Top ve seks

25 Kasım 2005

İsviçre karşısındaki Milli Takım'da ise, "kazanmak inancı" beyinlere yazılmıştı...Bir hafta arayla aynı statta 4'er gol...Birini, Türkiye Milli Takımı attı. Karşısında 14 maçtır yenilmemiş genç ve diri İsviçre Milli Takımı vardı.Diğer 4 golü atan takım Milan oldu. Karşısında daha ilk dakikalarda teslim olmuş bir Fenerbahçe...Şimdi, Türkiye Milli Takımı'na 4 gol attıran, hem de daha maçın başında çok talihsiz bir penaltıyla 1-0 mağlup duruma düştüğü halde ay-yıldızlı formayı net galibiyete taşıyan Teknik Direktör Fatih Terim'e "infaz sehpaları" kuruluyor.Neden?Fatih Terim, İsviçre'deki 2-0 yenilgiden, Türkiye'yi 3-0 galibiyete taşımak için gerekli olan psikolojiyi üretti. Kazanma inancını beyinlerde başlattı. Tekrarlıyorum...Usta ve deneyimli bir komutanın stratejisini uyguladı.Seks, yatakta değil, beyinde başlar.Savaş, önce komutanın beyninde kazanılır, sonra arazide...Başarı yolculuğu beyinde "kazanacağına olan inançla" başlar.Maç da, önce teknik direktörün ve futbolcuların beyninde kazanılır, sonra "kazanmak inancıyla" çıkılan yeşil sahada...Fatih Terim, işte bu gerçekleri hayata geçirdi.Daha İsviçre'deki basın toplantısı ile bu psikolojik stratejinin düğmesine bastı.Uçakta,

Yazının Devamı

Ata'nın dönüşü

24 Kasım 2005

Dün yayımlanan Genelkurmay bildirisiyle "Bu uygulamanın toplumdan gelen tepkiler ve Atatürk'e ulusça sahiplenilmesi" nedeniyle yeniden inceleneceği açıklandı.Atatürk'ün silah arkadaşlarının yürekleri üzerindeki yerini -yeniden- alacağının güzelliği bir umut ışığı...Ancak... "İncelemeye almakla" yetinilmesi, umudun ışıltılarını gölgeliyor mu yoksa?Bu incelemeyi, "daha sade olan yeni bröveye, Atatürk siluetinin yerleştirilmesi için estetik çalışmalar" diye algılamak istiyorum......................Bir süredir başka üzücü olaylar da yaşadık.Örneğin... Şemdinli rezaleti...Devletin sinir uçlarına sızmış, yuvalanmış iltihapların verdiği acıdır bu.Türkiye'nin etnisite çatışmalarına girmesi için kör parmağın gözüne bombalamalarla yöre halkı ve devletin karşı karşıya gelmesi için karanlık tezgâh kuşkularını veriyor. "Hainlik değilse de budalalık..."Başbakan Erdoğan'ın "ulemaya danışmak" kelamı da taşları yerinden oynattı.Uluslararası mahkemede açılan bir davayı Türkiye'nin kazanmış olması, devleti yöneten Başbakan'ı nasıl öfkelendirir; bunu da hayret ve üzüntüyle izledik.......................Bütün bunlar, çıkışı olabilen "korku tünelleridir."Oysa... Atatürk'ün en güvenli yerini,

Yazının Devamı

Psikopolitik

23 Kasım 2005

20 ülkeden güçlü destek aldı. Nobel komitesinin "Short list"ine alınmak olasılığı büyük. Onun 2006 "Nobel Barış Ödülü" adaylar listesinde de tutulması için girişimler başlamış bulunuyor.Nedenini, aldığım mektubunda şöyle açıklıyor:"Dünyanın birçok ülkesinde yaptığım çalışmalar ve PSİKOPOLİTİK alanda geliştirdiğim teoriler..."Profesör Volkan, ABD üniversitelerinde ve dünya politikasında saygın ve ünlü bir psikiyatr."PSİKOPOLİTİK" alanda çok değerli çalışmaları ve katkılarıyla alınan sonuçlar dikkat çekici...Politikanın "psikolojik boyut" uzmanı.Özellikle "etnisite" çatışmalarını önleyen ya da bu çatışmaları inişe geçiren, demokrasi ortak paydasında harmanlayarak olumlu sonuçlar sağlayan katkıları oldu.Örneğin... Kosova'da ve Gürcistan'da.......................Volkan, Nobel Ödülü kazanan ve dünyaca ünlü kişilerin bulunduğu, "INN"de (International Negotiation Network) yıllarca yer aldı.İsrail-Filistin gizli görüşmelerinin yapıldığı sürece de "psikopolitik" başarılı katkıları bilinmekte. (*).....................Türkiye, "Balkanlaşma/Yugoslavyalaşma" sürecine itiliyor.Bu oyun, önce Irak'ta sahnelendi. Irak, fiili olarak üçe bölünmüş gibidir.Kuzey'de Kürt yönetimi, Orta Irak'ta

