22.09.2020 - 08:06 | Son Güncellenme:
milliyet.com.tr
Doğu Akdeniz'de gerilimi her fırsatta tırmandıran Yunanistan, Batı Trakya'da bu kez de ABD ile ortak tatbikat yapma kararı aldığını duyurmuştu.
Geçtiğimiz günlerde sınıra dev haç dikerek Türkiye'ye gönderme yapan Yunanistan, bu kez de Türkiye'ye 100 kilometre mesafedeki İskeçe'de, ABD ile ortak yarış tatbikatı yaptı.
Atina'nın Türkiye'yi kışkıştmaya yönelik tatbikatlarından birini 12 Eylül'de gerçekleştirmişti. Ege Denizi üzerinde gerçekleşen 'Stolen Cerberus VII' tatbikatına ABD savaş uçaklarının da katıldığını bildirilmişti.
Yunan Kathimerini gazetesi haberi 'ABD C-130'u Atina üzerinde uçacak' başlığını atarak duyurmuştu. Tatbikata, iki ülkenin Özel Harekat Birimleri personeli katılmıştı.
Yunanistan basının flaş gelişme olarak duyurduğu haberde, Yunanistan ile ABD’nin Batı Trakya'da Türklerin yoğun olduğu İskeçe Kayalar'da (Petrohori) bölgesinde 14 Eylül'den itibaren ortak tatbikat yapacağını açıklanmıştı.
Türkiye sınırına 100 kilometre mesafedeki İskeçe'de yapılan tatbikattan fotoğraflar, hem Yunanistan Genelkurmay Başkanlığı'ndan hem de askeri bilgiler paylaşan sosyal medya hesaplarından paylaşıldı.
Batı Trakya'da ilk kez gerçekleştirilen yarış tatbikatına, Yunan Ordusu Leopard 2A6 HEL tanklarıyla katılırken, ABD'nin Avrupa'daki askeri güce bağlı tankçı birliği ise M1A2 ABRAMS tankları ile katıldı.
Ortak tatbikatı Yunanistan Genelkurmay Başkanı Konstantinos Floros ile Avrupa kanadında görev yapan ABD’li üst düzey komutanlar da izledi. Yarış tatbikatında, her mürettebatın becerilerinin bireysel derecelendirmesine ve özellikle de savaş mürettebatının atışlarının doğruluğuna bağlı olarak testler değerlendirildi.
Tatbikatı ABD’nin Atina Büyükelçisi Geoffrey Pyatt ile Selanik Başkonsolosu'nun da takip ettiği bildirildi. Tatbikatta ABD ordusuna ait M1A2 Abrams tankları ve Yunan ordusuna ait LEO2HEL ile LEO2A4 tankları hareket halinde sabit hedeflere yönelik atışlar gerçekleştirdi.
Batı Trakya'daki tatbikat 18 Eylül'de sonra ererken, Yunanistan ve ABD arasındaki 'Stolen Cerberus VII' ikili tatbikatı ise, Hava Kuvvetleri'nin üç şubesinin Özel Harekat Birimleri ve Özel Kuvvetleri personelinin de katılımıyla gerçekleşti ve Eylül'de sona erdi.
ABD'li askeri tarihçi, köşe yazarı ve çağdaş siyaset yorumcusu Yunan medyasına röportaj verdi. "Trump, Yunanistan'ın en iyi dostu" başlığını taşıyan röportajda Türkiye ve Yunanistan arasındaki gerilim hakkında da çarpıcı yorumlar yer aldı.
Stanford Üniversitesi'ne bağlı Hoover Enstitüsü'nün kıdemli uzmanlarından Victor Davis Hanson ABD Başkanı Donald Trump ile sık sık konuşuyor ve Trump'ın Yunanistan hakkındaki gerçek görüşlerini bilen birkaç kişiden biri.
