Şık goller, şok goller

1 Şubat 2014

Anlaşıldı, Beşiktaşlılar bu sezon asla huzur içinde bir maç izleyemeyecekler. Kendi içlerindeki çelişkileri gidermeden, savunma - hücum organizasyonunu dengelemeden, kadroda süreklilik ve devamlılık sağlayamadan oynadıkları için her maç sıkıntı verecek. Gollerin coşkusuyla ayağa kalkarken, savunma kuşkusuyla yerlerine oturacaklar.
Atatürk Olimpiyat Stadı’nda kötü bir kış günü oynamak, orada maç seyretmek gerçekten yürek ve cesaret ister. Beşiktaşlı oyuncular buna rağmen canlı ve istekli başladılar maça. Hücumda çabuk ve isabetli paslarla sık sık pozisyon yarattılar. Ne var ki ceza alanı içinde bu pozisyonları gole çevirecek kararlılığı gösteremediler. Buna karşılık Hikmet Karaman’ın takımı Erciyesspor ilk yarıda sadece Yasin’e iki mutlak gol pozisyonu yarattı ve Beşiktaş’ın savunma sorunlarını yeniden hatırlattı.
Beşiktaş’ta Fernandes, Olcay, Gökhan ve Oğuzhan, bir hafta öncesine göre daha uyumlu, daha araştırıcı ve daha etkiliydiler. Almeida ise Trabzon’daki durgunluğunu üzerinden atmış, daha çok sorumluluk almaya başlamıştı.
İlk yarının bitimine yakın, Olcay’ın çok akıllı kullandığı top, Gökhan’ın ceza alanına girerken Fernandes’e yaptığı asist, gerçekten alkışlanacak

Yazının Devamı

Futbolda Amerika’yı keşfetmek

29 Ocak 2014

Futbolda endüstriyel organizasyonlara odaklanan, daha çok reyting, daha çok para, daha çok maç günü geliri, daha çok bahisle çarklarını döndüren Avrupa, ne yazık ki gençlere, genç futbolcuların eğitimine, kadın oyuncuların yetiştirilmesine ve yarıştırılmasına dönük proje ve uygulamalarda o kadar başarılı değil. UEFA, Şampiyonlar Ligi’ni öylesine önemsiyor ve başarıyor ki, Dünya Kupası bile gölgede kalıyor.
Türkiye Futbol Direktörü Fatih Terim ve yakın çalışma arkadaşları, belki de bu nedenle rotayı Amerika’ya çeviriyorlar. Terim, Genel Koordinatör Prof.Dr.Bülent Bayraktar ve Cezmi Turan, 2008 Avrupa Futbol Şampiyonası öncesinde ilk kez katıldıkları NSCAA (Amerikan Ulusal Futbol Antrenörleri Birliği) toplantılarında yeniden davetli olarak yer alıyorlar.
Amaç, üst düzey müsabaka ortamında başarıya ulaşacak genç futbolcuları çok erken zamanlarda keşfetmek, eğitmek, yetiştirmek, yarıştırmak ve kariyer planlamasında onlara ışık tutmak. Bir zamanlar futbol topunu gördüğünde bomba sanacak diye dalga geçtiğimiz Amerikalı, hem kadınlarda, hem de erkeklerde sürekli olarak Dünya Kupası’na katılıyor. Avrupa liglerinde oynayan onlarca Amerikalı futbolcu var. Ve onlar, tarihlerinde ve

Yazının Devamı

Uyuyanlar, unutanlar

26 Ocak 2014

Oynattığı ya da oynatamadığı futbol, verdiği- veremediği (belki de verip uygulatamadığı) taktik bir yana, Slaven Bilic’in stoper transferi konusunda ne kadar haklı olduğunu anlamak için onbeş dakika yetti. Ramon Motta ile Atiba Hutchinsson aralarındaki Trabzonlu Emre Güral’ı nasıl durduracaklarını düşünürken, kaleci Tolga’yı da uyuttular. Tolga onların müdahalesini bekliyordu ki Emre hiç ummadığı bir şutla üç Beşiktaşlıyı da avlayıverdi.
Ev sahibi Trabzonspor, Colman’ın cezasına rağmen eksikleri değil, fazlalıklarıyla sahanın efendisiydi. Topla Beşiktaş’ın oynamasına izin verdiler. Sonra kendi yarı sahalarında kalabalık oluşturup alan daraltarak Beşiktaşlı futbolcuların şut ve pas niyetlerini törpülediler. Kandıkları toplarla Olcan’ı, Yusuf’u, Emre’yi buluşturup boş alanda nefis kontralarla pozisyon yarattılar. O pozisyonlardan biri de Emre’nin golüydü.
Beşiktaşlı yöneticiler, devre arasında Ronaldinho sakızı çiğneyerek, manşetleri süsleyerek transfer geyiği yaptılar. Sonunda süreci kötü yönettiklerini itiraf ettiler. Önder Özen’in büyük bir gizlilikle yürütüp “hissedarlar” yüzünden iyot gibi açığa çıktığı Lodeiro transferi de can sıkıcı başka bir öykü oldu. Tarık Çamdal’la

