Aliyev'in de Türkmenbaşı'nın da yapacağı bu idi!

23 Mayıs 2000


       BAKÜ - Ceyhan boru hattı yapılmayacak. Türkmen gazı Türkiye'ye gelmeyecek. İşin başında bunun böyle olmayacağı belli idi. Sayın Demirel'in iyi niyeti ile, Türkiye "gaza geldi". Aliyev ile Türkmenbaşı'na ödünler ve ödüller verdi... Ama Aliyev ile Türkmenbaşı'nın yapacağı bu idi!
       Önce bu projeyi birbirinden ayırmak gerekir. Biri petrol boru hattıdır. Diğeri gaz hattıdır.
       (1) Petrol boru hattı (Bakü - Ceyhan boru hattı) olmasa da olur. Siyasi ağırlığı dışında ekonomik ağılığı yılda 100 milyon dolarlık boru hattı geçiş ücretidir. Getireceği hayır, ürkütülen kurbağaya değmez. Türkiye parası olduğunda dünya fiyatı ile istediğinde istediği kadar petrol bulabilir.
       (2) Gaz boru hattı (Türkmen gazını doğrudan Türkiye'ye getirecek bir hat) çok önemlidir. Çünkü gaz boru hattı ülke ekonomisini besleyecek hattır. Gaz satın almak petrol satın almaya benzemez. Ancak ülkeye boru ile getirilebilir.
       Türkiye başlangıçtan bu yana, Rusya'yı karşısına alıp, Rusya'ya rağmen ABD desteği ile Aliyev ve

Yazının Devamı

2.5 milyon aile ayda 150 dolar harcıyor

22 Mayıs 2000


       Milli gelir, bir yıl içinde ülkede üretilen mal ve hizmetlerin parasal değeridir. Bu ülkenin milli geliri 200 milyar dolar dolayındadır (1999 yılında fakirleştik. 185 milyar dolara düştü). Bu ülkede yaşayan 65 milyon insana bu gelir eşit olarak bölünse, kişi başına yıllık milli gelir 3 bin dolar dolayında kalır.
       Her ülkede olduğu gibi bizim ülkemizde de gelir insanlar arasında eşit olarak dağılmaz. Fakat biz eşitsiz dağılım şampiyonu ülkeler arasındayız.
       Milli gelirin dağılımını gösteren değişik çalışmalar vardır. Bunların çoğu eski çalışmalardır. Halkın tüketim eğilimini izleyen araştırma grupları bu çalışmaları güncelleştirmeye çalışır.
       İşte bu araştırma gruplarından biri (Ac Nielsen Zet isimli kuruluş) nüfusu zenginlik ölçüsü ile altıya bölerek gruplandırmış. Ben de bu çalışmadan yararlanarak, her gelir grubundaki ailelerin bir aylık harcamalarını hesapladım.
       Önce 65 milyon nüfusu en zengininden yoksuluna göre 6 gruba böldüm. En zengin birinci grup nüfusun yüzde 4.5'ini

Yazının Devamı

"Hormon"lu yerine "bambus"lu domates

21 Mayıs 2000


       Satın aldığınız domatesi bıçakla ortadan kesiniz. Bakınız bakalım içindeki gözcüklerinde boşluk var mı? Çekirdek oluşmuş mu? Şekli düzgün mü? Elinize aldığınız domates hafif geliyor ise, şekil bozukluğu var ise, bıçak ile kestiğinizde gözcükleri boş ise, çekirdek oluşmamış ise o domates hormonludur.
       Hormonlu domates ne demektir şimdi de onu anlatayım. Yaz aylarında tarlada yetişen domates dışındaki domatesler serada yetiştiriliyor. Sera demek, dışarıda hava soğuk iken domatesi sıcak ortamda yetiştirmek demek.
       Tarlada, doğal ısıda, güneş ışığında domatesin dişi çiçeği de erkek çiçeği de aynı zamanda açıyor. Arılar, kuşlar, rüzgar, erkek poleni, dişiye ulaştırıyor, dişinin döllenmesini ve domates oluşmasını sağlıyor.
       Serada ise doğal ısı yok. Güneş ışığı yok. Dişi çiçek daha çabuk açıyor. Erkek çiçek geç kalıyor. Erkek polen oluştuktan sonra da onu taşıyıp, dişiyi döllendirecek "aracı" yok.
       Teknoloji buna çare bulmuş: Suni döllenme... Fısfısın içine ilacı dolduruyorsunuz. Dişi

