Bütün etler kaçak değil

25 Kasım 2000


       Türkiye'de kişi başı yıllık kırmızı et tüketimi 13 - 14 kg. olarak tahmin ediliyor. Bu tahmin doğru ise 65 milyon Türk halkı yılda toplam 900 bin ton dolayında kırmızı et yiyor demektir.
       Ruhsatlı kesimhanelerden bir yılda piyasaya sürülen kırmızı et miktarı 500 bin ton dolayında.
       Ruhsatlı kesimhanelerden piyasaya sürülen etin üzerinde "mavi damga" var. Bunlar sağlık kontrolünden geçmiş etler.
       Ama halkımızın yediği etin kalan bölümü hakkında kesin bilgi yok. Bunlar nereden gelen canlı hayvanların eti? Bunlar donmuş et mi? Canlı hayvanlar nerede kesiliyor? Canlı hayvanların ve donmuş etin kalitesi nedir? Bilinmiyor.
       Maret Genel Müdürü ve SETBİR Yönetim Kurulu Başkanı Ali Güler ile Pınar Et Genel Müdürü Olgun Ergüz'den aldığım bilgilere göre, piyasada isim yapmış, marka olmuş kesimhanelerin, et işleme tesislerinin kaçak canlı hayvan kesmeleri veya donmuş et kullanmaları, satmaları mümkün değil.
       Bugünün sorunu sınırlardan tıpış tıpış, yürüyerek

Yazının Devamı

Olur böyle vakalar...

24 Kasım 2000


       Biz değişime direniriz. Kötü de olsa "müesses nizam"ı (kurulu düzen'i) korumak isteriz.
       İstikrar tedbirleri uygulaması ülkede bir değişimi hedef alıyor. Normal olan bu değişimin "hızlı" olması. Ama bizim politikacılar radikal (hızlı) uygulamadan kaçınıyor. (1) Cesaretleri yok, (2) Güçleri yok... "Mutedil" (yumuşak - gevşek) istikrar tedbirleri uygulaması, yavaş yavaş etkisini göstermeye "müesses nizam"ı (kurulu düzen'i) sarsmaya başladı. Bu sarsıntı "telaş - endişe" yaratıyor. Telaşa lüzum yok. Olur böyle vakalar. Olması normaldir. Değişim başka türlü gerçekleşmez. Gerçekleşemez.
      (1) Kısa sürede devalüasyon zorunluluğu yoktur.
       Devalüasyon, ülkenin döviz sorunu olduğunda yapılır. Halk dövize hücum ettiğinde, ülkenin döviz rezervleri (döviz mevcudu) tükendiğinde yapılır. İstikrar programımızın özelliği gereği, bizde döviz fiyatı kazığa bağlandı. Fiyatlar serbest bırakıldı. Döviz fiyatı ile fiyatlar arasındaki makas beklenenin üzerinde açıldı ama bu açık şimdilik sorun teşkil etmiyor. Acil (acele) bir devalüasyon (veya

Yazının Devamı

Bugün "Şükran Günü"

23 Kasım 2000


       İnanmak "güzel bir şeydir". İnsanlar bir şeye inanmadan yaşayamaz, mutlu olamaz. "Ben hiçbir şeye inanmıyorum" diyenler bile bir şeye inanmaktadır. Farklı dinlerdeki insanlar inançlarını farklı şekilde ifade eder. Genelde insanlar Tanrı'nın verdiği nimetlere şükreder.
       Bugün Amerikalıların "Şükran Günü". Kendi dillerinde "thanksgiving day" diyorlar. Bu akşam Amerika'da yaşayan aileler bir sofra başında toplanacak. Hindi yiyecek. Yemeye Tanrı'ya şükrederek başlayacak. Tüm aile yemekten kalkarken verdiği nimetler için Tanrı'ya tekrar teşekkür edecek.
       Amerikalıların "Şükran Günü"nün 1621 yılına (bundan 379 yıl önceye) giden bir hikayesi vardır. Sayın okuyucularıma bu hikayeyi anlatacağım.
       Britanya'daki siyasi ve dini çalkantılardan kaçan insanların bazıları Hollanda'ya sığınmıştı. Bunlardan 102 İskoçyalı Protestan 1620 yılında Mayflower isimli bir gemi ile daha sonra New England olarak adlandırılan, bugünkü Boston şehri yakınlarındaki kayalık bölgeye çıktı. Burada "Plymount kolonisi"ni oluşturdu. İngiltere'den gelenlerin

