Tüm lüks otomobillere ödenen para Volkswagen'e eşit

14 Eylül 2000


       Rakama bakmadan konuşursanız yanlış şeyler söylersiniz. Rakama bakmadan karar alırsanız, yanlış kararlar alırsınız.
       Örnek mi? Alınız size bir örnek: "Efendim... Türkiye'de insanlar lükse düştü... Herkesin altında bir Mercedes, bir Jaguar, bir BMW... Bütün dövizlerimiz lüks otomobile gidiyor!.."
       Acaba bu söylenenler doğru mu? Bu söylenenler doğru ise, lüks otomobile vergi koyma kararı da doğrudur. Lüks otomobil ağır vergi ile pahalı hale getirilince, otomobil ithalatı yavaşlar. Otomobile ödenen döviz azalır...
       Şimdi bu sözleri bir yana bırakıp, rakamlara bakalım...
       Bu yılın ilk 8 ayında (ocak - ağustos aylarında) 138.047 adet yerli, 151.705 adet ithal otomobil satılmış.
       Sekiz ayda satılan 151.705 adet ithal otomobili lüks olanlar, lüks olmayanlar diye iki gruba ayıralım.

Yazının Devamı

Ayşe Hanım Teyzem, Cottarelli'nin peşinde

13 Eylül 2000


       Ayşe Hanım Teyzem üç gündür peşimde "- Aman evladım, şu Cottarelli denilen yakışıklı ile bir de beni görüştür" diyor. "- Ayşe Hanım Teyzeciğim, Cottarelli, IMF'nin Türkiye Masası'nın sorumlusu. Sizin onunla konuşacak neyiniz olabilir ki? O sizle neden konuşsun ki?" diyecek oldum. Söylediklerimi ağzıma tıkadı. "- Görüyor musun, adam her şeyi biliyor. Ankara'dakiler kolundan tutmuş sokak sokak gezdiriyor. Her önüne gelenle konuşturuyor. O da her önüne gelene akıl öğretiyor. Ne yapacağını anlatıyor. Ankara'da tanıdıkların vardır. Cottarelli'yi bizim eve de getirsinler. Adamcağız bana da akıl versin!.."
       Ayşe Hanım Teyzem'e Cottarelli'nin henüz "ev gezmelerine" başlamadığını anlattım. Ev gezmelerine başladığında Ayşe Hanım Teyzem ile görüştürmeye çalışacağıma söz verdim. Ama "kurtulamadım"... "O zaman" dedi, "Cottarelli yerine sen benim sorularıma cevap ver bakayım." Ve de başladı soruları peş peşe sıralamaya... Ben de onu cevapladım.
       - Bizim emekli maaşlarına yılbaşında şöyle doğru dürüst bir zammın yapılmasına Cottarelli izin verecek mi?
    

Yazının Devamı

Cottarelli'yi "kahya" mı yaptık, "günah keçisi" mi?

12 Eylül 2000


       Ekonomide "Cottarelli", ne diyor ise denilenleri yapar olduk. "Yat" diyor, yatıyoruz. "Kalk" diyor, kalkıyoruz.
       Bir memlekette olması gereken, başka ülkelerde tıkır tıkır işleyen diğer müesseseler bizde işlemez oldu.
       Ekonomi konularında, her türlü derdi Cottarelli'nin çözmesi bekleniyor.
       Politikacıların ne gücü var ne sorumluluğu. Entelektüellerin ne gücü var ne sorumluluğu. Devlet Planlama Teşkilatı'nın, Maliye Bakanlığı'nın, Merkez Bankası'nın ne gücü var ne sorumluluğu. Ticaret Bakanlığı, Sanayi Bakanlığı gibi bakanlıklar zaten silindi gitti.
       Ülkede "solcu" kalmadı. Üniversitelerden "Allah için bir ses çıkmıyor..."
       Eeeee... "Böyle başa, böyle tıraş..." Meydan Cottarelli'nindir.