Yazının Devamı

Bina sayımı başladı

20 Mayıs 2000


       Devlet İstatistik Enstitüsü şu günlerde belediye yerleşim alanı olan 3.212 il, ilçe, bucak ve köyde sokakları tarayarak tüm binaları sayıyor.
       Bina sayımının esas amacı, ekim ayında yapılacak nüfus sayımı için insanların yaşadığı binaların tespiti ve de numaralanması. Ama bunun yanında bina sayımı ile (1) ülkemizdeki bina stoku, binaların özellikleri belirlenecek. Böylece ekonomik ve sosyal konularda karar alacaklar için bilgi derlenecek. (2) Plansız şehirleşmeden ve gecekondulaşmadan doğan sorunların çözümüne yardımcı olacak bilgiler elde edilecek. (3) Göç hareketleri ve şehirleşme hareketinin yönü belirlenecek. (4) Milli gelir hesapları için temel veriler oluşturulacak.
       İçinde insan yaşasın yaşamasın, imar mevzuatına aykırılığına bakılmaksızın inşası tamamlanmış binalar ile içinde ikamet edilen yarı tamamlanmış tüm binalar sayılacak.
       Bu sayımda "bina" tanımı, bir veya birden fazla odası veya diğer yerleri kapsayan, bir tavan veya çatı ile örtülmüş, temelden tavana kadar uzanan dış duvarları ile kaplanmış, kendi başına

Yazının Devamı

ABD'de okuyucu, gazeteciye güvenini yitirmiş

19 Mayıs 2000


       Acaba Amerikalılar okudukları gazetelere güvenlerini neden yitirdi? Bu soruyu cevaplamak için Amerikan Gazete Yayıncıları Derneği (American Society of Newspaper Editors - ASNE) bir araştırma yaptırmış. Araştırmanın sonuçlarına göre "Gazeteciliğe Saygınlık Kazandırma Projesi" hazırlanacakmış.
       ABD'de haftalık olarak yayınlanan U.S. News and World Report" isimli derginin 24 Nisan sayısında John Leo bu konuyu işledi. Ve iki Amerikalı gazetecinin gözlem ve değerlendirmelerini aktardı.
       "Orlando Sentinel" gazetesi yayıncısı Peter Brown, okuyucuların gazetelerden uzaklaşmasının ve güven yitirmelerinin nedenini kendi çevresinde araştırmış.
       Diyor ki: "Amerikalı gazetecilerin, normal Amerikan halkı ile aralarında uçurum oluşmuş durumda. Gazeteciler zenginlerin yaşadığı semtlerde yaşıyor, onlarla komşuluk, dostluk ediyorlar. Hizmetçileri, şoförleri, Mercedes marka otomobilleri var. Borsada hisse senedi alıp satıyorlar. Sadece devlet adamları ile politikacılarla ve zenginlerle konuşuyorlar. Evlerindeki espresso kahve makineleri ile

