüz binden fazla gişe yapamadı.
Ama PKK’ya karşı bir sınır karakolunda savaşan komandoların öyküsünü anlatan “NEFES” filmi, milyonu aştı, rekora gidiyor.
Neden?
Askeri hedef yapmayı “misyon” edinenler, derin bir nefes alarak “NEFES”i düşünmeli.
Her kurum gibi TSK bünyesinde de yanlış kişiler ve yanlışlıklar olabilir. Elbette eleştirilecektir. Fakat kurumun itibarını yıpratmadan...
BATI’DAN kalkan ve İstanbul’a gelen trenin adıdır “Orient Express...”
“Doğu Ekspresi” anlamına gelir.
Türkiye’nin bir süredir dış politikada yönelimleri için de “Yoksa Orient Express mi?” kuşkusu dile getiriliyor.
Dün Başbakan Erdoğan’ın Tahran’daki basın toplantısında bir Avrupalı gazeteci ve bu kuşkuyu yansıtan soru sordu:
“Türkiye yüzünü Batı’dan Doğu’ya mı çevirdi” mesajını veren bir soru.
Başbakan Erdoğan gerçi “bu algılamanın yanlışlığına” işaret etti. “Türkiye’nin Batı’dan Doğu’ya ve Doğu’dan Batı’ya giriş ve çıkışların ülkesi olduğunu” söyledi ama AKP Türkiye’si için bir süredir “yüzünü Doğu’ya çevirdiği” yolunda yorumlar yoğun.
GENELKURMAY’IN internete koyduğu “sadre şifa* ”olmayan birkaç satır yetmiyor. Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ kamuoyunu tatmin edecek bir açıklama yapmalıdır.
“Cunta” iddiaları karşısında “sessiz” kalınamaz.
Gelinen “dramatik” noktaya bir bakınız...
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Başbuğ’a gazete manşetinden sesleniyor:
“Darbe planına adı karışanların tamamı açığa alınmalıdır...” Arınç’ın daha da özel bir konumu var. Başbakan Erdoğan yurtdışı gezisinde olduğu için Başbakan Vekili’dir. Bu “açığa alma” çağrısını hükümeti de kapsayan Başbakan Vekili sıfatıyla mı yapmıştır, yoksa kişisel görüşünü mü dile getirmiştir? Bu sorular önemlidir.
Arınç’ın “adı karışanlar” diye sözünü ettiklerinin içinde Or., Kor., Tüm. rütbelerinde generaller var.
Örneğin... Orgeneral Hasan Iğsız, Silahlı Kuvvetler’in en önemli görevlerinden biri olan Birinci Ordu Komutanı... İleriye dönük planlamada “yakın geleceğin genelkurmay başkanı” olarak görünüyor.
EN zor olanı “haber henüz geldiğinde, zamanla yarışarak” yorumlamaktır.
Genelde ertesi günü bekleyerek yazmayı tercih ederim.
Böylece toz duman dağılır hadise -nispeten- daha net görünür hale gelir.
Ama bazen bu lükse sahip olmayız.
Adli Tıp’ta Albay Çiçek’e ait olduğuna karar verilen “ıslak imzalı” plan yazısı bir gün bile ötelenemez “duyarlı” konudur.
“AKP ve Fethullah Gülen’i Bitirme Planı’nın aslının savcıya gönderilmesi” ve “Adli Tıp’ta plan altındaki imzanın gerçek olduğunun karara bağlanması” cumhuriyet tarihinin en önemli kilometre taşlarından birini oluşturuyor.
24 saat beklemeden, toz dumanın, esastan ayrılmasını sıcağı sıcağına yapmakta fayda var.
PERA Müzesi’nde Chagall sergisi... Aşkı güzel yaşayan ve güzel çizen büyük usta. Onun Kudüs Müzesi’ndeki resimleri, baskıları, karakalem çizgileriyle zengin bir koleksiyon.
Musevi kökenli zenginlerden biri bu koleksiyonu Kudüs Müzesi’ne bağışlamış. Chagall de Musevi kökenli bir Rus.
İlk resim eğitimini Rusya’da doğduğu küçük kasabada alıyor.
Aile önce İstanbul’a kaçıyor, iki yıl Büyükada’da kalıyorlar.
Sonra Paris yılları başlıyor.
Chagall, resim eğitimi ve resim çalışmalarına Paris’te devam ediyor.
Chagall’in çağı ve resim anlayışı olarak “gerçeküstücüler” arasında yer alması gerekir.
AÇILIMA kamuoyunda destek oranı nedir? Son seçimleri “tam isabet” öngören A&G kamuoyu araştırma kuruluşunun başkanı Adil Gür, “15 Ekim’de sahaya çıkıldığını, desteğin sadece yüzde 30’larda olduğunu” söyledi.
Adil Gür araştırmanın yorumlarını henüz yazmakta.
Yani...
Sahadan alınan sonuçlar çok yeni.
Peki daha önce durum neydi?
Cevaplıyor:
“Haziran ayında açılıma destek oranı yüzde 70’ti.”