Yazının Devamı

Petrol artıyor, euro düşüyor (faturayı halkımız ödüyor)

11 Eylül 2000


       Bizim dışımızda oluşan iki olumsuz gelişme, bizi fena halde etkiliyor. (1) Petrol fiyatları artıyor. (2) Euronun değeri düşüyor. Euro denilen para birimi, Avrupa Birliği üyelerinin ortak paralarının değerinin ölçüsüdür. Basit anlatımıyla bizim için önemli bir para olan Alman markı, euronun bir parçasıdır. Euro düşüyor demek, Alman markı değer kaybediyor demektir. Biz ABD doları ile borçlanıyor, borç faizlerini Amerikan doları ile ödüyoruz. İthalatı dolar ile yapıyoruz. Ama malımızın büyük kısmını Alman markı ile satıyoruz. Turizm gelirlerimizin büyük kısmı Alman markına dayanıyor. 1999 yılının başında 1 dolar verenin hesabına 1.17 euro yazılıyordu. Geçen hafta 1 doların euro karşılığı 0.85 euroya kadar geriledi.
       Bir yılda euronun (dolayısıyla Alman markının değer kaybı) yüzde 12.7'ye ulaştı. Euronun hayata geçtiği 1999 Ocak ayından bu yana euronun (dolayısıyla markın) değer kaybı yüzde 26'ya ulaştı.
       Bu demektir ki, Türk halkından tasarrufunu Alman markına bağlayanlar veya Alman markı ile mal ve hizmet satanlar 1999 Ocak ayından bu yana yüzde 27, bir yılda

Yazının Devamı

Zorba'nın Girit'i

10 Eylül 2000


       Mitolojide farklı anlatımlar vardır. Bir anlatıma göre evreni tanrılar yaratmamış, tanrıları evren yaratmıştır. Tanrılardan önce sadece yer ile gök vardı. Titanlar yer ile göğün, tanrılar ise Titanların çocuklarıdır.
       Titanlar uzun yıllar evrene hakim oldu. Sayıları çoktu. Ama en önemlileri Kronos (Saturnus)'tu. Girit Adası'nda doğan Kronos'un oğlu Zeus (Jupiter) babasını tahtından indirdi. Tanrıların tanrısı oldu.
       Zeus, ilk evliliğinde (birlikteliğinde) Europa'dan üç erkek çocuk yaptı: Minos, Sarpedeon ve Radomantis. Bu üç erkek çocuk, bir erkek segili (Miletus) için birbirini yedi. Miletus kaçtı. Kuşadası'na (Milet) gelip yerleşti. Sarpedeon, Bodrum - Likya'ya geldi. Zeus'un karısı (daha doğrusu "kadını") "Europa", ikinci evliliğini (beraberliğini) Girit Kralı "Asterius" ile yaptı. Ondan bir kızı oldu. İsmini "Krete" koydular.
       "Krete", "Girit'e (Crete) adını verdi. "Minos" ise korsanları yenerek, Girit'te büyük bir medeniyet kurdu.
       Daha sonraki Girit hükümdarları, "Minos

Yazının Devamı

Okullarda 60 bin bilgisayar var (Yüzde 5'i kullanılabiliyor)

9 Eylül 2000


       İstanbul'da 1995 yılından bu yana "Bilişim Fuarı" düzenleniyor. Bilişim Fuarı'nda bilgisayar, bilgisayar yazılımı, haberleşme, iletişim konularındaki teknolojiler, gelişmeler sergileniyor.
       1995 yılında düzenlenen ilk Bilişim Fuarı'na 71 firma katılmıştı. Fuarı 21 bin kişi gezmişti. Bu yılki fuarda 328 standda bini aşkın marka ve firma ürün tanıtıyor. Bu yıl fuarı 150 bin kişinin gezmesi bekleniyor. Hafta içinde günlük ziyaretçi sayısı 25 bin idi. Hafta sonunda bu sayının 50 bine ulaşacağı söyleniyor. Fuarı gezenlerin çoğu gençler.
       Fuara katılanlardan IBM firmasının Genel Müdürü Hüseyin Kızılkaya, Bilkom/Apple Computer firmasının Genel Müdürü Tijen Mergen ve Sebit Eğitim Yazılım Teknolojisi firmasının Genel Müdürü Ahmet Eti'den öğrendiklerimi sayın okuyucularıma aktaracağım:
       - Türkiye'de 1.5 - 2 milyon adet PC (bilgisayar) var. Bu sayının yıl sonuna kadar 3 milyona çıkması bekleniyor. Türkiye'de en büyük bilgisayar kullanıcısı bankacılık sektörü.
       - Milli Eğitim Bakanlığı, kendi

