Erdem Yener: Oyunculuk da Yapabilen bir Müzisyen

Etiler'deyim. Hava oldukça ince bir çizgide. Cildinin tümü grileşmiş gökyüzünden düşen damlalar oldukça seyrek bir rutinlikte olsa da farkındasınız ki; yağmur her an bastırabilir ve sizi olduğunuz yere mıhlayabilir.

Neyseki korktuğum başıma gelmiyor ve kendimi olmam gereken yere ıslanmamış olarak atmayı başarıyorum. Saat biraz erken; ben de sade bir kahve söyleyip önceki gece hazırladığım sorulara ve sohbetin gidebileceği olası güzergahlara yoğunlaşmaya başlıyorum. Az sonra Erdem Yener gelecek ve O'nunla; ikinci stüdyo albümünün ulaklığını üstlenen ve güçlü sound'uyla kendi başına yol almaktan da geri durmayan yeni tekliği "Rüyalar Kızı" başta olmak üzere genel müzikal kimliği merkezinde bir söyleşi gerçekleştireceğiz.

Haberin Devamı

İlk önce menajer Defne Kayacık giriyor içeri ve biraz sonra da Erdem Yener katılıyor bize. Yaklaşık 1 ay önce Roxy'de gerçekleşen Rüyalar Kızı'nın Lansman'ında oldukça heyecanlı göründüğünden söz açıyorum. İşte tam anlarda Rüyalar Kızı'nın ve onun bağıntılandığı, bahar aylarında yayınlanacak ikinci stüdyo albümünün Yener için ne denli önemli olduğunu bir daha anlıyorum.

Yine de bandı geriye sarmakta yarar var. Müzikal kimliğine dair bir mülakat amacında olduğumu kendisine de belirterek debut albüm sürecinden başlamak istediğimi söylüyorum. Başını sallayarak beni olumluyor Yener ve kendinden emin bir tavırla sipariş ettiği Americano'nun suyunu dengelerken röportaj için onayı veriyor bana: "Kayıttaysan başlayalım."

2008 yılında yayınladığın debut albümünün üzerinden 4 yıl gibi bir zaman geçtikten sonra ikinci albüme dair yeni çalışman olan "Rüyalar Kızı"nı, Ocak ayı içerisinde duyurdun. Müzik sektörünün hali hazırdaki dijital yapısını düşünürsek; bu süre neredeyse bir insan ömrüne bedel aslında. Nadas dönemini neden bu kadar uzun tuttun?

"Kirli"nin yayınlanmasıyla herşey olumlu giderken bazı sağlık problemleri yaşadım. Bu problemler; albümün hemen ardından bir turne düzenlememi engelledi. Tam anlamıyla kendimi toparlamam altı ayımı aldı. Sonrasında albümden bir parçaya klip çektim. Eski manevi gücüme tekrar kavuştuğumu hissetmiştim; fakat bir de baktım ki; "Kirli" yayınlanalı 1 yıl olmuş. Dolayısıyla üzerinden 1 yıl geçmiş şarkılarla bir turneye çıkmak ve daha da önemlisi eski çalışmaları yeniymiş gibi sunarak bir turneye çıkmak; hiç içimden gelmedi o dönem. Oysaki; bir video klip çekip tüm albümün relansmanını da yapabilirdim; ama "Artık yeni bir şeyler yapmalıyım" düşüncesi daha ağır bastı açıkcası. Ayrıca mevcut parçaları yeni çalışmalar gibi sunmak; sahtekarca bir davranış olurdu.

Haberin Devamı

"Kirli"ye aldığın geri dönüşler nasıldı?

Oldukça iyiydi. 2008'in son çeyreğinde yayınlamasıyla kendisini 2009'da da var edebilmişti. Ayrıca sana şunu da söyleyeyim: O albüm; 2008'in son aylarında yayınlamasına rağmen, 'Yılın En İyi Çıkış Yapan Müzisyeni' ödülünü getirdi bana.

Peki, diğer projelerinin; zorunlu olarak verdiğin ara döneme olumsuz bir etkisi olduğunu söyleyebilir misin? "En fazla birkaç yılda kendimi toparlardım; ama diziler, reklamlar derken bu süreç 4 yıla çıktı" diye düşünüyor musun?