California Eyalet Üniversitesi Klasikler ve Askeri Tarih Profesörü ve Hoover Enstitüsü, Stanford Üniversitesi Kıdemli Araştırmacısı, Trump'ı destekleyen nadir akademisyenler arasında yer alıyor. Trump hakkındaki olumlu görüşleri onu akıntıya karşı yüzmeye zorluyor.
ABD'de pek çok kitabı ve New York Times, Wall Street Journal ile TIME dergilerindeki makaleleriyle tanınan Victor Davis Hanson, 1970'lerden beri neredeyse her yıl Yunanistan'ı ziyaret ediyor ve ABD Başkanı'nın Yunanistan'a açıkça ima ettiğinden daha yakın olduğu görüşünü dile getirmekten de çekinmiyor.
Victor Davis Hanson, Yunan medyasından Kathimerini gazetesine röportaj verdi ve Doğu Akdeniz'deki hassas denge, Türkiye ve diğer güçlerin rolü ve Yunan-ABD ilişkilerinin dinamiği konusunda farklı görüşlerini açıkladı.
"Yunan-Türk askeri çatışması olabilir mi?" sorusuna Victor Davis Hanson, Akdeniz ilişkilerinin karmaşıklığı göz önüne alındığında, yakın gelecekte böyle bir çatışma olmayacağını düşündüğü cevabını verdi.
Yunanistan ve Türkiye'nin Avrupa güçlerinin çıkarını garanti eden NATO üyeleri olduğunu söyleyen akademisyen, Yunanistan'ın Türkiye’nin “müttefiki” Rusya ile hala oldukça iyi ilişkileri olduğunu vurguladı.
Victor Davis Hanson Türkiye'nin ise, Amerika’nın Yunanistan’a desteği nedeniyle temkinli davrandığını belirtti.
Türkiye'yi her fırsatta hedef alan Yunanistan Cumhurbaşkanı Sakellaropulu, Güney Kıbrıs'ta temaslara başladı.
Doğu Akdeniz'de gerilimi tırmandıran Yunanistan'ın Cumhurbaşkanı Sakellaropulu, Mart ayında göreve geldiğinden beri ilk yurt dışını ziyaretini Güney Kıbrıs'a gerçekleştirdi.
Her fırsatta Türkiye'yi hedef alan ve kışkırtıcı söylemlerini sürdüren Yunanistan Cumhurbaşkanı Sakelaropulu, Rum Adalet Bakanı olarak Emily Yiolitis tarafından karşılandı.
Güney Kıbrıs'ta 3 gün resmi temaslarda bulunacak olan Sakelaropulu, Rum lideri Nikos Anastasiadis ile biraraya geldi.
Rum Haber Ajansına (KİPE) verdiği açıklamalarda bulunan Sakelaropulu, Kıbrıs ve Yunanistanın birliği, iki ülkenin, AB üyesi olarak egemenliklerini korumak için koordine olması zorunlu ihtiyaçtır dedi.
Türkiye'yi saldırganlıkla suçlayan Sakellarupulu bu tavrının AB üyesi devletlerin egemenliklerine ve egemenlik haklarına yönelmekle kalmayıp bölgedeki barış ve güvenliği de tehdit ettiğini öne sürdü.
Güney Kıbrıs'ta 3 gün resmi temaslarda bulunacak olan Sakelaropulu, Rum Başkanlık Sarayı'nda bulunan Başpiskopos Makarios'un heykeline çelenk koydu.
Yunan Cumhurbaşkanı, düzenlenecek özel birleşimde Rum Meclisinde konuşma yapacak, ardından da mecliste temsil edilen siyasi parti başkanları ve dernek başkanlarıyla görüşecek. Akşam da Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadisin, onuruna vereceği yemeğe katılacak.
Yunanistan hükümet sözcüsü Stelios Petsas Türkiye ile deniz yetki alanı üzerine görüşmelere devam etmeye yakın olduklarını söyledi.
