Osman Şenher

Dünya kötü günler yaşıyor ve hiç kimse önünü göremiyor. Bu sıkıntıları atlatabilmemiz için herkesin vicdanlı davranıp tek vücut olması lazım.
Fatih Terim, Göksel Gümüşdağ, Yusuf Günay, Abdurrahim Albayrak, Fenerbahçe Beko basketbol takımından bazı isimler ve daha birçok kişi hastanede zor günler geçirdi. Tabii bunu yaşamayan bilmez. Benim üzüldüğüm konu ise daha hala aramızda vicdanını kaybeden insanlar var... Bunların sayısı az da değil. Hep eleştirip, çamur atıp, kaos yaratmak istiyorlar.
Bir şeyi aydınlatmak istiyorum; Fatih Terim’e tiyatrodan hastaneye yattı diyenler var ya o cahiller şunu iyi bilsin. Virüse yakalanıp hastaneye yatacak kişileri Bilim Kurulu protokole bağlamış. Hastanede yatmak da, çıkmak da onların emriyle oluyor. ‘Ben hastanede yatmak istiyorum’ diye hiç kimse bunu talep edemez.
Terim de, Günay da, Albayrak da hastanede yattılar ve virüs azaldığı için şu an kendi evlerinde karantinadalar. Ne torunlarıyla, ne evlatlarıyla, ne eşleriyle görüşemiyorlar. Bir odanın

Dünyayı sarsan koronavirüs krizi herkesin psikolojisini bozdu. Ben her dönemde böylesi olumsuzlukları doğal karşılıyorum. Yeter ki insanlar birbirine destek olsun, yıpratmasın. Ateş düştüğü yeri yakar.
Evet, herkese üzülüyorum. Bir sürü dostlarımız, arkadaşlarımız, tanımadığımız insanlar bu virüsle uğraşıyor. Kimisi kurtulmak için, kimisi de yakalanmamak için... Fatih Terim de bunlardan biri. Tabii hastalığına üzülüyoruz şifalar diliyoruz. Ama o kadar çok seveni var ki Terim’in çektiği sıkıntının aynısını sevenler de yaşıyor. Ağlayan çocuklar, ‘keşke senin yerine ben bu hastalığı kapsaydım’ diyen milyonlar var. Bir insanın gerçekten bu kadar sevilmesi ve destek görmesi, virüsten kurtulmak için verilen mücadelede en büyük güç kaynağı. Eminim Terim de bunu atlatacak, kimsenin şüphesi olmasın.
Bizim işimiz spor... Terim’e duyduğumuz üzüntüyü, Göksel Gümüşdağ ve eşi, Abdurrahim Albayrak ve eşi, Fenerbahçe Basketbol İdari Sorumlusu Cenk Renda ile futbol

İnanın çok üzüldüm. Biz futbolu takım ayırmadan hep bir aile olarak düşündük. Bütün dünya koronavirüsüyle uğraşırken, devlet büyüklerimiz Türkiye’nin en az zararla bu salgından kurtulması için savaş verirken, Galatasaray Teknik Direktörü Fatih Terim’in açıklamaları neden öteki kulüpler tarafından destek görmedi?
Bırakın destek görmeyi, Başkan Mustafa Cengiz olsun, Terim olsun, Muslera olsun acımasızca eleştirildi. Böyle mi olmalıydı? Fatih Terim o açıklamaları sadece Galatasaray için yapmadı bütün kulüpler adına gerçekleştirdi.
Halbuki beklerdim ki geçen hafta Kulüpler Birliği acil bir toplantı yapsın, maçların ertelenmesi adına federasyona görüş bildirsin. Maalesef hayal kırıklığına uğradım.
Şu yaşadığımız ortamda şampiyonluğa oynayan takımların kazanıp ya da kaybetmesi çok mu önemli?
Çok değil 15 gün sonra başımıza neler geleceğini kim bilebilir. Televizyon başında maç seyredenler geçen hafta zevk aldı mı, heyecan duydu mu?

Doğrusu yapıldı

Taraftar futbolcular kadar önemli. Dün gece öyle bir derbi seyrettik ki ne televizyonları başındakiler ne de biz statta olan basın mensupları keyif aldık. Saçma sapan bir derbi. Tabii bu hafta en zararlı çıkan iki kulüp var: Biri Galatasaray biri de Trabzonspor. 
Taraftar futbolcular kadar önemli. Dün gece öyle bir derbi seyrettik ki ne televizyonları başındakiler ne de biz statta olan basın mensupları keyif aldık. Saçma sapan bir derbi. Tabii bu hafta en zararlı çıkan iki kulüp var: Biri Galatasaray biri de Trabzonspor. Maça bakıyorsun, tamam iyi mücadele var. Beşiktaş orta sahada çok iyi direndi. Sarı-kırmızılılara fazla top yapma imkanı vermedi. Ama buna rağmen Galatasaray’ın girdiği çok önemli gol pozisyonları var. Feghouli, üç kere yüzde yüz kale karşısında olduğu pozisyonda son vuruşları ya kalecinin kucağına ya da auta attı. Yine aynı şekilde Onyekuru da üç kez kaleciyle karşı karşıya kaldı. Birini Karius kurtardı, ötekileri dışarı attı. Falcao bir kere topla buluşabildi, onun da kafa vuruşu dışarı gitti. Bunun yanında

