Laf çok icraat yok

17 Haziran 1999


Allah rızası için, halka moral vermek için bir şey yapın... İki şeyden vazgeçtik bir tek şey yapın... Yapın da görelim...
Halkı umutsuzluğa sevkeden üç partinin bir araya gelip de ne yapacağını bilememesi veya bilip de yapamaması...
- Bazı şeyler vardır ki, para olmadan, proje olmadan yapılamaz. Tamam... Bunlardan vazgeçtik...
- Ama bazı şeyler vardır ki, paraya bağlı değildir. Akıl ürünüdür. Bazı sorunlar vardır ki, akıl ile çözülür.
Şu anda hükümetten beklenen ekonomideki, sosyal hayattaki, eğitimdeki, sağlıktaki, kültürdeki, tarımdaki, göçteki, şehirleşmedeki, enerjideki tıkanıklıkları akıl ile çözmesidir.
- Türkiye'de ciddi bir Doğu ve Güneydoğu Anadolu sorunu var. Öcalan'ı adalete, terör ile mücadeleleri Silahlı Kuvvetler'e emanet ettik. İyi de o bölgede yaşayan halk için bu hükümet ne politikalar belirledi ve ne gibi bir uygulamaya geçti? Laf var, icraat yok.

Yazının Devamı

IMF para veremeyecek akıl verecek

16 Haziran 1999


Dünyanın sağında solunda IMF'nin yardım ettiği, kendi kesesinden para verdiği veya üye ülkelerden ve bankalardan borçlanmasına yardım ettiği ülkelere bakarak bize de para akıtmasını bekliyoruz.
Gözden kaçan bir nokta var: IMF dış ödeme güçlüğüne düşen ülkelere para akıtıyor. IMF'nin şimdilerdeki misyonu, dünya ödeme sistemindeki tıkanıklıkların önlenmesi. Ülkeler arasındaki fon akımının düzenli yürümesi.
Türkiye'nin sorunu dış ödeme güçlüğü değil. Türkiye'de beklenmedik, olağanüstü bir devalüasyon sorunu yok. Hızlı bir döviz çıkışı ve kaçışı nedeniyle döviz rezervlerinin tükenmesi söz konusu değil.
Türkiye'nin derdi ekonomideki yapısal bozukluk.
Dış ödeme güçlüğü içindeki ülkelere IMF para yardımı yapınca, sorun çözülüyor. Tıkanıklık açılıyor. Ekonomiler normal biçimde çalışıyor.
Türkiye gibi, ekonomisi yapısal bozukluktan başı dertte olan ülkeye ne kadar para yardımı yapılsa, bu para bozuk düzenin çarkları arasında eriyip gidiyor. Düzenin iyileşmesine yardımcı olamıyor. Böyle bir ülkeye IMF neden para versin?

Yazının Devamı

İç borç bombası birilerinin elinde patlayacak

15 Haziran 1999


Hazine'nin sattığı tahvillerden ve bonolardan toplam borcu 1998 yılı sonunda 11.6 katrilyon lira idi.
1999 yılı başladı... Bu borç stoku her ay 1 katrilyon lira artmaya başladı. Haziran ayının ortasında 16.5 katrilyon rakamına geldi dayandı.
"Böyle gelmiş, böyle gider" der iseniz, yıl sonunda ulaşacağı rakam 22 veya 24 katrilyon liradır.
Katrilyonları anlamak güçleşti. Bugün ulaşılan rakam 40 milyar dolardır. Bugün iç borç stokunun ulaştığı rakam, 1999 yılında devletin tüm vergi gelirlerinin üzerinde bir rakamdır.
Türkiye'nin milli gelirinin yüzde 20'si (beşte biri) büyüklüğündedir. Önemli olan iç borç stok rakamı değildir. (1) Bu stokun her ay 1 katrilyon büyümesidir. (2) Borcun kısa vadeli olmasıdır. (3) Faizinin yüksekliğidir.
İç borçlanmada ortalama faiz oranı 1997 yılında yüzde 108.4 idi. 1998 yılında yüzde 115.5 oldu. 1999 yılı başında Hazinemiz yüzde 131.9 faiz ile borçlanmaya başladı. Şimdilerde faiz yüzde 110'larda dolanıyor.

