Milliyet'in eski yazarlarından Büyükelçi Günver'in ardından

16 Ocak 2000


       "Yıllar ne çabuk geçiyor, yaşlanmışsın, toplanmışsın. Saçlarını boyuyor musun? Bıyıkların bembeyaz da niye saçların ağarmadı?" diye sordu. Kolundan tutup kaldırıma çektim. Adını hatırlayıp hatırlamadığımı sorsa, mahçup olacaktım. Lafı karıştırmak istedim: "Ne yaparsın" dedim, "çalışan uzuv yorulur, yıpranır. Kafamı fazla yormadım."
       Eski dostum, "Olur mu öyle şey. Bu bal gibi boya" diye hükmünü verdi. "Yakından bak akları görürsün" diye direndim.
       Karşımdaki, "Boş ver" dedi. "Sen Hariciye'de değil miydin? Şimdi nerede görevdesin?" Tatsızlaşan konuşmayı kısa kesmek istediğimden, "1982'de emekli oldum. Ankara'dayım. Geç de olsa nihayet özgürlüğün mutluluğunu yaşıyorum" dedim.
       Yüzüme baktı: "Öyleyse mutluluğun daim olsun" demekle yetindi. "Görüşelim" diye ekledi. "Görüşürüz" temennisinde bulundum, yeniden öpüştük. O, kaldırımın kenarındaki su gölünün üzerinden atladı, karşı kaldırama doğru koşmaya başladı. Arkasından baktım, sektire sektire yürüyordu.
       Kasketimi kulaklarıma doğru

Yazının Devamı

TÜSİAD'ın gündeminde "Çörtük" vardı

15 Ocak 2000


       1970'li yıllarda TÜSİAD'ın üye sayısı yüzün altında idi. TÜSİAD'ın her genel kurul toplantısı büyük yankı yapardı. Çünkü genel kurul toplantısında TÜSİAD yönetiminin ülke ekonomisindeki gelişmelerle ilgili raporu dağıtılır, ekonomi politikaları üzerinde TÜSİAD üyelerinin görüş ve önerileri açıklanırdı.
       TÜSİAD'ın yıllık raporu, açıklanacak görüş ve öneriler merakla beklenir, dinlenir, izlenirdi.
       Başbakanlar, bakanlar, parti liderleri ile bürokrasinin ekonomiden sorumlu tepe yöneticileri toplantılara katılır, özel sektörün görüş ve önerilerini dinlerdi.
       Dün TÜSİAD'ın 30'uncu genel kurul toplantısı yapıldı. Toplantı 477 üyenin 122'sinin katılımıyla açıldı. Açık anlatımıyla 4 üyeden 1'i gelmişti. Devlet adamlarından, politikacılardan, bürokratlardan toplantıya katılan yoktu.
       Acaba bu ilgisizliğin bu gevşekliğin sebebi ne idi?
       TÜSİAD, eskiye göre daha çok üyeye sahip... Eskiye göre daha geniş ve güçlü bir sekretaryası var... Eskiye göre

Yazının Devamı

Kıbrıs’ta 750 milyon dolar mevduat var

14 Ocak 2000


       Kıbrıs'ta 35 banka var. Bu bankalardaki toplam mevduat 750 milyon dolar dolayında. Kıbrıs'ta 38 de off - shore (kıyı bankası) statüsünde banka var. Bunlardaki mevduat miktarı bilinmiyor.
       Kıbrıs'taki 35 bankanın 9'unun sermayesi Türkiye kökenli. Türkiye kökenli bankalar Ziraat Bankası, Halk Bankası, İş Bankası, Rumeli Bank, Denizbank, Met Bank ve Üniversal ile kapanma durumundaki Yurt Bank.
       Kıyı bankası (off shore) statüsündeki 38 bankanın sermaye sahiplerinin tamamı Kıbrıs dışından... Çünkü Kıbrıs vatandaşlarının off - shore statüsünde banka açmaları ve bu bankalarla iş yapmaları mümkün değil. Rus sermaye ile açılan off - shore bankası kapandı. Pakistan sermayesi ile açılan kapanmak üzere. Kalanların hepsi Türkiye'den giden sermaye ile kurulmuş bankalar.
       Kıbrıs'ta daha önceleri İngiliz sermayesi ile kurulmuş iki banka vardı: Barkleys ve Greenleys bankaları... 1980 yılında Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nde para birimi İngiliz Lirası ve Kıbrıs Lirası'ndan Türk Lirası'na dönüşünce bu iki banka faaliyetini tatil eyledi.
 &n

