Doğu'yu hayvancılık ve tarım kurtarır

4 Mart 1999


DOĞU ve Güneydoğu Anadolu'yu "sanayileştirerek kurtarmak" hayaldir.
Doğu ve Güneydoğu Anadolu, yıllardır değil, asırlardır yaşamını tarıma, hayvancılığa ve ticarete dayandırmış. Bu yapıdaki bir bölgede, ticareti durdurup, hayvancılığı ve tarımı öldürdükten sonra sanayi kurmaya kalkmak hatadır. Sanayi kurulamaz. Kurulsa yaşayamaz. Sanayi kurmak zaman alır. Sanayi kısa sürede istihdam imkanı yaratamaz. Sanayiin doğrudan istihdam imkanı sınırlıdır.
Amerika'yı yeniden keşfetmeye kalkmayınız. Geliniz Doğu ve Güneydoğu'da hayvancılığı ve tarımı canlandırınız.
Bunu yapmak için de Amerika'yı tekrar keşfetmeye gerek yok. Bizim bu konuda deneyimimiz var. Biz bu işi biliriz. Biz bu işi becerebiliriz. Ama ne yazık ki, biz her şeyi unuturuz. Başarılarımızı bile hatırlamayız.
Bu yazıyı 1962 yılından 1974 yılına kadar Devlet Planlama Teşkilatı'nda çalışan bir uzman olarak yazıyorum. O yıllarda Türkiye'de hayvancılığın ve tarımın gelişmesi için başlatılan "Kontrollu Zırai Kredi (KZK) uygulaması ile ulaşılan başarıları hatırlatmak için yazıyorum.
Amerikan Haydim Heyeti'nin desteği ile Ziraat Bankası'nda oluşan bir özel

Yazının Devamı

Doğu için her iki yılda bir paket hazırlanıyor

3 Mart 1999


BU kaçıncı paket? Ben araştırdım. Kaçıncı paket olduğunu bulamadım. Eminim Ankara'da bilen, hatırlayan yoktur. Çünkü boyuna paket hazırlanıyor. Paket açıklanıyor. Her paket, sanki ilk paketmiş gibi anlatılıyor.
Sayın Ecevit, önceki gün, "Başbakan" olarak yeni paketi açıklayınca, kendi notlarımı karıştırdım. Gördüm ki 1995 yılından bu yana her iki yılda bir Doğu ve Güneydoğu için bir paket açıklanmış.
1) 15 Temmuz 1995 Paketi
Başbakanlıkta, Başbakan Yardımcısı Hikmet Çetin ile birlikte, 22 bölge valisini toplayan Tansu Çiller, bölgenin ekonomik kalkınması için 25 trilyon liralık paketi açıkladı (o yılların ortalam döviz kuru ile 550 milyon dolar eder).
Bu paket bitmiş veya bitime yaklaşmış 144 proje için yatırım ve işletme kredisi verilmesini öngörüyordu. Bu sayede 20 bin kişiye istihdam imkanı sağlanacaktı. Ziraat Bankası 6 trilyona ek olarak 2 trilyon daha tarımsal kredi dağıtacaktı.
İstihdamı geliştirerek, nüfus hareketlerini önlemek için "Toplu Çiftlikler Projesi" çalışması başlatılmıştı. Acil Destek'ten hibe niteliğinde sağlanacak kaynak ile 7 bin 500 konut yaptırılıyordu. Halk Bankası da 2.7 trilyon

Yazının Devamı

Ressamlar yazarlar "cepte makbuz" dolaşacak

2 Mart 1999


BUGÜNE kadar ressamlara, yazarlara yapılan ödemelerde yüzde 11 stopaj (kaynakta vergi) kesintisi vardı. Bu ödemeler yüzde 15 KDV'ye tabi idi. Açık anlatımıyla ressam ve yazara yapılan her 100 liralık ödemeden 26 lira vergi ve fon alınırdı.
Yeni vergi düzenlemesinde bu vergi yeterli görülmedi. "Ressam, yazar, profesör, heykeltıraş, bestekar, mucit, romancı, şair, fotoğraf sanatçısı, senaryo yazarı, oyun yazarı daha fazla vergi vermeli... Bu gibi insanlar çok kazanıyor... Bunlara yapılan her 100 lira ödemeden 26 lira vergi kesmek azdır" denildi.
Yapılacak olan ne idi? Her 100 liradan 26 lira yerine, 36 lira, 46 lira, 56 lira alacak şekilde stopaj (kaynakta vergi) oranını yükseltmek değil mi? Hayır... Burası Türkiye abicim... Şeytan azapta gerek... Maliye Bakanlığı önce kanuna madde koyarak, sonra tebliğ yayımlayarak öyle karışık bir vergileme düzeni getirdi ki... İnanılamaz.
Bir ressam yılda birden fazla resim satıyorsa, bir yazar yılda birden fazla yazı yazıyorsa, bir profesör yılda birden fazla seminerde konuşup veya makale yazıp para alıyor ise, bir heykeltıraş yılda birden fazla heykel satıyor ise "çekeceği" var...

