Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ’un “Yıllık Değerlendirme”si vardı.
Bu toplantıdan bir gün önce Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği yöneticileri ve bazı Atatürkçü üniversite hocaları da gözaltına alınmıştı.
Ben, Org. Başbuğ’un bu güncel konulara, daha doğrusu, Ergenekon’daki bu 12. dalgaya da değinmesini bekliyordum, olmadı.
Başbuğ’un güncel konular için ayrı bir basın toplantısı yapmasını bekleyeceğiz.
Genelkurmay Başkanı 2 saat süren konuşmasında laiklik, dincilik ve bölücülük konularına ağırlık verdi. Mütedeyyinler, dindarlar ile dini istismar edenleri; teröristler ile Kürt kökenli vatandaşlarımızı ayırdı.
Benim, konuşması sırasında saptadıklarım şöyle:
- Silahlı Kuvvetler dine karşı olamaz. Dini siyasete alet etmek isteyenler var, onlara karşıyız. Orduyu yıpratmak için dine karşı gibi göstermek isteyenler var.
Obama da söz etti... Bu iş artık şöyle veya böyle aydınlığa çıkmalı.
Evvela şunu söyleyelim, biz 72 milyon kardeşiz. 72 milyon birbirine eşit vatandaşız.
Bu laf olsun diye söylenen bir cümle değil. Etrafınıza, komşularınıza, hatta kendi ailenize bakın. Göreceksiniz, Kürt kökenli enişte, Laz asıllı damat veya gelin, Çerkez kökenli, Abaza asıllı, Arap asıllı akrabalar. Hepsi yıllar boyunca karışmış ve Türkiye Cumhuriyeti’nin 72 milyonluk halkı oluşmuş, yani Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı meydana gelmiş.
Şimdi bu karışımı daha güçlendirmek varken, Türk vatandaşlığı etrafında toplanmak varken, bazıları ortamı elverişli buldu ve bu 72 milyonu parçalamak istiyor. Bölücülük yapıyor. Etnik kimlik siyaseti yürütüyor. Neyse ki bunlar azınlıkta. Çoğunluk bugün “kardeşiz” lafının palavra olmadığını gerçek olduğunu, samimi olduğunu kabul ediyor.
* * *
Ve bu 72 milyonun demokratik haklarında, kültürel haklarında, ekonomisinde gelişme gerekiyor.
Buna hayır diyen var mı?
Türkiye en önemli seçimini yaptı. Her seçim önemlidir ama bu, dediğimiz gibi en önemlisiydi. Çünkü Tayyip Erdoğan için bu seçim bir referandum mahiyetindeydi.
Ya seçimden muzaffer çıkıp diktatörlüğünü pekiştirecek ya da vatandaş ona oyunu azaltıp ders verecekti.
Bu dersin bir adı da mesajsa “Erdoğan sandıktan çıkan mesajı aldık” dedi.
Daha ne desin?..
Halkın uyarısı sandıktan gelmişti... Ve AKP’ye verilen oylar düşmüştü.
* * *
Seçimin ertesi günü, yani pazartesi sabahı gazetelerimize de baktım.
Başbakan, Türkiye düşmanlarının ekmeğine yağ sürüyor. Halkın çoğu bunun farkında değil.
Nasrettin Hoca’nın hikâyesindeki gibi. Hoca eşine ”Sen içeriden, ben dışarıdan bu evi batıracağız” gibi bir laf ediyor ya, Erdoğan da işte öyle.
Yurtiçinde birliği beraberliği sağlamak için uğraşacağına, adeta ayrılıkları, kavgaları tahrik ediyor.
Sözleri ipe sapa gelir gibi değil, çoğu yerde argo kullanıyor. Seviyesi düşük bir seçim evresi geçirdik. Hep Baykal’a “avukat”lık suçlamasını yaptığı halde kendisini “savcı”ya benzettiğini ağzına bile almadı.
Neyse ki seçim geldi dayandı.
Bu pazar akşamı Başbakan’dan, genel seçim akşamında yaptığı konuşmayı duyarız, ve önümüzdeki günlerde o sözlerin tatbikatını görürüz diye temenni ediyorum...
* * *
Türkiye’de her 10 yılda bir müdahale olur” denilirdi. Bu müdahale askeri müdahale idi. Artık o günler geride kaldı. Artık askeri müdahale yok, olamaz, olmasın.
Zaten o Genelkurmay başkanları, o komutanlar da yok. Bugünküler demokrasi yanlısı komutanlar, ordunun başında, askeri görevlerini yapıyorlar...
Konuşmuyorlar bile...
* * *
Öyleyse iş tabii seyrinde gidiyor. Demokrasi sivillerin elinde güçlenip gelişiyor...
Bu hüküm doğru mu?
Doğru değil.
Ankara uyuyor ve bu uykudan onları hiçbir olay kaldıramıyor.
Peki, Türkiye 10-15 yıl sonra onların bugünkü uykusu yüzünden zor durumda kalırsa bugünkü yetkililer, bugün yetkilerini kullanmadıkları için o gün mesul tutulmayacaklar mı?
Tutulacaklar...
Bunu bir vatandaş olarak ben bugünden söylüyorum...
* * *
Ahmet Türk geçen gün “PKK’ya terörist demeyin” diye Avrupa ülkelerine emir verdi. Hadi bu emir değil temenni diyelim, Türk’ün temennisi.
Türk, 30 binden fazla vatandaşının öldürüldüğünü unuttu diyelim. Ya Batman Belediyesi’nin yapmak istediği? Sezer’in adı bir caddeden kaldırılıyor ve 9 erimizi şehit eden bir PKK teröristinin adı onun yerine o caddeye veriliyor.
Türkiye’de başlıca 3 grup var:
1- İslamcılar (dinciler)
2- Ortadakiler
3- Ötekiler
1- İslamcılar:
Bugün bakıyoruz, İslamcılar iktidarlar.
Bunlar, yani İslamcılar küçük bir grup oldukları halde iktidarı ele geçirdiler ve iktisaden de fakirleri zenginleşti.
Tayyip Erdoğan gerçek tarafsız bir başbakan olsaydı Türkiye’de hükümet ile medya böyle birbirine girmezdi.
Ama Erdoğan başbakan gibi hareket etmiyor, yani olaylar karşısında tarafsız değil. Tahammülü yok...
Başına ne gelse “hür medya”dan biliyor.
Erdoğan “Şu gazeteleri okumayın” diyebiliyor. “Evinize şu gazeteleri sokmayın” diyebiliyor. “Gazeteleri boykot edin” diyebiliyor.
Doğan Grubu’na verilen görülmemiş ceza açıklanmadan iki gün önce, Başbakan “Ne büyük yolsuzluklar var, bir açıklansın da görün”, diye adeta bu yok etme faaliyetinden haberdar olduğunu da bağırıyor.
Böyle bir başbakan tarafsız sayılır mı?
Sayılmaz.