Okul+dershane +özel ders

27 Mayıs 2010

GAZETEMİZİN bu köşeye uygun gördüğü “Genç çizgi” adından da anlaşılacağı üzere, bu köşenin yazarı, çocukluğunu ve ilk gençliğini “okul+ dershane+özel ders” formülüne kurban vermiş bir neslin fertleri arasındadır.
Kulağa biraz ürkütücü ama bir o kadar da vakur gelen 30’lu yaşlara merdiven dayamam hasebiyle, Genç Çizgi’nin “genç”ini, artık “olgun bir genç” ifadesiyle değiştirme zamanı yaklaşmaktadır. Bu da bize, benim yaşlandığımı değil (!), ama “okul+dershane+özel ders” formülünden muzdarip gençliğin, Türkiye’de uzun yıllardır var olan büyük mü büyük bir nüfus oluşturduğunu anlatır.
ÖSS, ÖYS, LYS, SBS, OKS... Gizli şifreleri andıran adları sürekli değişse de, tüm bu sınavlar, bu ülkenin çocukları için bitmek bilmeyen bir kâbusun ortak adlarıdır!

Yazık değil mi sana?...
Ben dershaneye başladığımda ilkokul dördüncü sınıftaydım. Anadolu lisesi sınavlarının ilkokul sisteminde 5. sınıfta yapıldığı, yani sınavın yaklaşık 11 yaşında çocuklara stresten parmaklarını kemirttiği yıllardı. Bir dershane öğretmeni olan annem, dershane sisteminin yoğun temposunu çok iyi bildiğinden, benim arkadaşlarımla birlikte dershaneye başlamama karşı çıkmıştı. “Hafta sonu bari dinlen, git oyna.

Yazının Devamı

Bu ülkenin kaderinde bu var!

24 Mayıs 2010

BAŞBAKAN çok ısrarlı, geri adım atmıyor. Maden kazasında 30 canın yitirilmesini mukadderata bağlayınca aldığı eleştirilere, yine meşhur posta koyan tavrıyla yanıt verdi:
“Kazaya, kadere imanın yoksa seninle tartışacak değilim”
Benim de içimden, “Sayın Başbakan sizin de bilime, teknolojiye, sermayenin karşısında işçi haklarının, işçi güvenliğinin önceliğine inancınız yoksa bu konuyu tartışmayalım” demek geçti. Çünkü can yakan ve biz unutmak istedikçe kendisini yeni bir felaketle hatırlatan maden kazaları meselesi, tam da burada düğümleniyor.

Türkiye birinci sırada
DİSK’e bağlı Sosyal-İş Sendikası’nın bu ay yayınladığı Türkiye’de İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Raporu, maden sektöründe yaşanan kazaların “istisnai ya da kaçınılmaz” olmadığını rakamlarla ortaya koyuyor.
Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) verilerine göre, 2004-2006 yılları arasında Avrupa’daki 25 ülkede, iş kazasında yaşamını yitiren maden işçisi oranı yüz binde 20.15 iken, bu oran Türkiye’de 92.47. Bu rakamlar, Türkiye’de Avrupa’ya oranla 4.5 kat daha fazla madencinin iş kazasında yaşamını yitirdiğini söylüyor. Türkiye’deki maden işçileri için kaderin, Avrupa’daki işçilere oranla 4.5 kat daha zalim olduğunu

Yazının Devamı

Günah keçisi CHP

19 Mayıs 2010

ARTIK ok yaydan çıktı. Geriye dönüşsüz yola girildi. Ben CHP’li yöneticilerin sağduyulu, yapıcı siyaseti elden bırakmayarak büyük bir ayrışmaya, dolayısıyla partinin güç kaybına mahal vermeyeceklerini umut ediyorum. Kılıçdaroğlu’nun söylediği gibi bunun, sağlıklı bir doğumun sancıları olabileceğine inanıyorum, inanmak istiyorum.
Elbet kolay olmayacak. Bu kadar ani, beklenmedik, içe sinmeyen bir olayın dayattığı, çok uzun zamandır da ertelenmiş bir yapısal dönüşüm, şimdi bir kriz ortamında gerçekleşiyor.
Bu arada televizyon ekranları, CHP’yi yerden yere vuran yorumculardan geçilmez oldu. Lider sultası, parti içi demokrasi azlığı, delege sistemi, milliyetçi-muhafazakâr yapı, erkek siyasetin egemenliği... Söylüyorlar da söylüyorlar... Haksızlar mı? Hayır, kesinlikle çok haklılar. Ama beni bu durumda rahatsız eden, düşene, durum itibariyle eli daha güçsüz, yaptırımı daha az olana vurma eğilimi.

Kör dövüşü
Yukarıda saydığımız zaafların hangisi AKP için geçerli değil? Daha da ötesi, bunlar Türk siyasetinin genel özellikleri haline gelmiş yapısal sorunlar değil mi?
Evet, CHP sonuna kadar eleştirilsin. Eleştirilsin ki, bu puslu havadan daha genç, dinamik, daha demokrat, daha

Yazının Devamı

Baykal’ı bırak Anayasa’ya bak!

