Billy Teksas’ta bir çiftçiden 100 dolara bir eşek satın alır. Ertesi sabah kamyoneti getirip teslim alacaktır.
Aksiliğe bak ki, ertesi sabah çiftçi ona kötü bir haber verir:
- Yaa sorma evladım, senin eşek dün gece mevta!”
- O zaman paramı ver geri der Billy..
-”Veriim de oğlum, ben o parayla senden sonra çatıcıya borcumu ödedim!”
- O zaman eşşeğin leşini alayım!
- Leşini? N’apcan eşeğin leşini oğlum!
Kemal Kılıçdaroğlu, Baykal’la görüşmesinden sonra sonucu açıklıyor:
- Deniz Baykal yönetimin üzerinde anlaştığı isme destek verecek...
O isim kim olabilir? Merakları “az sonra” Hakkı Suha Okay gideriyor:
- Örgütlerimizde Sayın Genel Başkanımız geri dönsün mü, dönmesin mi, diye bir tartışma yoktur. Bizim tek tartışma konumuz, Genel Başkanımızı dönmeye nasıl ikna edeceğimizdir...
Üzerinde anlaşılan isim de böylece kesinleşiyor: Deniz Baykal...
Gazeteci soruyor:
- Diyelim Deniz Bey döndü. Piyasaya 2. kaset servis edilirse o zaman ne olacak?
Yıllarını CHP örgütünde geçirmiş yaşlı başlı partiliye günün sorusunu sorduk:
- Deniz Baykal geri dönmeli mi, dönmemeli mi?
Yanıtı:
- Dönse de yanlış olur, dönmese de...
Arkadaş, içinde yaşanan ikilemi güzel ifade etti...
Aynı soruyu Baykal’a yakın bir isme sorduk dün... Dedi ki:
- Kurultay’a kadar yeni bir aday çıkmazsa Deniz Bey Kurultay’da aday olur.
Medyada sayısız bant ve kaset yayımlandı... Sadece biri yargıya taşındı.
Başbakan Erdoğan’ın işadamı Remzi Gür’le yaptığı telefon konuşmasının ses bantı geçen yıl yayımlanmıştı. Bu bantı yayımlayan Ulusal Kanal ve Aydınlık dergisinin iki sorumlusu Ufuk Akkaya ve Deniz Yıldırım tutuklandı. Aylardır hapisteler.
Can yakan diğer onlarca kasetle ilgili ne düzgün bir soruşturma yapıldı, ne kimse ceza gördü.
Geçen şubat ayında internete düşen bir video kaydı yüzünden Deniz Albay Berk Erden intihar etti. Video bantı internete düşürenler ne araştırıldı, ne bulundu.
Deniz Baykal’a ait olduğu söylenen görüntüleri yayınlayan “habervaktim” sitesinin geçtiğimiz 4 ay içerisinde sekiz ses kaydı yayınladığını SOL internet sitesi bildiriyor.
Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’a ait bir ses kaydı... Jandarma eski Genel Komutanı Şener Eruygur’un eşi Mukaddes Eruygur’a ait olduğu söylenen bir ses kaydı. 2010 Nisan ayında Albay Dursun Çiçek’e ait olduğu söylenen bir bant vs...vs... Bu bantlarda geçen konuşmalar gazetelerde manşet yapıldı...
Yargısız infazlar gerçekleştirildi.
İstifadan sonraki ilk gün; Deniz Baykal “Geri dönecek misiniz?” sorularına kesin yanıt vermekten ısrarla kaçınıyor. Hatta bir gazeteci arkadaşımız dün telefonda onu kesin yanıt vermeye zorlayınca kızdı bile... Bu arada “Geri dön” çağrıları yoğunlaşıyor. Açlık grevine başlayanlar, evinin önünde çadır kurmaya hazırlananlar... Baykal’ın yakın çevresi, alkışçıları teşvik ediyor. Baykal “çağrı”ların dozunu yeterli görürse geri dönecek gibi duruyor. Bu dönüş bakarsınız Kurultay’a bile yetişir!