Önceki gün divan kurulu toplantısını seyrederken her zaman olduğu gibi dehşete kapıldım. Öncelikle anlamadığım bir konu var. Galatasaray’da bir sürü başkanlar geldi geçti. İçlerinde başarılı olanlar da var, kulübe çok zarar veren isimler de var.
Şu anki divan kurulu neden kulübe zarar verenlere sesini çıkarmayıp, hatta alkışlatarak onurlandırıyor. Ancak kulübü bataktan çıkarıp, UEFA’dan ceza ve yasak gelecekken sorunları çözen, Florya’yı ve Kemerburgaz arazisini tekrar kulübe kazandıran, Galatasaray Adası’nı kulüp üyelerinin kullanması için büyük savaş veren, en önemlisi de bütün kulüplerin mali durumu ortadayken iyi transferler yapıp bu sezonu üç kupayla kapatan başkanına, köstek olmak için elinden geleni yapıyor.
Bunların sayısı toplasan 100 kişi... Beni ilgilendiren bu değil. Divan başkanlığı gibi yıllarca çok saygın olan makam itibarsızlaştırılıyor. Ne demek bu? Birileri bana anlatsın. Kongre üyelerinin seçtiği başkan kürsüde konuşurken onun sözü

Önce iki takımı da kutlamak lazım. Son senelerde bu kadar kaliteli, her iki takımın da bir çok gol pozisyonuna girdiği maç seyretmedim. Galatasaray ilk 10 dakikadaki Sivasspor’un müthiş baskısını kırarken, kalesinde bir de gol gördü. İlk yarının sonuna kadar 35 dakika gerçekten oyunu istedikleri gibi hızlandırdılar, yavaşlattılar, çok net dört gol pozisyonuna girdiler. Bunun yanında gecenin iyilerinden Sivasspor kalecisi Samassa’nın da kurtardığı toplar var. Bu pozisyonları değerlendiremeyince ikinci yarı bilhassa maçın sonuna doğru, Galatasaray çok sıkıntı yaşadı.
Fizik olarak çok iyi durumda olan ve kendi sahasındaki avantajı kullanmak isteyen kırmızı-beyazlı ekibin karşısında bir tek engel vardı, o da Muslera. Dün gece yine kalesinde devleşti. Esasında karşılaşmayı özetlerken, maçın adamları kimdi diye sorulsa rahatlıkla sarı-kırmızılılardan Muslera, Sivas’tan kaleci Samassa derim. Bu kadar gol pozisyonu olan, kaliteli bir maç berabere bittiyse her iki takım için de söylüyorum; bunun tek sebebi iki file bekçisinin de iyi kurtarışlar

Unutmuyorum... 27 Aralık’taki köşe yazımda ‘Hepsi gider Fatih Terim kalır’ diye yazmıştım. Birçok kesim ise ‘Osman Şenher yanılıyorsun. Ocak ayında Terim gönderilir’ dediler. O zaman ligde Galatasaray yedinciydi. Sarı-kırmızılılar, Sivasspor’un 10, Başakşehir’in 6, Trabzonspor’un 5, Fenerbahçe’nin 4, Beşiktaş’ın 3, Alanyaspor’un 2 puan gerisindeydi. Yani rakipleri ile arasında kapatması gereken 30 puan vardı.
Bugün gelinen noktaya bakın... Birçok takımdan teknik direktörler gönderildi, Fatih Terim ise yine Galatasaray’ın başında başarılarına devam ediyor. 24. haftanın puan durumuna baktığımız zaman 29 puan kapanmış. Sadece ve sadece Başakşehir ile arasında bir puan var ve takımın temposu her geçen hafta artıyor. Şu şampiyon olur, bu şampiyon olur demiyeceğim. Ama Terim’in Galatasaray’ı fark yaratarak zirveye doğru gidiyor.
Evet, çok zor maçları var. Bunu ben de kabul ediyorum. Ama liderlik mücadelesinde hiçbir takımın maçı kolay değil. Yine de üstüne basa basa söylüyorum, Galatasaray’ın en

40 bin taraftar dün gece, kaybettiğimiz şehitlerimizin yasını tuttu. Tek tek isimlerini bağırdılar. Komando marşını söylediler. 90 dakika ara ara da olsa ‘Vatan sana canım feda’ diye tezahürat yaptılar. Maçın atmosferi hiç kimsenin umrunda değildi. Gerçekten çok duygulandım. Allah hepsinden razı olsun. Maç başladı, gole kadar 2.5 dakika tribünlerden çıt çıkmadı. Ne zamanki Donk golü attı, tribünler de ondan sonra gerçek hüvviyetine döndü.
Bu maçla beraber sekiz kez üst üste kazanan bir Galatasaray vardı sahada... Özgüven tavan yapmış. Futbolcular ne yapmak istediklerini biliyorlar. Mücadelenin skoru sakın sizi aldatmasın. Belki de ligimizin gol rekorunun kırılacağı bir maçtı. Falcao’nun, Onyekuru’nun, Feghouli’nin ve Andone’nin kaçırdığı öyle goller var ki, inanılacak gibi değil. Tek taraflı bir karşılaşma olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Gençlerbirliği’nin Ramos ile yarattığı tek bir tehlikesi vardı, onu da Muslera her zaman olduğu gibi çelmeyi başardı.
Baktığınız