Yazının Devamı

Buğdayın bir de "sosyal fiyat"ı var

18 Mayıs 2000


       HÜKÜMETİN elinde IMF reçetesi var: "2000 yılında buğday fiyatı (1) ya dünya fiyatının en fazla yüzde 35 üzerinde olacak (bu durumda TMO buğdayı 80 - 85 bin liradan alacak) ya da (2) buğdayın 1 tonunun fiyatı 150 doları geçmeyecek (bu durumda da buğday fiyatı 90 - 95 bin lira olarak açıklanacak).
       Geçen yıl hükümet buğdaya 80 - 90 bin lira fiyat biçmişti. Eğer IMF reçetesine uyulur ise bu yıl buğday fiyatı değişmeyecek ve de TMO buğdayı geçen yılki fiyattan alacak.
       "Madem ki, IMF'ye söz verdik... O halde buğday fiyatı değişmesin abicim!.." Çok güzel... Tarım Bakanı da aynı görüşte... O da, "IMF'ye verilen taahhüdü delmeyiz" diyor.
       Her şey iyi de... Bu fiyata buğday satacak olan köylünün durumunu düşünen, onun fikrini soran yok.
       Acaba "- Kessin sesini... Versin buğdayını IMF'nin biçtiği fiyattan ofise, tüccara... Bir dahaki yıl işine gelmiyorsa buğday ekmesin, biçmesin... Dünyada buğday çoooookkk... Ucuz ucuza alır getiririz mi?"
       Sayın

Yazının Devamı

Enflasyondan enflasyon beğen

17 Mayıs 2000


       Kahveci çayı getirdi! Yüz bin lirayı uzattım. "- Yüz elli bin oldu Hocam... Malum... Enflasyon durmuyor... Her şeyin fiyatı artıyor... Çayın fiyatı artmasın mı?.." şeklinde başladı konuşmaya... "- Yavuuuu... Bu ne biçim zam... Yüz liralık çay yüz elli olursa, yüzde elli zam demektir. Bizim patron maaşı yüzde on artırıyor, siz iki ayda bir yüzde elli zammı bastırıyorsunuz..." diyecek oldum... "- Hoca, sen patronun yüzde onluk zammına bakıp, enflasyonun yüzde on olduğunu mu sanıyorsun?" şeklinde bir de azar işitince kafam iyice karıştı...
       Başladım düşünmeye... "Sahii... Bizim enflasyonumuz ne durumda? Nedir bizdeki enflasyon? Kim neye göre zam yapıyor? Kim zam yaparken neye bakıyor?"
       1999 yılı sonu itibariyle:
       (1) Tüketici fiyatları endeksine (TÜFE) göre,
       - Aralık / Aralık enflasyonu yüzde 68.8'dir.
       - On iki aylık ortalamaya göre enflasyon yüzde 64.9'dur.

Yazının Devamı

Bugün Greenspan "hapşıracak" yarın biz "nezle" olacağız

16 Mayıs 2000


       Alen Greenspan ABD'de "Merkez Bankası" görevi yapan kurumun başkanı, 74 yaşında. Görev süresi sona erdiği halde Başkan Clinton görev süresini 4 yıl daha uzattı. Çünkü Greenspan, Başkan Clinton döneminde ekonomide gerçekleşen şahlanışın "kaptan"ı. ABD ekonomisinde "şahlanış" demek, "enflasyonsuz büyüme" demek. Greenspan bunu, faizleri bir indirerek, bir bindirerek başardı.
       Faizleri 0.25 puan (yüzde 1'in dörtte biri) kadar artırıyor veya düşürüyor. Böylece ABD ekonomisine yön veriyor. Faizlerde bu kadar küçük değişim, ABD ekonomisini etkilemeye yetiyor.
       Faizler inince insanlar daha fazla para harcıyor. İnsanlar daha fazla harcayınca üretim artıyor. Üretim artınca istihdam imkanı gelişiyor. Sonuçta insanların geliri artıyor. Artan gelir borsayı, harcamaları, yatırımları coşturuyor. İnsanlar ölçüyü kaçırıyor. Ölçü kaçınca ve de üretimden fazla harcama başlayınca enflasyon tırmanışa geçiyor. İşte o zaman Greenspan frene basmak için faizleri 0.25 puan artırıyor.
       Faizler artınca, insanlar harcamayı kısıyor. Yatırımlar

Yazının Devamı