12.09.2020 - 11:40 | Son Güncellenme:
milliyet.com.tr
Türkiye'nin Doğu Akdeniz'deki rakiplerinin de yer aldığı zirve sona ererken silah anlaşmasına yönelik bilgiler öğle saatlerinde Yunan medyasında yer almaya başladı. Yarın sahaya inmeye hazırlanan ABD, ayrıca Ege semalarında Yunanistan'la ortak tatbikata girişiyor. Amerikan medya devi Bloomberg ise, son durumun analizinde Fransa lideri Macron'a sert eleştiriler yöneltti.
Fransa'nın ev sahipliğinde Akdeniz'e kıyısı olan AB üyeleri Yunanistan, İtalya, Güney Kıbrıs, İspanya, Portekiz ve Malta liderleri Korsika Adası'nda bir araya geldi. MED7 olarak bilinen ülkelerin zirvesinden bir sonuç bildirgesi çıktı, "Türkiye'yle diyaloga geçilmesinde ilerleme sağlanamaması ve Türkiye'nin tek taraflı faaliyetlerini sonlandırmaması halinde, Avrupa Birliği 24-25 Eylül'deki Avrupa Konseyi'nde gündeme gelecek ilave kısıtlayıcı tedbirler geliştirmeye hazırdır" denildi.
Zirve öncesinde Türkiye'ye karşı çizgiyi aşan açıklamalar yapan Fransa lideri Emmanuel Macron, öncelikli seçeneğin Türkiye ile diyaloğun yeniden tesis edilmesi olduğunu söyleyerek, "Saf değiliz ama iyi niyet çerçevesinde yeniden diyalog kurmak istiyoruz" dedi.
Yunanistan Başbakanı Kiryakos Miçotakis ise, Türkiye'nin geri adım atması ve ekonomik yaptırıma uğramaması için ay sonuna kadar süresi olduğunu ileri sürdü. Miçotakis, "Türkiye'nin Avrupa'yı bölme çabalarına izin vermeyeceğiz" ifadesini kullandı.
Yunan basını, MED7 zirvesinden Yunanistan ve Güney Kıbrıs'a tam destek çıktığını, Ankara'ya deniz yetki alanlarının belirlenmesi amacıyla Rum tarafıyla masaya oturması için çağrı yapıldığını yazıyor.
To Vima gazetesi 'Türkiye'nin provokasyonlarına karşı ortak cephe-Atina memnun' başlığını kullanırken, bir başka haberini ise 'Avrupa yalnızca Fransa değil' başlığıyla sundu. Gazeteye göre, Atina'ya yalnızca destek mesajları geliyor ancak şimdiye kadar bir sonuç alınmış değil.
Miçotakis-Macron buluşmasından bilgiler öğle saatlerinde Yunan medyasında yer almaya başladı. Kathimerini, Fransa'dan alınacak Rafale jetlerinin 8 veya 10'nun yeni, diğerlerinin ikinci el olacağını bildiriyor.
Atina'nın Rafale'ler dışında yeni fırkateynlerin de gündemde olduğunu aktaran gazete, Başbakan Miçotakis'in anlaşmanın detaylarını yarın Selanik'te yapacağı konuşmada duyuracağını yazdı.
Yunan basını, haftalardır Paris ve Atina arasındaki pazarlıklarda 18 Rafale savaş uçağı, Mirage 2000 jetleri, yeni fırkateynler ve denizaltıların müzakere edildiğini sayfalarına taşıyordu.
On yıllardır Fransa ve Yunanistan liderleri arasındaki en kritik görüşmenin gerçekleştiğini belirten Ethnos ise, Macron ve Miçotakis'in birkaç hafta içinde silah satışına son çerçeveyi çizmek için yeniden bir araya geleceğini kaydetti.
Son günlerde Doğu Akdeniz krizine ilgi gösteren Bloomberg'de yayımlanan bir görüş yazısında ise, Fransa lideri Emmanuel Macron'un Türkiye karşıtı sözlerinin artık Cumhurbaşkanı Erdoğan'a zarar vermediği; ciddi bir kavgaya tutuşmak için de gerekli desteği bulamadığı belirtildi.
Bobby Gosh imzalı yazıda, "Emmanuel Macron için gerçeklikle karşılaşma vakti hızla yaklaşıyor. Fransız Cumhurbaşkanı, Doğu Akdeniz'deki kriz üzerinden bir kez daha sözleriyle Türk mevkidaşına saldırıyor. Ancak bu sözleri Erdoğan'ın gücünü kırmaya yetmeyecek ve Macron ekonomi sopasını göstermek için uluslararası alanda destekçi toplamaya çalışacak. Türkiye'ye karşı askeri bir adım atma girişimleri ise çok daha zor olacak" denildi:
"Fransız liderin sözlü saldırıları o kadar çok tekrarlandı ki, etkisini kaybetti. Perşembe günü Korsika'daki zirvede Avrupa ülkelerine 'Türkiye'nin provokasyonlarına karşı kırmızı çizgi oluşturmaları' çağrısında bulundu. Ancak bunu daha önce de duymuştuk.