Yazının Devamı

İthalat artışında suçlu lüks otomobil değil (Ekonomi normale dönmeye çabalıyor)

8 Eylül 2000


       Bu yıl haziran ayı sonuna kadarki ihracat (dışsatım) gelirimiz 13.3 milyar dolar, ithalat (dışalım) giderimiz 25.0 milyar dolar, iki rakam arasındaki fark 11.6 milyar dolar oldu. Yılın ilk altı aylık dış ticaretindeki döviz açığı endişe yaratıyor.
       Telaşa kapılanlar "- Eyvahhhh... Halkımız çok tüketiyor. Lüks otomobil alıyor. Bu yüzden döviz oluk gibi dışarı akıyor. Lüks otomobile vergi koyalım. Otomobil gelmesin... Halk yiyip içmesin... Döviz açığı kapansın" diyor.
       Telaşa kapılanlar, "- Geçen yılın ilk yarısında ithalat ile ihracat arasındaki açık sadece 5.6 milyar dolardı. Bu yıl halk çılgınca tüketince açık iki misline çıktı" diyor... Ama bunları diyenler 1999 yılının "anormal bir yıl olduğunu", "normal" bir yıl olan 1998 yılının ilk yarısında ithalat ile ihracat arasındaki açığın 10.0 milyar dolar olduğunu unutuyor.
       1999 yılı kriz dönemi idi. Çöküş dönemi idi... İşlerin durduğu dönem idi. Biz o yılın şartlarının devamını mı istiyoruz, yoksa normale dönmeyi, her yıl ekonominin biraz daha büyümesini mi istiyoruz?

Yazının Devamı

Üretemiyoruz (Üretemediğimiz için fakiriz)

7 Eylül 2000


       Paranın, gelirin kaynağa üretimdir. Üretenin geliri artar. Gelir arttıkça insanlar daha iyi şartlarda yaşar. Daha çok tüketir. Daha iyi okula, hastaneye, polise, mahkemeye, demokrasiye ve orduya sahip olur. Bir ülkenin üretim göstergesi milli geliridir. Milli gelir bir dönemde üretilen mal ve hizmetlerin parasal değeridir.
       Türkiye'de milli gelirin hesabını Devlet İstatistik Enstitüsü yapar. Ülkedeki tüm mal ve hizmet üretimini belirler. Kayıt içi, kayıt dışı, deftere yazılan, yazılmayan tahmin yoluyla hesaplanır. Bu hesaplar iki yönlü yapılır. Önce gelir yoluyla milli gelir belirlenir. Sonra harcama yoluyla bu paranın nasıl harcandığına bakılır. İki rakam birbirini doğrular...
       Türkiye'nin 2000 yılının ilk yarısında (ocak - haziran aylarında) ürettiği mal ve hizmetlerin toplamı (yurtiçi gayri safi milli hasılası) 48.4 katrilyon liradır. Bu rakam geçen yılın ilk 6 ayında 28.7 katrilyon, 1998 yılının ilk 6 ayında 19.1 katrilyon lira idi. Bu rakamları birbiriyle karşılaştırmak imkansızdır. Çünkü her biri farklı yılın cari fiyatını yansıtır. Enflasyon nedeniyle

Yazının Devamı