17 Mayıs 2010

İNTERNETTE yayınlanan mahrem bir video kaydının, ülke gündemini istila ettiği bir haftayı geride bıraktık.
Ana muhalefet partisi lideri, yılların politikacısı Baykal, “Bu hukuksuz ve ahlaksız komplo nedeniyle kimsenin beni sorgulamasına izin vermeyeceğim” dedi ve görevinden istifa etti.
Baykal‘ın siyasetini beğenen beğenmeyen hiç kimsenin içine sinmeyecek kadar tatsızdı yaşanan her şey.
Biz, “Gerçekten onlar mı?”, “Montaj mı, değil mi?”, “Baykal’ın saç stilinden anlarız, kayıtlar yeni mi eski mi?” ve benzeri sayısız sorunun yanıtını, bitmek bilmez bir politik magazin iştahıyla tartıştık durduk.
Bu sırada gazete manşetlerinin, köşe yazarlarının ve de bizlerin pek de ilgisini çekmeyen ne gelişmeler oldu dersiniz memlekette?
Rusya lideri Medvedev ve eşi Türkiye’ye geldi. Karadeniz’de radyasyon nedeniyle artan kanser vakaları neredeyse her evden bir can alırken, Rusya’yla Akkuyu’ya nükleer santral yapılması için anlaşma imzalandı.
Anayasa Mahkemesi dahil tüm yargı organlarını, siyasetin müdahale alanına sokan, bağımsız yargı idealinin köküne dinamit olabilecek anayasal düzenlemelerin Meclis’te kabulü tamamlandı.

Yazının Devamı

Gül ağacı, Hıdrellez ve Körfez

10 Mayıs 2010

ÖZLEMİŞİM Hıdrellez’i İzmir’de kutlamayı. Birkaç senedir hiç denk gelmemişti.
Çarşamba gecesi Güzelyalı sahilini dolduran insan selini görünce, “Hah!” dedim, “İzmir’deyim ve bugün Hıdrellez”.
Türkiye’nin başka neresinde Hıdrellez bu kadar kalabalık, bu kadar coşkulu kutlanıyor?
Neresinde gül ağaçlarının üstü dilek yazılı kağıtlarla böyle doluyor?
Ben bilmiyorum. İstanbul’un Ahırkapı Hıdrellez şenlikleri çok güzeldir, çok ünlüdür ama İzmir’de yaşanan ondan da farklı bir şey.
İzmir’de Hıdrellez güzel bir organizasyondan çok, çoluk çocuk, yaşlı genç, herkesin kendisini baharın geliş müjdesine kaptırdığı mütevazı bir kutlama gibi yaşanıyor.
Kendiliğinden sokağa dökülüveriyor insanlar.

Yazının Devamı

Ege’nin köylüleri

3 Mayıs 2010

KÖYLÜLERİN mücadelesinin nelere kadir olduğunu ilk Bergama köylüleriyle öğrendik. Şimdi de Yuvarlakçay’da Pınarköy ve Beyobası köylüleri aynı kudretle sularını ve topraklarını geri almayı başardılar.
Bergama köylüleri deyince, hemen hepimizin aklına aynı fotoğraf geliyor: Ege’nin çevreci Asteriks’leri... Kış günü yaptıkları üstleri çıplak eylemleriyle, yurdumun alternatif eylem literatüründe kendilerine müstesna bir yer açtılar. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde yürüttükleri hukuk mücadelesiyle ünlerini uluslararası platforma taşıdılar. Ama anlattığımız kadar kolay ve keyifli yaşanmadı tabii bu süreç. Uzunca bir süre gözaltılarla, coplarla, asılsız yaftalanmalarla da mücadele etmeleri gerekti dertlerini anlatabilmek için.
Daha sonra da Türkiye’nin pek çok farklı yerindeki çevre mücadelesine destek veren, güç katan sembol isimler olarak gördük onları, alâmet-i farikaları olan o güzelim çubuklu pijamalarıyla. Fransa için aktivist çiftçi Jose Bove neyse, Türkiye için de Bergama köylüleri oydu artık.

Yuvarlakçay’a selam
Bergama köylülerinden sonra şimdi Yuvarlakçay’da köylülerin zaferi konuşuluyor. Topraklarından vazgeçmeyeceklerini göstermek için kendilerini ağaçlara

Yazının Devamı

Çocukların bayramı büyüklerin adaleti...

26 Nisan 2010

Gülnara Ziganşina Hatfieyna.
Kimden mi söz ediyorum? Hiç tanımadan sevdiğim, arkadaş bildiğim ve yıllarca o uzun adını hiç unutmadığım kız çocuğundan.
23 Nisan denince, hep tebessümle hatırladığım hikâyenin meçhul kahramanından.
Okul müdürünün elime verdiği küçücük kâğıttan ezberlemiştim ismini.
Şirinyer Tuğsavul İlköğretim Okulu’nda dördüncü sınıf öğrencisiydim.
O yıl, Türkiye’nin birçok ülkeden konuk çocukları ağırladığı ve bu çocukların kendi ülkelerine özgü gösteriler sundukları, TRT’de canlı yayınlanan geleneksel 23 Nisan Şenliği, İzmir’de yapılacaktı.
Bu nedenle, küçük konukları ağırlama görevi ve zevki İzmirli öğrencilere düşmüştü.

Yazının Devamı

Büyüğe el kalkmazdı

19 Nisan 2010

ARKADAN vurmak bugüne kadar hiç yüceltilmemişti bizim kültürümüzde.
Mertlik, cesaret, doğruluk gibi değerlerin tam aksiydi arkadan vurmak.
İlk kez Hrant Dink hepimizin gözleri önünde öldürüldüğünde arkadan vurmanın, böyle pervasızca can almanın, kahramanlık olarak nitelendiğini duydum ben.
Internette haberlere yapılan okur yorumlarında, forumlarda çok sayıda insan, özellikle gençler, “Vatansever bir genç” dedi Ogün Samast için.
Cezaevinde onunla evlenmek isteyen genç kızlar mı ararsınız, birlikte fotoğraf çektirmek isteyen polisler mi?
İsmail Türüt aşka gelip bir kahramanlık şarkısı bile yaptı, biliyorsunuz...
Ahmet Türk’e Samsun’da bir gencin yaptığı yumruklu saldırıya ilişkin haberleri internette okurken, yine okuyucu yorumlarına takıldım.

Yazının Devamı