Yazının Devamı

İtfaiye siyaseti

22 Kasım 2005

Oysa... 30 bin insanımızın yitirildiği, "travmalı" bir toplumuz.Türkiye'nin hemen her yerleşim biriminde asker, polis şehidi için PKK'ya acılar yüklü sicil düşürülmüş.Ayaklarını, bacaklarını PKK mayınlarıyla yitirmiş binlerce gazi aramızda...Duyarlı yörelerin her köyünde, her mahallesinde bir PKK'lının ölüm kaydı var.Bilinçaltları yaralı.Okullar aleve verilmiş, öğretmenler öldürülmüş.El kadar bebeler, kadınlar kurşuna dizilmiş... Köyler yanmış... Gençlerde işsizlik, yoksulluk sel gibi akmış kentlere...Faili meçhullerdeki "derin devlet" parmak izleri, güven duygularını aşındırmış.Böyle bir manzarada sorun, giderek "PKK terörü" dar kalıplarından çıkarak, toplumların psikolojisinde "taban" kazanmaya başlamış."Silahın" yerini, "halkın arasında yer etmeye başlayan siyaset" ve "önyargı" psikolojisi ile buna duyulan "tepki psikolojisi" almaya başlamış.......................Bu sınırlara dayandıktan sonra sorunu sadece "bölgesel geri kalmışlık" ya da "insan hakları" ve "daha fazla demokrasi" söylemleriyle polisiye ve adli önlemlerle çözeceğini sanmak, yeterince geniş ve yeterince derin olmayan yaklaşımlardır.......................Balkanlar'ın rüzgârı, Türkiye'ye doğru esiyor. Kimilerinin

Yazının Devamı

CHP lazımdır

20 Kasım 2005

Elimizde kalan malzeme bu işte...Gazı kaçmış, havı dökülmüş diye yakınmanın da faydası yok.Çünkü... Marka sağlam ve köklü. Zaman içinde yeni ve güçlü insan malzemelerini üretecektir.Atatürk'ün kurduğu bu "çok özel ve anlamlı" partiyi iteleyerek, kakalayarak, daha da yıpratarak kimlere servis yapıldığını görmeliyiz.Şu alternatiflere bir bakınız...Sadece o nedenle dahi CHP'nin değeri vurgulanıyor......................Feri kaçmış, soluk, renksiz, sonucu belli bu CHP kurultayı, kesinlikle CHP'ye küsmek, CHP'den umudu kesmek demek olmamalı. Yarınlarda, çok yakında bu partiye çok ihtiyaç olacak. Türkiye'nin Cumhuriyet'le yaşıt bir partisi CHP... İktidar partisinin tüm geçmişi ise sadece 3 yıl...CHP'nin zamana uzanan varlığı, bir hurda yığını görüntüsü verse de, siyaset fırtınalarında azgın dalgaları kıran bir mendirektir......................Ufukta kurşuni bulutlar toplanıyor. Fırtına işaretleri var. Sözgelişi... Yargıtay Başsavcısı Nuri Ok'un AKP için "kapatma davası" açma olasılığı gazete başlıklarına ve "duyarlı köşelere" yansımakta. Böyle bir karar, Türkiye'nin siyaset coğrafyasını karıştırır."Ulema" gibi söylemler, "netameli" yorumları tetikliyor.İktidara yakın aklı başında