Haberin Devamı

Sözünü ettiğin o çalışmalar yokken de 1 yılımı öylece geçirdim zaten. Hatta biz buna 2 yıl diyelim. Kaldı ki; o süre zarfında da tümüyle soyutlanmadım bu işten. Ayda bir sahneye çıkıyordum ve kendimi sıcak tutmaya çalışıyordum. Ürettiğim parçalar da oluyordu o dönem; ama bunlar prodüksiyonel anlamda büyük çalışmalar değildi. Hal böyle olunca; "Ham denemeleri kanırtarak bir albüm yapmaktansa; kapılarımı kapayıp müzikal çalışmalara yoğunlaşayım ve tümüyle yeni ve istediğim ölçülerde bir albüm oluşturayım" diye düşündüm.

Sonraki iki yıllık dönemde de diğer projeler hızlandı galiba.

Evet. 2010 yazında, ikinci albüm için kendimi kapatmıştım. Aklımda yeni bir albüm yayınlamaktan başka birşey yoktu diyebilirim. Fakat tam da o günlerde, bir Gsm firmasından reklam teklifi aldım. Tabii daha önce iki farklı firmanın reklamlarında yer aldığımdan dolayı buna benzer geri davetler oluyordu ve önceliğimi müzik olarak belirlediğim için gelen teklifleri reddediyordum. Ama bu teklifi düşündüm, yakınımdaki insanlarla konuştum ve kabul ettim. Böylece albüm yapayım diyerek kendimi kapattığım yerde ancak dört gün kalabildim. Yine tam o günlerde BKM'nin ortaya koyduğu "Şen Yuva" dizisinden de bir teklif geldi. Onu da kabul ettim. Bu kararları alırken kendimle çelişmedim. "Tamam, kavga yok. Bu süreç de böyle geçecek." diye düşündüm. Zaten komplike bir albüm için şarkılara ihtiyacım vardı, bunun için de manevi ağırlıklı bir birikim gerekliydi.

Kendini kapattığında, bu "birikim"i içinde hissetmiyor muydun?

Açıkcası buna tam anlamıyla evet diyemiyorum. Gelen reklam teklifini kabul etmemin bir nedeni de bu aslında. Duygusal bir birikim mevcut değildi ya da şöyle diyeyim: Evet bir duygusal birikim mevcuttu; ama onu şarkılarla senkronlayacak durumda olmadığımı hissettim. Biraz evvel de dedim ya: "Bunun için bir sürece ihtiyacım var" diye. İşte o süreci böylelikle sağlamış bulundum. Ama o durum tahminimden 1 sene kadar fazla sürdü.

Bu 1 yıllık dönem; senin yeni bir albüm için her bakımdan tamam olmana rağmen yine dış etkenlerin sebep olduğu bir gecikme miydi?

Bir dinginliğe ihtiyacım vardı ve o 1 yıl; bana bu fırsatı verdi. Düşünsene; durmadan bir koşuşturma halindesin. Oradan oraya yetişme derdindesin. Çünkü anlattığım işlere yeni projeler de eklenmişti. "Yer Gök Aşk" ve "İnsanlar Alemi" gibi çalışmaların da içine girince; bir dinlenme ihtiyacı da belirdi haliyle. Bu noktadan sonra da önceliğim; yeni albümümün hazırlık aşaması oldu. Televizyon işlerini tamamen bıraktım. Bir tek reklam projesi devam edecek. Zaten sen de tahmin edersin ki; reklam çekimleri tüm takvimi doldurmuyor ve müziğe odaklanmama engel olmuyor.

Müzikal kimliğinin üzerine titremen ve "Ben bir oyuncu değil, bir müzisyenim." anti tezini savunman; insanların genelinin zihninde salt bir reklam karakteri olarak yer aldığın gerçeğine karşı geliştirmiş olduğun bir refleks mi?

