Vatan görevine gitmeye hazırlanan Çelik, veda turlarına başladı, hayranlarıyla kucaklaştı...
İpek Durkal
Kasım ayında askere gidecek olan Çelik, şimdiden veda turlarına başladı. 20 gün içinde 7300 kilometre yol kateden şarkıcı, 95 bin hayranıyla kucaklaştı. Erzurum Cemal Gürsel Kapalı
Spor Salonu'nu, Çelik'in çoğunlukla 20 yaşın altındaki dinleyicileri doldurmuş. Çağdaş kıyafetlisinden, türbanlısına pek çok genç kız onun şarkılarında iç geçiriyor.
Sekiz yaşındaki Seda da bana soruyor: "Abla öpmek yasak mı?"
Sahnede tam anlamıyla bir Don Juan var. O kalabalıkta bile neredeyse herkesle tek tek flört ediyor. Kısacık saçları, kirli sakalı ve göbeğini açıkta bırakan kıyafetiyle, hem şirin hem romantik. Konser çıkışı İstanbul'a dönmek üzere bindiğim otobüste ilk olarak bu değişimi soruyorum:
"Tecrübelerimden bir şey öğrendim, uslübuma dikkat edip, insanlara sevgiyle yaklaşarak güzel şeyler yapacağım. Nabza göre şerbet vereceğim. Ben ağzımın payını aldım. Benim bilgilerim, görgülerim bana ait olsun, onlardan çıkan ürünüm neyse ortaya koyayım ve kullanımı beraber olsun."
Ama fikirlerinin değişmediğini üzerine basarak vurguluyor.
Çelik,"İstanbul'da en büyük derdimiz trafik, orada millet canının derdinde sen evine erken gitmenin. Bunları biliyordum ama görüp yaşamak bambaşka. Şimdi ben ne yapabilirim duygusunu daha yoğun yaşıyorum" diyor ve ekliyor:
"GAP'ın çok acil bitirilmesi lazım."
Çelik bu uğurda evini, arabasını, bilgisini, birikimi, sahip olduğu herşeyi vermeye hazır. Ama bir şartı var: Herkes versin!.
Karadeniz'in yeşillikler içindeki köy evlerine hayran hayran bakıyor Çelik ve böyle bir yaşamı özlediğini söylüyor. Çok beğendiği bir ev var onu almayı çok istiyor, bir de tekne sahibi olmak ve yaz aylarını o teknede geçirmek... Ama durum biraz değişken gözüküyor. Çünkü Çelik'in güzel şeylerden çok kolay sıkılan ve çabuk tüketen bir yapısı var. Bunun için de uzun süreli ilişkiler kuramıyor.
Çok sık aşık olmadığını ama her güzellikten olduğu gibi, güzel kadından da etkilendiğini söyleyen Çelik, "Seversem öyle bir severim ki, bu adam 20 senedir kimseyi sevmemiş diye düşünürsünüz" diyor.
En büyük düşü, eğitimini gördüğü kontrbas çalmak, dünyayı gezerek resital vermek. Ama önce Türkiye'de güzel bir sonat çalmak istiyor, belki de Ayışığı sonatı. İstanbul'a vardığımızda otobüsten inerken, "Bir konuda çok rahatım" diyor Çelik:
"Kimse bana ülkenin geçirdiği zor günlerde hiçbir şey yapmadın diyemez. Söylediklerim tepki alabilir ama içinde suç unsuru yoktu. Bir gün kesinlikle bir kitap yazacağım ve ağzımdan çıkmış olan herşeyin virgülüne bile dokunmadan anlatacağım."