NATO üyesi iki ülke Akdeniz'de enerji kaynaklarının bulunduğu bölge üzerinde gerginlik yaşıyor. Geçen ay Türkiye'nin Oruç Reis sismik araştırma gemisini bölgeye göndermesiyle iki ülke arasında tansiyon yeniden yükselmişti. Geminin rutin bakım için limana dönmesi de Yunanistan tarafından pozitif bir adım olarak değerlendirilmişti.
Yunanistan Hükümet Sözcüsü Stelios Petsas, bugün düzenlediği basın toplantısında Doğu Akdeniz'de Atina ile Ankara arasında artan gerilime dair açıklamalarda bulundu.
Petsas, Yunanistan'ın Türkiye ile deniz yetki alanları konusundaki müzakerelerini sürdürmeye yakın olduğunu söyledi. Yunan Sözcü, "İstikşafi görüşmeleri devam ettirmek üzereyiz. Ancak bunun ne kadar sürede gerçekleşeceği her iki tarafa yani Yunanistan'a ve Türkiye'ye bağlı. Bu duygu iyi" ifadelerini kullandı.
İki ülke arasında deniz alanlarının sınırlarının belirlenmesi konusunda daha önceki görüşmeler 2016 yılında sona ermişti.
Yunanistan'ın en büyük adası Girit'teki Suda üssü, Doğu Akdeniz'de suların ısınmasıyla neredeyse bütün yaz boyunca gündemdeydi. Üs, önce iki Fransız Rafale jetinin inmesiyle haber oldu. Ardından Birleşik Arap Emirlikleri de aynı üsse savaş uçağı yolladı.
Doğu Akdeniz'de müttefikleri Fransa, İtalya ve Güney Kıbrıs'la Ağustos ayında tatbikat yapan Yunanistan, Türkiye'nin azılı düşmanı Birleşik Arap Emirlikleri ile de yine Girit semalarında tatbikata girişti.
Fransız Le Figaro gazetesi, Yunanistan'ın Türkiye korkusuyla büyük bir silahlanma programı ilan ettiğini sayfasına taşıdı. Habere göre, Yunanistan Fransa'dan 18 Rafale jeti satın alacak, bunların altısı yeni ve 12'si ise ikinci el.
Le Figaro, Fransız hava kuvvetlerinin ilk etapta ikinci el Rafale jetlerini Mirage 2000'lerin yerini alması içni göndereceğini, ardından yeni üretim jetlerin teslim edileceğini yazdı. Fransız gazetesinde yer alan bir başka analizde ise, Yunanistan'ın alacağı Rafale jetlerinin Doğu Akdeniz'deki güç dengesini değiştireceği ileri sürüldü.
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un 12 Ağustos tarihinde Doğu Akdeniz'e asker göndereceğini ilan etmesinin üzerinden 24 saat geçmeden, Yunanistan ve müttefiki Fransa Girit açıklarında ortak tatbikata girişmişti. Tatbikatta birçok Yunan fırkateyninin yanı sıra Fransız filosunda helikopterlerin havalanabildiği FS Tonnerre tipi bir savaş gemisi de vardı. Tatbikatta ayrıca Girit'teki Suda'ya inen iki Fransız Rafale jeti de yer aldı.
ABD Jeolojik Araştırma Merkezi'nin (USGS) 2010 yılında yaptığı bir araştırmaya göre, Doğu Akdeniz'in Levant Havzası bölümünde tahmini 1,7 milyar varil geri kazanılabilir petrol ve 122 trilyon kübik fit gaz var."
Türkiye'nin Mayıs ayı sonunda Akdeniz'deki yeni ruhsat başvurularını Resmi Gazete'de yayımlaması ve Dışişleri Bakanlığı'nın Twitter hesabından paylaşılan haritalar, Yunanistan'ı paniğe sürükledi. Uluslararası destek arayışına giren Atina yönetimi, Girit ve Rodos açıklarında müttefikleriyle tatbikatlar yaptı.