* * *
Hürriyet gazetesi internet sayfasında “CHP’nin başına sizce kim geçsin?” diye anket düzenlemiş. Gönül verilen adaylar:
“Kemal Kılıçdaroğlu, Muharrem İnce, Uğur Dündar, Süheyl Batum, Yılmaz Büyükerşen, Ahmet Necdet Sezer, İlhan Kesici, Zülfü Livaneli, Güldal Mumcu, Hikmet Çetin, Onur Öymen, Gürsel Tekin...vs..vs..”
Görüldüğü gibi vatandaş açısından CHP Genel Başkanlığı için adam bulma sorunu yok. Ama ortada aday da yok. Baykal kesin olarak ayrılacağı mesajını vermedikçe kimse aday olmaz...
* * *
Tayyip Erdoğan 4 Mayıs 2010’da AKP grup toplantısında, şu açık tehdidi savurmuştu:
Kaset komplosu kimin eseri olursa olsun. Uğursuz sonuç değişmiyor.
Ülkede cumhuriyeti ayakta tutan belli başlı üç direk vardı...
TSK, CHP ve yüksek yargı...
Bu üç direk aynı anda çatırdatılıyor.
TSK bir süredir yıpratılıyordu... Yüksek yargı AKP’ye bağlandı, bağlanıyor.
Derken tam bu sırada Deniz Baykal kaset darbesine uğruyor.
Bu açıdan bakınca kaset olayının ana gerçeği daha açık ortaya çıkıyor.
Mülkiye (Siyasal Bilgiler Fakültesi) denince akla ilk gelenlerden biri bu okulun meşhur “İnek Bayramı”dır. İnek Bayramı denince de, fakültenin her bir bölümünün okuduğu... Kendi bölümünü ve öğrencilerini yüceltip, her türlü çamur atmayı mubah sayarak öteki bölümleri yerin dibine geçirdiği... “İnek Bayramları”nın olmazsa olmazı “fermanlar” gelir.
Dün sona eren bu yılki İnek Bayramı’nda “İktisat Bölümü”nün okuduğu ferman mı? Özetle, buyurun:
İşletme Bölümü’ne (Ki bakkal olarak nitelenirler)
“Mektebin en vasıfsız, en vasat, bişuur bölümünden başlayalım. Ey bakkal bozuntuları... 4 sene boyunca Ilgaz gezilerinde, work and travel’larda cirit attınız. Dandik derslerinizin birine bile girmeyıp padişahınız Celal - ül Göle (Okul Dekanı) ile onun vezir -i azamı Yalçın’dan medet umdunuz. Bırakın finansal piyasaları; Mülkiye kantininde kahvenin sade ile sütlüsü arasındaki maliyet farkının analizini bile yapamadınız bre vasıfsızlar. Küresel krizden veresiyelerle, tezgâh altılarla çıkmayı uman ezikler, boşuna çırpınmayın. Babanızın sayesinde teğet geçmeye başlayan felaket - ül - muazzam, fiş bile vermediğiniz uğursuz dükkanınızı cenabete çevireli çok oldu... Gerek bilançonun gerekse “çarpık”
Ergenekon’un Erzincan ayağına yönelik iddianamede Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner’in İrtica ile Eylem Planı’nı hazırladığı öne sürülen Albay Dursun Çiçek’le Erzincan’da görüştüğü de yer alıyor.
İddianameye göre İrtica ile Mücadele Planı’nı hazırladığı öne sürülen Albay Dursun Çiçek, yerel seçimlerden bir gün önce, 28 Mart’ta Erzincan’a gitmiş ve Başsavcı Cihaner ile toplantı yapmıştır.
İlhan Cihaner ve diğer sanıklar da İrtica İle Mücadele Planı’nı uygulamıştır.
Dursun Çiçek bu iddiayı yalanlıyor, belirtilen tarihlerde Erzincan’a gitmediğini söylüyor.
Derken dünkü kimi gazetelerde yayımlanan bir belge dikkati çekiyor...
Belge Erzincan Konak Mazlum Oteli’nin kayıt defteridir. Oradaki kayda göre Dursun Çiçek 28 Mart tarihinde yukarıda adı belirtilen otelde gecelemiştir.
Böylece Çiçek’in Erzincan’a gittiği konusunda kuşkular ortadan kalkıyor!