Yazının Devamı

Yıldırım’dan manidar mesajlar

21 Ocak 2014

Yargıtay, 3 Temmuz süreci ile ilgili dosya üzerindeki çalışmasını tamamlayıp, alınan kararların önemli bir bölümünü onadı, bazı kararları da usulden bozdu. Sıradan insanlar için sıradan haber.
Ama çok “manidar“ bir dönemde yaşadığımız için Yargıtay’ın aldığı kararın zamanlamasını da çok manidar buluyoruz.
Kararların en önemlisi, kuşkusuz Aziz Yıldırım’a verilen hapis cezasının onaylanmasıdır.
Sürecin sembol ismi olarak hakkında alınan kararlar da, o kararlara karşı takındığı tavır ve dile getirdiği itiraz da Aziz Yıldırım’ı sistemle karşı karşıya getirmiştir. O nedenle sportif görüşlerinin ve uygulamalarının yanı sıra hukukla, cemaatle, siyasetle ilgili söylemleri de önem kazanmaktadır.
Aziz Yıldırım şike davasında delillerin sahte olduğunda ve tutarsızlığında ısrar ediyor. Daha da ilginç olanı, tahliye edildiği günün ertesinde evinde kahvaltıya konuk ettiği gazeteci yazar Ertuğrul Özkök’e, başına gelenlerin Fethullah Gülen cemaatinin etkisiyle gerçekleştiğini söylemesi, ama bir gün sonra da bunu tekzip etmesidir. Özkök, nezaket göstererek bu konuda ısrar etmemiştir. Wall Street Journal’ın Türkiye temsilcisi Emre Peker’e Paris’ten yaptığı açıklamalar ise, Başkan’ın

Yazının Devamı

Futbolda Belçika devrimi

15 Ocak 2014

Türkiye Futbol Direktörü Fatih Terim, Antalya’da kulüp antrenörleriyle yaptığı toplantıda, sonradan katıldığı TSYD seminerinde “Artık bir rönesans, reform, hatta devrim yapmamız gerekiyor. Bunun için bir yol haritası hazırladık. Sabırla uygulamamız gerekiyor” dedi.
Terim’in yol haritasında en önemli konu, eğitim... Ancak eğitimi düzenleyerek, sabırla ve ısrarla geleceği inşa edebileceğine inanıyor. Yola çıkarken, kimin neden yapamadığını, yapabilenlerin nasıl yaptıklarını da en yi biçimde değerlendirdiklerini söylüyor.
Terim ve yardımcılarının zor işe cesaretle giriştiklerini, kararlılıklarını kabul ediyorum. Belirledikleri harita üzerinde ilerlerken, elbette yollarının üzerine bildiğimiz (ya da bilmediğimiz) engeller çıkacaktır. Terim’in enerjisi bu engellerle mücadele etmeye yeter. Ancak her haliyle bizi mutsuz eden futbolu geliştirmek, güçlendirmek anlamında kavga ile geçirilecek zamanımız var mı? Yok. Ayrıca görüldü ki bugüne kadar kavga ederek hiçbir yere varamıyoruz.
Kavga ile, tartışma ve spekülasyonla örneğin tv programlarında reytingleri arttırmak mümkün. Ama o kavgalar bizi uluslararası rekabet ortamında hep aşağılara çekti, hiçbir hedefe ulaşamadık. Hayal

Yazının Devamı

Vay be... Ronaldinho!