Yazının Devamı

Türkiye'de "Yeni Medya Dönemi"

13 Ocak 2000


       Internet kuruluşu America OnLine ile medya kuruluşu Time - Warner "Yeni Medya Dönemi"ne hazırlık için birleşti. Yeni Medya Dönemi denilen şey, "internet - medya" birlikteliği...
       Türkiye'de de bazı gruplar, ABD'deki büyüklükte olmasa bile, Türkiye ölçülerinde "Yeni Medya Dönemi"ne hazırlanmaya başladı bile...
       Eski anlayışta gazeteci, sadece gazetecilik yapar, başka bir şey yapmazdı... Sonra gazeteler haber ajansı kurdu... Derken TV yayıncılığı başlayınca, gazete ve TV bütünleşmesi görüldü... Sonra yapımcılık başladı. Medya grupları film, dokümanter, müzik, program yapım şirketleri oluşturdu... Ardından internet gelişti. OnLine denilen bilgisayar hizmetleri için şirketler kuruldu. Digital denilen teknoloji, GSM denilen haberleşme sistemi de bu faaliyet alanına girdi...
       Bazı gruplar bu hizmetlerle teker teker ilgilenirken, gelişmeleri iyi izleyen "Yeni Medya Dönemi"ni önceden görenler bugünlerde America OnLine ile Time Warner'in büyük çapta gerçekleştirdiği birlikteliği, kendi bünyeleri içinde oluşturmaya başladı.
 &

Yazının Devamı

İstanbullu Peter New York'ta bir sergi daha açtı

12 Ocak 2000


NEW YORK
       Geçen perşembe akşam üzeri saat 18.00'de New York'un SoHo semtinin sokakları "insan kaynıyordu"... Prince Sokak'ta 102 numaralı binadaki David Beitzel Gallery'de sanatçı Peter Hristoff'un "The Book of Sean" (Sean'in Kitabı) ismini verdiği sergisi açılıyordu. Sean, sanatçının 1996 yılından beri çalıştığı erkek modelin ismi. Modelin karışık resim teknikleriyle çizimleri, ipekbaskı, suluboya resimleri ile lithograf ve monopirint'leri sergileniyordu.
       Peter Hristoff, İstanbul doğumlu bir Amerikalı. İki yıl önce eserleri İstanbul'da Yapı Kredi Kültür Merkezi'nde de sergilendi. Yapı Kredi Kültür Sanat Yayıncılık tarafından Peter Hristoff ve sanatı hakkında bir de kitap yayımlandı.
       Peter'in dedesi Peter Dimiter, Selanikli. 1921 - 1926 ve 1936 - 1962 yılları arasında İstanbul'da yaşamış. Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk kağıt para ve pul tasarımlarını Ali Sami Boyar ile birlikte yapmış. Zamanın ressamlarıyla arkadaşlık kurmuş. Peter'in 1926 yılında Sofya'da doğan babası da İstanbul Güzel Sanatlar Akademisi'nde İbrahim Çallı ve Zeki Faik ile çalışmış. Peter 1958

Yazının Devamı

ABD'de "öylesi de var böylesi de..."