Yazının Devamı

Hasan Cemal önce "devrim"i, sonra "kendini" sorguluyor

1 Mart 1999


SADUN Eren Hocamız 20 Aralık 1961 tarihinde yayımlanan haftalık Yön gazetesinin birinci sayısında, Türkiye'nin ancak "devletçilik" ile kalkınabileceğini anlatıyor.
Sadun Hoca, Türkiye'nin ve Batı'nın gelişmiş ülkelerinin kişi başı üretim ve milli gelir rakamlarını veriyor. 1952 - 1954 yılları ortalamasına göre Türkiye'nin kişi başı üretimi ve geliri 200 dolar dolayında (şimdilerde 3 bin dolar). Almanya'nın 500 dolar dolayında, Fransa ve İngiltere'nin 750 dolar dolayında (şimdilerde 35 bin dolar). Türkiye ile Fransa ve İngiltere arasındaki üretim gelir farkı 3.5 kat kadar.
Sadun Hoca diyor ki, "Türkiye yılda yüzde 5 net kalkınma hızını tutturabilse, yılda yüzde 2 veya yüzde 2.5 hız ile büyüyen Fransa ve İngiltere'ye ancak 37 yıl sonra yetişebilir. Sadun Hoca'nın "çok gördüğü" 37 yıllık süre 1990'ların başıdır.
Şimdi 2000'lere geliyoruz. 37 yılda erişmek bir yana, 47 yıl sonra Türkiye ile Fransa ve İngiltere arasındaki uçurum daha da büyümüş durumda. Şimdi Türkiye'nin kişi başına üretimi/milli geliri 3 bin dolar. Onların 36 bin dolar. Fark 3.5 kat iken, 12 kata yükselmiş. Uçurum kapanamaz hale gelmiş.
Bunları bugünlerde

Yazının Devamı

Bir zamanlar "mebuslar" hatta "Reisicumhur" meteliğe kurşun atardı

26 Şubat 1999


MASAL gibi ama gerçek... Çok değil otuz beş yıl öncenin Türkiyesinde "mebuslar" ve hatta "Resicumhur" da fakirdi... O kadar fakirdi ki gerçek anlamıyla "meteliğe kurşun" atardı.
Reisicumhur, hapishaneye düştüğünde, kendisine zarf içinde ulaşan yardım paralarıyla arkadaşlarının ilaç faturalarını ödüyordu...
Reisicumhur yardım heyetinin getirdiği gömlek, ayakkabı, sabun ve kolonyanın dağıtımında kura ile kendisine çıkan ayakkabıyı giyiyor, kendisine ayrılan gömleğe seviniyordu.
Masal gibi ama gerçek... Celal Bayar'ın Kayseri Hapishanesi'nde tuttuğu günlükten okuyalım...
12 Ocak 1964
Medeni Berk odama geldi. İzmir'den bir heyetin beni ziyaret etmek istediklerini söyledi. Heyeti Enver Dündar Başar, Necdet Davran ile Şükrü Akkan teşkil ediyordu. Enver Bey, "Çam sakızı çoban armağanı kabilinden ufak bir hediyemiz var, kabulünü rica ederim" dedikden sonra bana bir zarf uzattı. Buradaki arkadaşlarımıza da gömlek, ayakkabı, sabun, kolonya gibi bazı şeyler getirdiklerini anlattı. Tabii bu alakadan duygulandım. Medeni Bey'i davet ettim. Zarfı olduğu gibi kendisine verdim. İçindeki paranın arkadaşlarımın umumi