Öyle ki sadece birkaç hafta önce, Macron bu kırmızı çizgileri çoktan çizdiğini söylemiş; 'Türkiye'nin kelimelerden değil eylemlerden anladığını' savunmuştu. Bugüne kadar askeri tatbikatlara katılmak ya da zirveler organize etmek gibi eylemleri ise, sadece Ankara tarafından daha da küçümsenmesine yol açtı."
Yazıda Macron'un bu açıklamanın ardından bölgeye daha fazla savaş gemisi gönderebileceği belirtilirken Rusya'nın da devreye girdiği hatırlatılıyor. Aynı zamanda Fransa'nın böyle bir olası adımının büyük ihtimalle Erdoğan'ın hedeflerinden vazgeçerek sondaj ve savaş gemilerini geri çekmesiyle sonuçlanmayacağı ifade ediliyor:
"Fransa böyle bir adım için, bir müttefike karşı diğer NATO müttefiklerinin desteğini de bekleyemez. ABD her ne kadar Güney Kıbrıs'a uzun yıllardır uyguladığı silah ambargosunu yumuşatmış olsa da, Trump'ın Erdoğan'a karşı daha sert önlemler alması pek mümkün görünmüyor.
Macron Erdoğan'a karşı sert tenkitlerine devam edebilir ancak bunların karşılığı da gittikçe etkisini yitiriyor. Yunanlar ve Kıbrıslı Rumlar yakında Fransa'nın 'birlik ve beraberlik' söyleminden sıkılmaya başlayacak. Ankara ise, Paris'le laf dalaşından keyif almaya bile başlayabilir."
Almanya şu an Avrupa Birliği'nin (AB) dönemsel başkanı, Başbakan Angela Merkel ise Türkiye ve Yunanistan arasındaki gerilime müzakereyle sonuç bulmaya çabalıyor. Her ne kadar AB, Türkiye'ye karşı yaptırımlar uygulanabileceği uyarısında bulunsa da; Merkel'in bunları uygulamaya sokması pek mümkün görünmüyor.
Kendisi barışçıl çözüm için çabalarken Macron'un kılıç şıngırdatması, Merkel'in pozisyonuna pek uymuyor. Alman Dışişleri Bakanı Heiko Maas da askeri tatbikatların çözüme yardımcı olmadığını açıkça söyledi... Bu şartlar altında, Cumhurbaşkanı Doğu Akdeniz'deki anlaşmazlıklar konusundaki sözlü savaşına bir son vermeli ve konuşmayı Alman Başbakan'a bırakmalı."
ABD ise, 33 yıllık silah ambargosunu kaldırdığı Güney Kıbrıs'a hafta sonu kritik bir adım atıyor. Dışişleri Bakanı Mike Pompeo, Cumartesi günü Rum kesimini ziyaret edecek. Pompeo'nun ziyareti, hafta başında Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov'un Lefkoşa'ya gitmesinden hemen sonra gerçekleşiyor ve zamanlama dikkat çekici.
Yunan medyası, Pompeo'nun Rum lider Nikos Anastasiadis ile görüşeceğini bildiriyor. Doha'da gazetecilere açıklama yapan ABD Dışişleri Bakanı, Doğu Akdeniz'deki sorunun yalnızca diplomasi ve barışla çözülebileceğini söyledi.
Pompeo’nun Kıbrıs ziyaretiyle eşzamanlı olarak ABD Başkanı Donald Trump da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Yunanistan Başbakanı Miçotakis'le telefon görüşmeleri yapacak.
Yunan Kathimerini gazetesi ise, Ege Denizi üzerinde bugün gerçekleştirilecek 'Stolen Cerberus VII' tatbikatına ABD savaş uçaklarının da katıldığını bildiriyor. Gazete, 'ABD C-130'u Atina üzerinde uçacak' başlığını attı.
Yunanistan, bu hafta İsrail ve Güney Kıbrıs'la askeri işbirliği anlaşması imzaladı. Anlaşmayla üç ülke ortak operasyon ve tatbikatlar gerçekleştirecek.
Doğu Akdeniz'de müttefikleri Fransa, İtalya ve Güney Kıbrıs'la Ağustos ayında tatbikat yapan Yunanistan, Türkiye'nin azılı düşmanı Birleşik Arap Emirlikleri ile de yine Girit semalarında tatbikata girişti.