Türk Dışişleri, bu hafta başında ise Ankara'nın Birleşmiş Milletlere (BM) bildirdiği Doğu Akdeniz'deki deniz sınırları içinde Oruç Reis sismik araştırma gemisinin faaliyet yürüttüğü bölgeyi gösteren haritayı paylaştı.
Twitter hesabında haritaya yer veren Dışişleri Bakanlığı İkili Siyasi İşler ve Denizcilik-Havacılık-Hudut Genel Müdürü Büyükelçi Çağatay Erciyes, "Yunanistan ana karasına 580 kilometre uzaklıktaki Kastellorizo (Meis) adlı 10 kilometrekarelik Yunan adası nedeniyle Yunanistan, 40 bin kilometrekare deniz yetki alanı talep ederek, Oruç Reis'i durdurmaya ve Doğu Akdeniz'i Türkiye'ye kapatmaya çalışmaktadır" dedi.
Türkiye Dışişleri Bakanlığı'nın yaptığı resmi açıklamada ise, Yunanistan'ın diyalog şansını kendi elleriyle kenara ittiği belirtilerek "Bölgedeki askeri varlığımız, herhangi bir tırmanmaya yol açma hedefi taşımamakta olup, tamamen, gerekmesi halinde meşru savunma hakkını kullanmaya yöneliktir. Sivil bir gemimize askeri müdahalede bulunulmasına tabiatıyla izin verilmeyecektir" denildi.
Yunanistan'ın Mısır ile 6 Ağustos Perşembe günü imzaladığı deniz yetki alanlarını belirleyen anlaşma, Türkiye ile Yunanistan arasındaki müzakerelerin yeniden askıya alınmasına neden oldu. Anlaşma, Girit ve Rodos adalarının kıtasahanlıklarının kısmen kullanılması şartıyla Mısır'ın kıtasahanlığı ile dikey bir koridor oluşturulmasını hedefliyor.
BBC Türkçe'nin haberine göre, Ankara'nın 'korsan' olarak tanımladığı anlaşmanın resmiyet kazanabilmesi için, iki ülke parlamentolarında onaylanması ve ilgili koordinatların Birleşmiş Milletler'e sunulması gerekiyor.
Türkiye ise, anlaşmanın ardından Oruç Reis araştırma gemisinin sismik çalışmalar için Akdeniz’e açılacağını, Pazartesi günü yayımladığı bir NAVTEX ile duyurdu. 10-23 Ağustos arası geçerli olacak NAVTEX kapsamında, Türk Silahlı Kuvvetleri’ne ait iki savaş gemisi de Oruç Reis’e eşlik ediyor. Yunanistan da aynı gün aynı bölge için NAVTEX ilan etti ve Türkiye'nin duyurusunun yasa dışı olduğunu kaydetti.
Almanya'nın başlatması beklenen arabuluculuk girişimi, Yunanistan’ın Mısır ile anlaşma yapması, Türkiye’nin de gemilerini yeniden ihtilaflı bölgeye göndermesi ile daha başlamadan son bulmuş oldu. Her iki tarafın denizde ve havada askeri varlıklarını artırıyor olmaları bölgedeki gerginliğin sıcak çatışmaya kadar varması riskini de beraberinde getiriyor.
Ege Denizi’nden kaynaklanan kıta sahanlığı, karasuları, adaların statüsü ve hava sahası hattı gibi konularda on yıllardır süren anlaşmazlıkların, özellikle son bir yılda Akdeniz’e de yayılması Ankara-Atina hattında çok daha sert bir sürecin başlamasına neden oldu.
Türkiye, 27 Kasım 2019’da Libya ile imzaladığı Deniz Yetki Alanlarını Sınırlandırma anlaşması ile Yunanistan’ın Girit, Karpathos ve Rodos adalarının güneyinde kalan bölgeyi kıta sahanlığı kapsamında gördüğünü ilan etmiş ve bu anlaşmayı BM’ye kaydettirmişti. Anlaşmanın uluslararası hukuka göre bir geçerliliği olmadığını savunan Atina, 1982 tarihli Uluslararası Deniz Hukuku Sözleşmesi’ne göre adaların kıta sahanlığı hakları olduğunu, Türkiye’nin ortaya koyduğu haritanın Yunanistan’ın egemenlik haklarını çiğnediğini ilan etmişti.