8 Ocak 2014

Ronaldo de Assis Moreira... Ya da bilinen, yaygın adıyla Ronaldinho! Brezilya futbolunun “büyüleyen” yıldızlarından biri olarak parlayan Ronaldinho, Temmuz 2013’den beri Beşiktaş’ın gündeminde. Bugünlerde o gündemin sonuçlarına tanık olacağız. Ya Beşiktaş’a gelecek, ya da ülkesi Brezilya’da “emektar” futbolculardan biri olarak kariyerini tamamlayacak.
İstatistiklerine bakıldığında Ronaldinho’nun elbette tartışılamayacak bir kariyeri var. 650 kulüp maçında 275 gol... Brezilya’nın yaş grupları ve A Milli Takımı’nda 135 maçta 56 gol.
Kulüp takımlarındaki asist sayısı 162... Golleri ile asistlerine baktığınızda, hücumcu bir orta saha oyuncusu olarak Ronaldinho’nun attırmaktan çok atmayı tercih ettiğini düşünebiliriz. Paris St. Germain’den Barcelona’ya, oradan Milan’a uzanan Avrupa kariyerinde de görüldüğü gibi, oynadığı takımların hücum organizasyonunda hep ona özel görevler düştü. Ya da o, fark yaratarak bu görevleri üstlendi. Ronaldinho bu özelliğiyle klasik oyun kuran, pozisyon hazırlayan, asistleriyle golcüleri parlatan bir oyuncu olarak akla gelmiyor. Onunla ilgili izlenimlerin hepsinde attığı goller öne çıkıyor. Şahsen, 2002 Dünya Kupası çeyrek finalinde İngiltere’ye

Yazının Devamı

Özene bezene Önder Özen!

3 Ocak 2014

Beşiktaş için hava hep puslu, hep bulutlu. Ya da zaman hep “alacakaranlık” kuşağı. O nedenle dedikodu, spekülasyon, tartışma, belirsizlik ve kuşku adeta kol geziyor.
Öncelikle belirteyim ki Önder Özen’in Futbol Direktörlüğü görevini bırakması, beklenen bir şey değil. Onun yerini alacağı söylenen İbrahim Üzülmez de farklı yorumlarla katılıyor öyküye. Aslında Önder Özen de Slaven Bilic de İbrahim Üzülmez’le çalışmayı çok istiyorlar. İlk görüşmede Üzülmez, kulübede oturup oturamayacağını soruyor. Bilic’in beklentisi böyle bir yardımcılık değil. Demostrasyon (gösteri) antrenörü olarak istiyorlar onu. Örneğin Kerim Frei’ya topla içeri kayarak değil, sol çizgi üzerinden dripling yaparak gitmesi gerektiğini anlatacak biri olmalı. O adam İbrahim Üzülmez. Önder Özen’in bir Cumartesi sabahı Oğuzhan Özyakup’u tesislere getirerek 14 genç futbolcuya dönerek top kullanmayı, göğüsle karşılayıp oyun kurmayı öğretmesi de böyle bir şey. İbrahim Üzülmez’i bu konuda ikna edecekler. Kaptan’ın Ümraniye’ye dönmesi, başka olumlu etkiler de yaratabilir. Beklemek gerekiyor.
Önder Özen’in ne kadar duyarlı ve onuruna düşkün biri olduğunu en iyi Başkan Fikret Orman biliyor. Bir toplantıda, “Önder,

Yazının Devamı

Dersi anlayan var mı?

28 Aralık 2013

Öncelikle Mehmet Özdilek’i kutlamak gerekiyor. Gençlerbirliği, Beşiktaş’ın savunma sıkıntısını çok iyi, çok çabuk değerlendirdi ve Ermin Zec’le golü buldu. Sonrasında da geriye yaslanmadan hem kontrollü, hem de baskılı bir oyunla Beşiktaş’ın çarklarına sürekli çomak soktu.
O nedenle bu maçı bir ders gibi unutmadan aynaya bakmalı Beşiktaşlı futbolcular. En başta da Slaven Bilic, hocaları!
Elazığspor önünde geçen hafta coşkuyla, enerjiyle, büyük bir istekle oynayan kadro, Ankara’da sanki kimliğini kaybetmiş gibiydi. En başta Gökhan Töre, buluştuğu topların hemen hepsini kaybederek Gençlerbirliği’ne beklenmedik kontra fırsatları sundu. Holosko, Veli, Necip, takımın lideri Olcay, bol bol pas yaparak rakip takımın savunmada yerleşmesine, alan daraltmasına yardımcı (!) oldular. Gençlerbirliği Ermin Zec’in Escude’nin kontrolünden nefis bir dönüşle sıyrılıp attığı golle tam da yazdığı senaryoyu gerçekleştirdi. Sonrasında Stancu’nun boş kale ağzından kaçırdığı mutlak bir gol var ki, atabilseydi hezimetin kapısı açılırdı Beşiktaş için.
Kararsız, etkisiz, niyetsiz bir oyuncular topluluğu olarak maça başladılar ve hiç değişmeden öyle bitirdiler.
Şimdi herkesin aklındaki sorunun

Yazının Devamı