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un 12 Ağustos tarihinde Doğu Akdeniz'e asker göndereceğini ilan etmesinin üzerinden 24 saat geçmeden, Yunanistan ve müttefiki Fransa Girit açıklarında ortak tatbikata girişmişti.
Tatbikatta birçok Yunan fırkateyninin yanı sıra Fransız filosunda helikopterlerin havalanabildiği FS Tonnerre tipi bir savaş gemisi de vardı. Tatbikatta ayrıca Girit'teki Suda'ya inen iki Fransız Rafale jeti de yer aldı.
ABD Jeolojik Araştırma Merkezi'nin (USGS) 2010 yılında yaptığı bir araştırmaya göre, Doğu Akdeniz'in Levant Havzası bölümünde tahmini 1,7 milyar varil geri kazanılabilir petrol ve 122 trilyon kübik fit gaz var."
Türkiye'nin Mayıs ayı sonunda Akdeniz'deki yeni ruhsat başvurularını Resmi Gazete'de yayımlaması ve Dışişleri Bakanlığı'nın Twitter hesabından paylaşılan haritalar, Yunanistan'ı paniğe sürükledi. Uluslararası destek arayışına giren Atina yönetimi, Girit ve Rodos açıklarında müttefikleriyle tatbikatlar yaptı.
Türk Dışişleri, bu hafta başında ise Ankara'nın Birleşmiş Milletlere (BM) bildirdiği Doğu Akdeniz'deki deniz sınırları içinde Oruç Reis sismik araştırma gemisinin faaliyet yürüttüğü bölgeyi gösteren haritayı paylaştı.
Twitter hesabında haritaya yer veren Dışişleri Bakanlığı İkili Siyasi İşler ve Denizcilik-Havacılık-Hudut Genel Müdürü Büyükelçi Çağatay Erciyes, "Yunanistan ana karasına 580 kilometre uzaklıktaki Kastellorizo (Meis) adlı 10 kilometrekarelik Yunan adası nedeniyle Yunanistan, 40 bin kilometrekare deniz yetki alanı talep ederek, Oruç Reis'i durdurmaya ve Doğu Akdeniz'i Türkiye'ye kapatmaya çalışmaktadır" dedi.
Türkiye Dışişleri Bakanlığı'nın yaptığı resmi açıklamada ise, Yunanistan'ın diyalog şansını kendi elleriyle kenara ittiği belirtilerek "Bölgedeki askeri varlığımız, herhangi bir tırmanmaya yol açma hedefi taşımamakta olup, tamamen, gerekmesi halinde meşru savunma hakkını kullanmaya yöneliktir. Sivil bir gemimize askeri müdahalede bulunulmasına tabiatıyla izin verilmeyecektir" denildi.
Yunanistan'ın Mısır ile 6 Ağustos Perşembe günü imzaladığı deniz yetki alanlarını belirleyen anlaşma, Türkiye ile Yunanistan arasındaki müzakerelerin yeniden askıya alınmasına neden oldu. Anlaşma, Girit ve Rodos adalarının kıtasahanlıklarının kısmen kullanılması şartıyla Mısır'ın kıtasahanlığı ile dikey bir koridor oluşturulmasını hedefliyor.
BBC Türkçe'nin haberine göre, Ankara'nın 'korsan' olarak tanımladığı anlaşmanın resmiyet kazanabilmesi için, iki ülke parlamentolarında onaylanması ve ilgili koordinatların Birleşmiş Milletler'e sunulması gerekiyor.
Türkiye ise, anlaşmanın ardından Oruç Reis araştırma gemisinin sismik çalışmalar için Akdeniz’e açılacağını, Pazartesi günü yayımladığı bir NAVTEX ile duyurdu. 10-23 Ağustos arası geçerli olacak NAVTEX kapsamında, Türk Silahlı Kuvvetleri’ne ait iki savaş gemisi de Oruç Reis’e eşlik ediyor. Yunanistan da aynı gün aynı bölge için NAVTEX ilan etti ve Türkiye'nin duyurusunun yasa dışı olduğunu kaydetti.
Almanya'nın başlatması beklenen arabuluculuk girişimi, Yunanistan’ın Mısır ile anlaşma yapması, Türkiye’nin de gemilerini yeniden ihtilaflı bölgeye göndermesi ile daha başlamadan son bulmuş oldu. Her iki tarafın denizde ve havada askeri varlıklarını artırıyor olmaları bölgedeki gerginliğin sıcak çatışmaya kadar varması riskini de beraberinde getiriyor.