Yazının Devamı

Ders almak

19 Kasım 2005

Tansiyon hâlâ yüksek, psikoloji gergin ama -neyse ki- sokakların ve meydanların ateşi "düşmüş" görünüyor.Genişleyebilecek bir sosyal yangın olasılığının kıyısından geçtik.Derin bir nefesin ve de ders almanın zamanıdır.Bir musibet, bin nasihatten evladır (daha iyidir).....................Şu son olayların, üzücü ve kaygı verici olmanın ötesinde, "hayırlara vesile(!!)" olması da mümkün.Tabii... Yaşananlardan sorumlu ve yetkililerin ders çıkarabilecek kadar duyarlı ve sağduyulu olmaları koşuluyla...Gerçekten... Kerameti kendinden menkul "vatan kurtaran aslanlara" yanlış ve hukuk dışı sözde operasyonların, faili meçhullerin, provokasyonların büyük sosyal ateşler yakabileceğini lafla anlatabilmek herhalde mümkün değildi.Kulaklarına kurşun akıtılmış, at gözlükleri takmış olmalılar.O ateşlerin nasıl söndürüldüğü bile "ateşle oynamanın ne demek olduğunu" ortaya koymuştur.Cenazelerin kalkacağı gün, ilçedeki bütün polisler yollardan, meydanlardan çekiliyorlar.Polis ve asker aileleri konutlarından ayrılıyorlar. Kamu kurumu binalarına ve tesislerine topluca yerleştiriliyorlar.Panzerler ve diğer tüm askeri ve sivil araçlar görünmez hale geliyor.Cenaze töreninde olayların çıkmamasını muhtarlar,

Yazının Devamı

Futbolda haçlı kafası

18 Kasım 2005

Dün "Türkiye'nin 2008 Avrupa, 2010 Dünya Futbol şampiyonalarından dışlanma cezası alabileceği" gibi densizce bir açıklama yapan FIFA (Uluslararası Futbol Federasyonları Birliği) Başkanı Sepp Blatter ise, futbolun "Papa"sıdır. Bu muazzam serveti, görünmez ilişkilerle İsviçre'nin "sır saklamakla ünlü" hesaplarında yönetir.FIFA'nın ve onun küçük fakat zengin kardeşi UEFA'nın merkezlerinin İsviçre'de olması, bir rastlantı değildir.Sepp Blatter, 4 yıl önce reklamcılardan "örtülü menfaat sağladığı" gerekçesiyle mahkemeye verilmiştir. Kanıt bulunamadığı için beraat etmiştir.Sepp Efendi dün daha eline gözlemciler raporu bile ulaşmadan nasıl tehdit savurur?Bu ne acele?Yoksa "önce infaz, sonra yargı mı?"Eduardo Galeano, kitabında, FIFA ve UEFA yönetimlerinin muazzam servetine ve nakit nehirlerine bakarak büyük güçlere sahip başkanları için "Futbolun Derebeyleri" deyimini kullanmıştır.Anlaşılan Joseph (Sepp) Blatter'in "yargısız infazı" derebeyliğinden kaynaklanıyor......................Bu İsviçre aşkı nedendir?Nedenlerden biri olarak, Avrupa'nın sır kuyuları gibi olan İsviçre bankalarındaki kabarık hesaplar için duyulan kuşku -belki- düşünülebilir.Abartı sanılmasın.Sadece geçen yıl dünya

Yazının Devamı

Iska

17 Kasım 2005

İki Başbakan, kendilerine ayrılan kürsülerin arkasındaki yerlerini alıyorlar. İlk sözü Erdoğan alıyor.Şöyle diyor:"Sayın Rasmussen ile çok verimli bir konuşmamız oldu. Bu ortak basın toplantısında birlikte açıklama yapmayı programlamıştık.Ancak ülkemde 30 bin insanımızın canına kasteden bir terör örgütünün TV temsilcilerinin burada bulunmasını ve sorular yöneltmesini kabul edemem. Bu görüşlerimi Sayın Başbakan'a da ilettim. Danimarka yasalarına göre, o TV mensuplarının toplantıya katılmalarının engellenemeyeceği yanıtını aldım. Gerekçelerine katılmamakla beraber, konuk olduğum bu ülkenin hukuk ve demokrasi anlayışını uygulamak kendi takdirleridir.O nedenle konuşmasını yapmak üzere salonu, Danimarka Başbakanı'na bırakıyorum. Beni anlayacaklarını umarak basın toplantımı bulunduğum otelin salonunda 1 saat sonra yapacağımı, ülkemin yasalarına göre meşru sayılmayan yayın kuruluşları mensupları dışında sizlerin davetli olduğunuzu bildiriyorum. Teşekkürler."Başbakan Erdoğan, bunu söylüyor, Başbakan Rasmussen'in elini sıkıyor ve kürsünün arkasındaki kapıdan çıkıyor.Bu arada Roj TV'nin ve birkaç gazetecinin protesto sesleri oluyor ama hiç önemli değil.......................Böylece Erdoğan,

Yazının Devamı