Avrupa Birliği (AB) de Yunanistan’ın açıklamalarını desteklemiş, Türkiye’nin 'yasa dışı' olarak tanımladığı hidrokarbon çalışmalarını durdurmasını talep etmişti. Siyasi alanda yaşanan bu gerilime rağmen, 2019’un ikinci yarısından itibaren Ankara ile yeni kurulan Atina hükümeti arasında diyalog kanalları açık tutuldu. Ancak Yunanistan’ın Fransa ile Türkiye arasında son dönemde giderek gerilen ilişkileri kendi lehine kullanma çabası ve başta AB olmak üzere uluslararası platformlarda köşeye sıkıştırmaya çalışması Ankara’nın tepkisini çekti.
Türkiye, Yunanistan’ın Kıbrıs Rum tarafı ile Akdeniz’deki diğer kıyıdaş ülkeler Mısır ve İsrail ile hidrokarbon faaliyetlerini devam ettirmesi, bunu yaparken de Türkiye ve Kıbrıs Türkleri’nin çıkarlarını göz ardı etmesine tepki duyarak pozisyonunu sertleştirdi.
Türkiye, 13 Temmuz’da Fransa’nın girişimiyle toplanan AB Dış İlişkiler Konseyi toplantısından bir hafta sonra 21 Temmuz’da 'denizcilere duyuru' anlamına gelen ilk NAVTEX’ini yayınladı ve Oruç Reis araştırma gemisinin Türkiye’nin BM’ye bildirdiği kıta sahanlığı sınırları ve 2012 yılında TPAO’ya verilen ruhsat sahaları içinde kalan bölgede sismik araştırmalar yapacağını ilan etti.
Yunanistan ise Türkiye’nin araştırma yapacağı alanların kendi kıta sahanlığı içerisinde olduğunu açıklayarak, sert tepki vermişti. Egemenlik haklarını koruma konusunda geri adım atmayacağını bildiren Yunanistan’ın teyakkuza geçerek bölgeye savaş gemilerini göndermesi, bunun üzerine Türk Deniz Kuvvetleri’nin Oruç Reis’e sağlanan güvenliği artırması bir anda sıcak çatışma tehlikesinin doğmasına yol açmıştı.
Taraflar arasındaki gerginlik, AB Dönem Başkanı sıfatıyla devreye giren Almanya Başbakanı Angela Merkel’in 22 Temmuz’da Erdoğan ve Miçotakis ile telefonda görüşmesi üzerine yatışmıştı. Ancak Ankara ve Atina arasında yeni bir diyalog sürecinin ilan edilmesinden bir gün sonra Yunanistan ile Mısır arasındaki deniz yetki sınırlandırma anlaşması imzalandı. Anlaşmanın 6 Ağustos’ta ilan edilmesinin hemen ardından Türk Dışişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada, Yunanistan-Mısır anlaşmasının 'yok hükmünde' olduğu çünkü iki ülkenin deniz sınırı olmadığı kayda geçirildi.
Yunanistan-Mısır anlaşmasına siyasi tepkinin ardından Türkiye'nin ilk somut tepkisi, 10 Ağustos sabah saatlerinde yayınlanan NAVTEX ile verildi. Duyuru, Oruç Reis gemisi ile ona eşlik edecek Ataman ve Cengiz Han gemilerinin 23 Ağustos’a kadar çalışacakları alanların koordinatlarını kayda geçirdi. Türkiye’nin NAVTEX’inden sadece saatler sonra Yunanistan da bir deniz duyurusu yayımladı ve Türkiye’nin ilan ettiği alanların Yunanistan kıta sahanlığı içinde olduğunu, dolayısıyla Türkiye’nin NAVTEX’inin yasa dışı olduğunu savundu.