Ege Denizi’nden kaynaklanan kıta sahanlığı, karasuları, adaların statüsü ve hava sahası hattı gibi konularda on yıllardır süren anlaşmazlıkların, özellikle son bir yılda Akdeniz’e de yayılması Ankara-Atina hattında çok daha sert bir sürecin başlamasına neden oldu.
Türkiye, 27 Kasım 2019’da Libya ile imzaladığı Deniz Yetki Alanlarını Sınırlandırma anlaşması ile Yunanistan’ın Girit, Karpathos ve Rodos adalarının güneyinde kalan bölgeyi kıta sahanlığı kapsamında gördüğünü ilan etmiş ve bu anlaşmayı BM’ye kaydettirmişti. Anlaşmanın uluslararası hukuka göre bir geçerliliği olmadığını savunan Atina, 1982 tarihli Uluslararası Deniz Hukuku Sözleşmesi’ne göre adaların kıta sahanlığı hakları olduğunu, Türkiye’nin ortaya koyduğu haritanın Yunanistan’ın egemenlik haklarını çiğnediğini ilan etmişti.
Avrupa Birliği (AB) de Yunanistan’ın açıklamalarını desteklemiş, Türkiye’nin 'yasa dışı' olarak tanımladığı hidrokarbon çalışmalarını durdurmasını talep etmişti. Siyasi alanda yaşanan bu gerilime rağmen, 2019’un ikinci yarısından itibaren Ankara ile yeni kurulan Atina hükümeti arasında diyalog kanalları açık tutuldu. Ancak Yunanistan’ın Fransa ile Türkiye arasında son dönemde giderek gerilen ilişkileri kendi lehine kullanma çabası ve başta AB olmak üzere uluslararası platformlarda köşeye sıkıştırmaya çalışması Ankara’nın tepkisini çekti.
Türkiye, Yunanistan’ın Kıbrıs Rum tarafı ile Akdeniz’deki diğer kıyıdaş ülkeler Mısır ve İsrail ile hidrokarbon faaliyetlerini devam ettirmesi, bunu yaparken de Türkiye ve Kıbrıs Türkleri’nin çıkarlarını göz ardı etmesine tepki duyarak pozisyonunu sertleştirdi.
Türkiye, 13 Temmuz’da Fransa’nın girişimiyle toplanan AB Dış İlişkiler Konseyi toplantısından bir hafta sonra 21 Temmuz’da 'denizcilere duyuru' anlamına gelen ilk NAVTEX’ini yayınladı ve Oruç Reis araştırma gemisinin Türkiye’nin BM’ye bildirdiği kıta sahanlığı sınırları ve 2012 yılında TPAO’ya verilen ruhsat sahaları içinde kalan bölgede sismik araştırmalar yapacağını ilan etti.
Yunanistan ise Türkiye’nin araştırma yapacağı alanların kendi kıta sahanlığı içerisinde olduğunu açıklayarak, sert tepki vermişti. Egemenlik haklarını koruma konusunda geri adım atmayacağını bildiren Yunanistan’ın teyakkuza geçerek bölgeye savaş gemilerini göndermesi, bunun üzerine Türk Deniz Kuvvetleri’nin Oruç Reis’e sağlanan güvenliği artırması bir anda sıcak çatışma tehlikesinin doğmasına yol açmıştı.
Taraflar arasındaki gerginlik, AB Dönem Başkanı sıfatıyla devreye giren Almanya Başbakanı Angela Merkel’in 22 Temmuz’da Erdoğan ve Miçotakis ile telefonda görüşmesi üzerine yatışmıştı. Ancak Ankara ve Atina arasında yeni bir diyalog sürecinin ilan edilmesinden bir gün sonra Yunanistan ile Mısır arasındaki deniz yetki sınırlandırma anlaşması imzalandı. Anlaşmanın 6 Ağustos’ta ilan edilmesinin hemen ardından Türk Dışişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada, Yunanistan-Mısır anlaşmasının 'yok hükmünde' olduğu çünkü iki ülkenin deniz sınırı olmadığı kayda geçirildi.
Yunanistan-Mısır anlaşmasına siyasi tepkinin ardından Türkiye'nin ilk somut tepkisi, 10 Ağustos sabah saatlerinde yayınlanan NAVTEX ile verildi. Duyuru, Oruç Reis gemisi ile ona eşlik edecek Ataman ve Cengiz Han gemilerinin 23 Ağustos’a kadar çalışacakları alanların koordinatlarını kayda geçirdi. Türkiye’nin NAVTEX’inden sadece saatler sonra Yunanistan da bir deniz duyurusu yayımladı ve Türkiye’nin ilan ettiği alanların Yunanistan kıta sahanlığı içinde olduğunu, dolayısıyla Türkiye’nin NAVTEX’inin yasa dışı olduğunu savundu.