Yazının Devamı

Borsa'yı hoplatan "kara bıyıklı" sıcak para

25 Şubat 1999


İKİDE bir duyarsınız: "Yabancılar borsaya girdi"... "Yabancılar borsadan çıktı..." "Yabancı sermaye Türkiye'ye sıcak para akıtıyor..." Yabancı fonlar alıma geçti..." "Yabancı fonları satıp kaçıyor..."
Bu yabancıların bir özelliği var. Bunlar "kara bıyıklı"... Her ne kadar yabancı gibi görünüyorlar ise de, hiç de yabancı değiller. Tamamına yakını "bizden"!..
Nasıl ki, yurt dışına giden "kara bıyıklı" hemşehrilerimiz, "Alamancı" olup, Alaman pasaportu ile arada sırada Türkiye'ye giriş yapıyor ise, aynı o biçim... Bizim paracıkların bir kısmı da dolar ve mark olarak yurt dışına çıkıyor. sonra yabancı sermaye, yabancı fon, yabancı yatırımcının parası olarak borsaya giriyor. Bono ve tahvil alıyor. Bizim "kara bıyıklı" sıcak paralar, Türkiye'ye bir giriyor, bir çıkıyor. 1994 krizinde 5 milyar dolar "pattt" diye çıktı. Bir süre sonra geri döndü... Son krizde 5 milyar dolar "pattt" diye çıktı. Şu günlerde dönmeye başladı.
Dikkat buyurunuz, bizim kara bıyıklı sıcak paranın miktarı 5 milyar dolar dolayında donup kalmış.
(1) Turgut Özal'ın getirdiği serbestlik içinde, isteyen Türk vatandaşı yurt dışında döviz hesabında parasını

Yazının Devamı

Kendi kendimize dış borç verip borç rakamını şişiriyoruz

24 Şubat 1999


ABİCİM burası Türkiye... Burada dönen dolaplara kimselerin aklı ermez. Türkiye'nin dışında, dünyanın hangi ülkesinde halkın parası yurt dışına geziye çıkıp, iki ülke dolandıktan sonra, ülkeye dış borç olarak girer ki? Hangi ülke kendi halkının parasını "Dış Borç Kütüğü"ne kaydedip, kendini dünyaya borçlu olarak ilan eder ki?..
Dış borç rakamlarımızı şişiren bu akıl almaz para trafiğini sayın okuyucularıma anlatacağım.
Türkiye'de Türk Lirası faizleri yüksek. Bu durumda döviz ile borçlanmak daha kazançlı, daha cazip ya... Bankalar ve şirketler döviz kredisi kullanmaya başladı.
Bunu gören Maliye, "domuzdan kıl koparmak sevaptır" diyerek, bu gibi işlemlerin üzerine vergiyi bindirdi. "- Her kim ise döviz ile borçlanacak, yüzde 6 oranında Kaynak Kullanımı Destekleme Fonu'na (KKDF) yüzde 6 haraç ödeyecek, Banka ve Sigorta Muamele Vergisi (BSMV) ödeyecek, Damga Vergisi ödeyecek" denildi. Zülfikar Doğan'ın hesaplamalarına göre diğer kesintiler ve vergiler ile birlikte döviz kredilerine yüzde 10 dolayında bir yük bindirildi.
Bankalar ve büyük sanayi şirketleri bu durumda başladı ağlaşmaya "- Biz ülkeye döviz bulalım... Maliye

Yazının Devamı

Dış borç topu topu 39 milyar dolar

23 Şubat 1999


BİZ kendimizi kötü göstermekte çok becerikliyiz. Kamunun dış borcu topu topu 39 milyar dolardır. Biz özel sektör borcunu, yurt dışındakilerin mevduatındaki parayı buna ekleyerek şişiriyoruz. Dış borcumuzu 100 milyar dolar olarak ilan ediyoruz. Sayın okuyucularıma açıklayayım:
(1) Özel sektörün, özel ticari bankaların, özel sanayi kuruluşlarının borçları başka ülkelerin dış borç hesabına girmez. Dünya üzerinde sınırlar kalktı. Her banka, başka ülkelerdeki bankalardan kısa ve uzun vadeli fon alıyor veya başkalarına fon satıyor. Bizde bir ticaret bankasının yurtdışından aldığı borç "Devlet Borç Kütüğü"ne kaydediliyor. Devlet borcunu şişiriyor.
İngiltere'de, Fransa'da hükümet hangi bankanın ne zaman ne kadar borçlandığını bilmez ki...
Bitmedi... Bizde Koç, Sabancı dış borç kullandığında, Tofaş, Toyotasa dış kredi aldığında bu "Devlet Borç Kütüğü"ne kaydediliyor. Başka ülkelerde yok böyle bir şey... Böyle olsa, Fiat'ın borcu İtalyan devlet borcu olur. Toyota'nın borcu Japon devlet borcu olur.
(2) Almanya'daki işçilerimizin paralarını Türkiye'ye çekmek için uzun süredir uygulanan bir sistem var. Buna "Dresdner Bankası

Yazının Devamı