11 Ocak 2000


New York
       New York'un Broadway semtinde 7 ile 8'inci caddeler ve 41 ile 53'üncü sokaklar arasında tam 36 tiyatro var. Broadway semti dışında devamlı program yapan ve "Off Broadway" (Broadway dışı) diye adlandırılan tiyatroların sayısı ise 30 adet.
       New York'a turist, tiyatroya, operaya, konsere, müzelere, sergilere ve lokantalara gitmek için geliyor.
       Broadway'deki tiyatrolar "müzikal" temsillere ağırlık veriyor. New York Times'ta 26 Aralık 1999 tarihinde yayımlanan Robin Pogrebin'in araştırmasına göre, Broadway'de sahnelenen bir müzikalin maliyeti 5 milyon dolar ile 12 milyon dolar arasında değişiyor. Rakamın büyüklüğünü anlatmak için bir başka rakam vereyim. Türkiye'deki Honda otomobil fabrikasının maliyeti 25 milyon dolar idi... Demek ki, Broadway'de bir müzikal yarım otomobil fabrikası yatırımına çıkıyor. Unutmayınız. Otomobil fabrikası kalıcı, müzikaller geçici.
       Ama uzun yıllar oynayanı da var. Örneğin Broadway'deki "Cats" (Kediler) müzikali 17 yıldır, "Les Miserables" müzikali 13 yıldır, "The Phantom of The Opera"

Yazının Devamı

Tunceli'den Binali New York'ta lokanta müdürlüğü yapıyor

10 Ocak 2000


New York
       Binali Karataş'ın babası Tunceli'den 1965 yılında Berlin'e işçi olarak gitmiş. Üç yıl sonra karısı ile altı aylık Binali'yi Berlin'e götürmüş. Binali Berlin'de büyümüş. 1992 yılında New York'a gelmiş. New York'ta "Karazona" ismi ile ün yapan Tuncelili Hasan Çınar'ın "Stingy Lulu's", gece kulübünde ve "Astor" isimli lokantasında çalıştıktan sonra Keith McNally'nin yanına girmiş. Şimdi McNally'nin "Lucky Strike" isimli küçük "bistro"sunun müdürlüğünü yapıyor.
       Lucky Strike "Soho" semtindeki en güzel ve "havalı" üç kahveden biri (59 Grand St. Wooster St. and W. Broadway). Diğer ikisi "Cafe Habana" (17 Prince St. at Elizabeth St.) ile Gitane isimli bistrolar.
       Lucky Strike'ın sahibi McNally, New York'a İngiltere'den 1975 yılında gelmiş. Önce West End'de tiyatroda oyunculuk yapmış. Sonra lokantacılığa başlamış. İlk açtığı lokantalardan Nell's'i kapatmış. Odeon'u satmış. Cafe Luxemburg'u ayrıldığı karısına hediye etmiş. Şimdi Soho semtinde Lucky Strike yanında "Balthazar"ın da sahibi (80 Spring St, Crosby St. and Broadway). Balthazar sabahın erken saatinde

Yazının Devamı

New York'ta "Sensation"

9 Ocak 2000


NEW YORK
       Bunlar bir çetinin işi... Normal insan bunları yapamaz!.. Walter Sickert, kırk bin genç İngiliz sanatçının eserlerinden oluşan "Saatchi Koleksiyonu"nu böyle değerlendiriyor.
       Şimdilerde New York'ta Brooklyn Müzesi'nde, "Sensation" adı ile sergilenen koleksiyon, hem ilgi hem de tepki ile karşılanıyor. Çünkü koleksiyon bugüne kadar kabul görmüş sanat, estetik ve güzellik değerlerinden çok farklı bir yaklaşımla ortaya konulmuş "yapıtları" bir araya getiriyor. Sansasyon yaratan, insanları sersemleten sanatçıların başında Afrika kökenli Chris Ofili'nin "Kutsal Bakire Meryem" isimli tablosu geliyor. Ofili, bu tabloda Meryem Ana'yı Afrikalı bir kadın olarak çizmiş. Örtünün dışına taşan bir memesinin üzerine de küçük bir kavun ölçüsünde gerçek bir "fil pisliği" oturtmuş.
       Ofili'nin bu resmi koleksiyonun sergilenmesine karşı büyük bir hareket oluşturmuş. New York Belediye Başkanı Gulliani sergiyi yasaklamış. Fakat baskılar karşısında yasağı kaldırmak zorunda kalmış. Ama tepkiler sürüyor. Müzenin açık olduğu saatler boyunca protestocular kapı önünde gösteriler

Yazının Devamı