Yazının Devamı

At etini, koyun eti diyerek halka yutturmak "kanunen" caizdir

14 Haziran 1999


Türk tüketicisi için 9 Haziran çok önemli bir gün idi... O günden sonra saf ve bakir Türk tüketicisine, at etinden yapılmış pastırmaları "Halis Kayseri Pastırması" diyerek yutturmanın kapısı kapanacaktı. Ama ne mümkün... Halkın ekmeği ile oynayıp, halkı kazıklayarak para kazananlar Tarım Bakanı sayesinde gene galip geldi... Bu kapılar gene açıldı. Hem de sonuna kadar.
Ey benim saf ve bakir tüketicim... Kaderine razı olacaksın... Devlet halkı kandırandan yana... Yediğin gıda maddesinin ne menem bir şey olduğunu bilmen istenilmiyor... kutunun üzerinde bir bilgi var ise de, ona da güvenemeyeceksin.
Avrupa Birliği'nin zoru ile "Gıda Yönetmeliği" diye bir şey çıkarılmıştı. Bu yönetmelik 9 Haziran'da yürürlüğe girecekti. Bu yönetmeliğe göre gıda maddesi üretenler başka ülkelerde yıllardır uygulanan şartlara dikkat etmek zorunda kalacaktı:
1) Ambalajın üzerine, gıda maddesinin nelerden ibaret olduğu tam olarak, açık olarak, doğru olarak yazılacaktı.
2) Belli büyüklüğün üzerinde üretim yapanlar, makine ile üretim yapanlar, ondan fazla işçi çalıştıranlar, işyerlerinde mutlaka üniversite eğitimi görmüş bir sorumlu kimyager,

Yazının Devamı

Bir demet "kekik" için 45 bin 653 lira vergi

12 Haziran 1999


Bir demet kekik aldım. Devletime 45 bin 653 Törkiş Lira vergi ödedim. Bu gerçeği öğrenince şaşırdım kaldım... Meğerse ben devletime ne kadar da çok vergi ödüyormuşum. Bir topak lahana için de devletime 54 bin 296 Törkiş Lira vergi ödemişim...
Sayın okuyucularım... Bu benim için konulmuş özel bir vergi değil... Sizler de ödüyor muşsunuz. Hıyar aldıkça, biber aldıkça, her seferinde vergi ödeniyormuş!.. Beni uyandıran, alışveriş ettiğim marketin fişine dikkatlice bakmam oldu.
Canım "kapuska yemeği" çekti. Markete uğradım. Lahana alırken, baktım kiraz güzel. Bir demet de maydonoz aldım. Küçük hıyarlardan da üç beş taneyi torbaya doldurdum. Bir demek de kekik... kasada sıraya girdim. 2 milyon 693 bin lira ödedim. Fiş verdiler. Eve gidince fişi dikkatlice inceledim...
Aman yarabbi!.. O da ne? Keşke bana fiş vermeselerdi de aklımı karıştırmasalar, kalbimi bozmasalardı.
- Kilosu 1 milyon 250 bin liradan bir kilo 96 gram kiraz almışım. Bunun için ödediğim 1 milyon 268 bin liranın yüzde 8'ini devlet KDV olarak benden almış. Bir kilo kiraz alırken, devlete 101 bin 481 lira vergi ödemişim. Hemi de peşin peşin... Devlet herhalde