Yazının Devamı

500 bin dolarlık villa modası

22 Kasım 2000


       Emlak piyasasında yaprak kımıldamıyor deniyor ya... İnanmayınız. Kımıldamayan yaprak "gariban"ın "yaprağı"... Beş yüz bin dolarlık villalar "leblebi" gibi satılıyor.
       İş Bankası ile Koray ortaklığının İstanbul'da Ömerli Barajı'nın ötesinde ormanın eteğinde yapmakta olduğu "Casaba"nın ilk bölümündeki 170 villa hiçbir ilana - reklama gerek olmadan, kulaktan kulağa duyulur duyulmaz satılmış. Casaba'nın gazete ilanlarında deniliyor ki, "Birinci bölümdeki 170 ev kapışıldı. Beş yatak odalı 363 M2'lik vilları bitmeden alınız!"
       Türkiye genelinde gayrimenkul piyasası, Anadolu anlatımıyla "geberik" durumda. Amma ve lakin, Ankara ve İstanbul'da villa talebi inanılmaz bir artış gösteriyor. Yeni binyılın başında Ankara ve İstanbul'da kapışılan villalar "başka villalar"!.. (1) Halktan, halkın kalabalığından uzak, ana yerleşim bölgelerine 15 - 25 km. mesafede inşa ediliyor. (2) Genelde devlet ormanına bitişik, su havzasına yakın yerler seçiliyor. (3) Villa niyetine küçük apartman tipi binalar yapılıyor. İki kat normal binanın, iki kat bodrumuna iniliyor. Bir çatı katı, bir

Yazının Devamı

2001'de 1998'i (belki) yakalayacağız

21 Kasım 2000


       1998 yılında Türk halkı bir yıl boyunca çalışıp, didinip kişi başına 3.247 dolar değerinde (katma değer) mal veya hizmet üretebiliyordu. Bunun için de kişi başı yıllık geliri ortalama 3.247 dolar idi.
       1999 yılında ekonomi "gümledi." Kişi başı gelir 2.912 dolara düştü. 2000 yılında işler düzeldi diyoruz ama, ne kadar düzelse kişi başı gelirimiz 3.060 dolar olacak ve 1998 rakamının altında kalacak. 2001 yılında Tanrı yardım ederse işler beklendiği gibi gider ve kişi başı gelirin 3.242 dolara çıkması, kısacası 1998 yılı rakamına yaklaşması bekleniyor.
       Hani ne demiş büyüklerimiz? "Benim oğlum bina okur, döner döner gene okur..." İşte o biçim.
       Kişi başı gelir denilen şey üretim ile artar. Bir ülkede bir yıl içinde üretilen mal ve hizmetlerin (katma) değeri "milli gelir" olarak adlandırılıyor. Türkiye'nin 2000 yılında milli gelir rakamı 199 milyar dolar olarak tahmin ediliyor. Bu rakamı 65 milyon nüfusa bölünce, kişi başına Türk halkının bir yılda ortalama 3.060 dolar üretim gerçekleştirdiği ve de bunun sonucu 3.060 dolarlık

Yazının Devamı

Dokunmayın çiçeklere yazık olur emeklere

20 Kasım 2000


       Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) ve Rekabet Kurulu (RK)'ndan sonra üçüncü bir özerk kurumumuz oldu: Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK). Bu kurumun başına yiğit bir başkan atandı.
       Türk halkı "icraat" bekliyor. "Yiğit" adam arıyor. BDDK Başkanı fırtına gibi esmeye başlayınca icraat ve yiğitlik özlemindeki halkımız hemen ona yeni işler aramaya başladı. "- Bu yiğit adam BDDK Başkanı olacak yerde parti başkanı olmalıdır. Hemen partinin başına geçsin. Hayır hemen geçmesin de bir süre sonra geçsin."
       Her yiğidin gönlünde bir aslan (politika) yatarmış. Bizim yiğidin gönlünde de aslan varsa kıpır kıpır edecek. Aslan yoksa gönlüne aslan girecek. Aklı karışacak. Onun politikacılarla, politikacıların onunla ilişkilerindeki denge altüst olacak.
       Biz yıllardır neden BDKK gibi özerk bir kuruluş özlemi çektik? Kurulduğunda sevindik? Çünkü biz yıllardır bankacılık işine politika bulaşmasın istedik. Bankalar politik kaygılar, arayışlar endişesiyle denetim dışı kalmasın istedik. Bankalar politik yatırımlar için kullanılmasın

Yazının Devamı

"Beaujolais 2000" çıktı haberimiz olmadı

19 Kasım 2000


       16 Kasım Perşembe gecesi (geçen perşembe gecesi) başka ülkelerin "varlıklı kesimleri" için çok önemli bir gece idi. Fransa'da sadece "varlıklı" kesim değil, köylüsü ile kentlisi ile, kadını ile, erkeği ile her Fransız için önemli bir gece idi.
       O geceyi başka ülkelerin "varlıklı" kesimi evlerinde, Fransızlar ise sokaklarda, lokantalarda kutladı. Fransa'nın büyük kesiminde ve Paris'te gün boyu yağan yağmur akşam üzeri durunca insanlar sokaklara döküldü. Barlar, lokantalar kapılarının önüne masaları çıkardı. Masaların üzerine şarap şişeleri dizildi. Fransızlar 2000 ürünü Beaujolais şarabını tattı. Önce tattı. Sonra biraz daha tattı. Gece yarısı hepsi "kafayı buldu!"
       Beaujolais, Paris'in güneyinde, Fransa'nın göbeğinde "Bourgogne" şarap bölgesinin uç kısmının ismidir. Burada kaliteli şaraplık üzüm üretilir. Gamay tipi üzümden kırmızı, Chardonnay ve Aligato cinsi üzümden de beyaz şarap yapılır. Şarabı yıllandırmak külfetli bir iş olduğundan bu bölge şaraplarının taze içilmesi adet olmuştur. Yaz ayında hasadı yapılan üzümden elde edilen bölge şarabı hemen piyasaya

Yazının Devamı

33 bankamızın yurt dışında 95 bankası var

18 Kasım 2000

Bankalar Birliği'nin açıkladığı bilgilere göre, Türk bankasının yurtdışında bankası var.

Hazine Müsteşarlığı'nın Türk Mali Sisteminin Temel Göstergeleri isimli yayınında açıklandığına göre, Türk girişimcilerce yurtdışında kurulan bankaların sayası 95'tır.

Bankalar Birliği'nin açıkladığı rakamlar sadece bankaların kurduğu bankaların sayısını gösteriyor. Hazine'nin açıkladığı rakamlar hem bankaların hem de banka sahibi olmayan girişimcilerin yurtdışındaki bankalarını kapsıyor. Ama iki kaynağın bilgileri birbirini tutmuyor. Hazine'nin tablosu eksik.

Türklerin yurtdışında kaç bankasının olduğunu öğrenmek için üç gün uğraştım. Bilgi toplamayı beceremedim. Ya ben beceriksizim ya da bunu bilen yok! Bilen yok ama, bu bankalara bir şey olduğunda faturayı ben ve benim gibiler ödeyecek.

Romanya'da hangi girişimcinin kaç bankası olduğunu bu kaynaklardan öğrenmek imkansız. Ama Romanya'daki bir Türk bankası sorunlarla karşılaşınca öğreniyoruz ki, Romanya'da beş Türk bankası varmış. Bayındır Grubu, Demirbank, Finansbank, Sümerbank ve Bayraktar Romanya'da

Yazının Devamı