Yazının Devamı

Temmuz'a kadar İstanbul'un her yanı müzik

11 Haziran 1999


İstanbul Müzik Festivali başladı. 2 Temmuz'a kadar 30 konser ve gösteri gerçekleştirilecek. Yabancı ülkelerden gelen 400 sanatçı ile 400 Türk sanatçının katılacağı konser ve gösterileri 30 bin kişi izleyecek.
İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı'nın 27 yıl önce "İstanbul Kültür ve Sanat Festivali" şemsiyesi altında başlattığı kültür ve sanat etkinlikleri şimdi beşe bölündü. Müzik Festivali bu etkinliklerden biri. Diğerleri (1) Film Festivali, (2) Tiyatro Festivali, (3) İstanbul Bienali ve (4) Caz Festivali olarak her yıl tekrarlanıyor.
Vakıf bu yaygın sanat ve kültür olaylarını 7 milyon dolarlık bir bütçe ile gerçekleştiriyor.
İstanbul'da her yıl en az 30 etkinliği içeren ve 30 bin kişinin izlediği Uluslararası Müzik Festivali'nin bütçesi ise 2 milyon dolar. Bunun sadece yüzde 20'lik bölümü izleyenlerin bilet paralarından karşılanıyor. Vakıf yönetimi her yıl yaklaşık 1.6 milyon dolar bağış toplayarak açığını kapatıyor.
Vakıf Başkanı, Şakir Eczacıbaşı, Genel müdürü Melih Fereli ve sponsor (destekli / bağışçı) bulmaktan sorumlu grubun başı Ömür Bozkurt'un çabalarıyla ve özel sektör kuruluşlarının ilgisiyle 27 yıldır her yıl

Yazının Devamı

Ekonomide "aşağı tükürsen sakal, yukarı tükürsen bıyık"

10 Haziran 1999


Halkımız bekliyor... Bir şeyler yapmamız lazım. Hadi bakalım... Bir şey söyleyin de yapalım...
- Sayın Bakanım, önce şu vergileri indirelim... Baksanıza piyasa durdu. Yaprak kımıldamıyor. Antep deyimi ile firmalar "geberik" durumda.
- Tamam vergileri indirelim...
- Aman Sayın Bakanım... Sakın ha... Görmüyor musunuz, bu gidişle bütçe 11 milyar dolar açık verecek. Vergiler inerse açık daha da büyür. Açık büyürse devlet daha fazla borçlanmak zorunda kalır. Daha fazla borçlanınca faizler yükselir. Faizler yükselince piyasa daha da durur. Firmalar daha çok geberir...
- Tamam, tamam... Vergilere dokunmayalım... Hiç olmazsa faizi indirelim. Hazine ihalelerinde bono faizini yüzde 80'lere çekelim...
- Aman haaa... Sayın Bakanım ne yapıyorsunuz? Faiz inince Türk lirasındaki likit kaynaklar hoooop diye dövize kayar. Piyasada döviz kalmaz. Döviz fiyatı tavanları deler geçer.... Perişan oluruz. Sadece o kadar mı? Yüzde 80 faiz ile kimse Hazine Bonosu satın almaz. Hazine bona satamayınca ne memur maaşı ödeyebilir ne de geçmiş borçların taksidini veya faizini... Rezil oluruz.

Yazının Devamı

Ayşe Hanım’ın mevduatı güvencede

9 Haziran 1999


Ayşe Hanım Teyzemin aklı karışmış... "- Evladım, 11 Haziran'da bankalarda bir şeyler olacakmış... Benim üç kuruşluk mevduatım tehlikeye girer mi? Benim mevduatım devlet güvencesinde idi... Güvence kalkıyor mu? Bankadan paramı çekeyim mi?" diyerek telaşa düşmüş. Ayşe Hanım Teyzeme 12 Haziran'da bankalardaki mevduata bir şey olmayacağını, başka şeyler olacağını anlattım.
Ayşe Hanım Teyzeme anlattıklarımı yazayım da, sayın okuyucularım da öğrensin.
Anayasa Mahkemesi 6 ay önce Bankalar Kanunu'nun 64 ve 65'inci maddelerini düzenleyen kanun hükmünde kararnamenin dayanağı olmadığına karar verdi. Kanun hükmünde kararname iptal edilince, vaziyeti bozulan bankaların Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu kapsamına alınması ve bu bankaların mülkiyetine ve de yönetimine el konulmasına ilişkin mevzuat ortadan kalktı.
Anayasa Mahkemesi TBMM'nin bu iki maddeyi en geç 6 ay içinde kanunlaştırabileceğine güvenerek kararın 6 ay sonra, 11 Haziran 1999 tarihinde yürürlüğe girmesini uygun gördü.
12 Haziran 1999 tarihinden itibaren Bankalar Kanunu'nun durumu bozulan bankalara devlet müdahalesini düzenleyen bölümünde bir boşluk ortaya çıkacak.

Yazının Devamı