Kesinlikle hayır. Hayatım boyunca esas mesaimi müziğe harcadığım için rahatlıkla: "Ben bir müzisyenim." diyebiliyorum. Oyunculuğa; müziğe harcadığım manevi mesainin yarısını bile harcamadım. Hem müzikte, hem de oyunculukta alaylıyım; ama yıllar içerisinde müzik üzerine birçok şey öğrendim. Etrafımda bana neyin ne olduğunu öğretenler oldu. Bir usta-çırak ilişkisi içerisinde oldu bu. Büyüklerim vardı, Kedi Müzik'te aranjmanlık nedir, tüm detaylarıyla bir şarkı nasıl oluşturulur, bir müzik prodüksiyonu nasıldır tüm bunları orada gördüm ve enstrüman hakimiyetinin ne olduğunu kavradım. Diğer yandan; oyunculukta bir usta-çırak ilişkisi içerisinde olmadım. Zaten alaylısın, bir de önünde yol alabileceğin somut biri yoksa; oyunculukla ilgili olgulara karşı hazırlanman daha da zorlaşır. İşte bu nedenledir ki; ben kendimi bir oyuncu olarak görmüyorum. Evde otururken bir tane sandalye yaptın diye "ben marangozum" diyemezsin. Dersen ayıp olur. Ben de oyuncuyum dersem çok iddaalı bir söz sölyemiş olurum. Evet, oyunculuk da yapıyorum, doğrudur. Çok da severek yapıyorum. Yine de ben bir müzisyenim. Bak sana bu durumu şöyle özetleyim: Ben oyunculuk da yapabilen bir müziyenim.

Buraya gelirken metrobüsü kullandım ve aracın içindeki panolarda senin yer aldığın reklam ilanları vardı. Merak ediyorum; Alternatif Rock yapan ve müziğin kökü itibariyle Indie'den yol alan birisi olarak sistemin tam da kalbini çevreleyen reklam dünyasında yer almaktan rahatsızlık duyduğun oldu mu?

Bu durumdan rahatsız değilim. Hatta bu durumun; yaptığım işe (müzikal çalışmalarını vurguluyor) pozitif katkısı olduğu da bir gerçek. Konserlerim daha kalabalık oluyor, insanlar parçalarımı dinliyor ve albümüme ilgi gösteriyorlar. Sahneye çıktığımda hiç kimse reklamlarda gördüğü komik adamı görmeye gelmiyor. Müziğime ortak olmaya geliyor. Reklamların öncesinde de bir kitle tarafından müziğimin bilinilirliği vardı zaten; geriye kalan insanlar da aslında kim olduğumu interneti vs. kullanarak hızlıca öğrenebiliyorlar. Diğer yandan 50 yaşüstü teyzeler - amcalar; beni salt reklamdaki yüzümle biliyorlar ise; buna da tamamım ve bu duruma takılmıyorum. Çünkü o kitle zaten Rock dinlemiyor.

Durduğun müzikal konum ile reklamcılık arasında ters açılara uzanan bir makas olduğunu düşünüyor musun?

Müzik için yapmayacağım hiçbir şey yok ve reklamlarda yer almamın temel nedeni de yine müziktir. Ayrıca bu tür çıkarımların samimiyetine inanmıyorum. Ben sadece doğru bir şekilde yaşamak istiyorum ve güzel bir hayata sahip olmak için çalışıyorum. Sahip olduğum imkanları pozitif yönde kullanma gayretindeyim. Etrafım için de böyle. Arkadaşlarım için de böyle. Hatta hiç tanımadıklarım için de böyle. Yüzüm para mı ediyor; öyleyse "Hadi hayır işleri de yapalım." Bunu da reddetmiyorum ki; elimden geldiğince bu tarz projelerin içerisindeyim. Diğer yandan şunu da söyleyeyim; ben hayatım boyunca kendimi idame edecek kadar paraya da tamamdım zaten. Ayrıca hayatım boyunca "Ben reklamlarda oynamam" vs. demedim ki. Hayatta herkes herşeyi yapar arkadaş. Özeti budur. Herkes para kazanmak ister. Ya bir şekilde kendini var edeceksin ya da öbür türlü söylemlerdeysen işin bayağı zor.

Yaklaşık 1 ay önce Alen Konakoğlu'yla konuşurken bu konu açıldı ve Konakoğlu: "Bağımsız müzik yapan arkadaşlarımın tümünün yapmak zorunda oldukları ikinci işleri var" dedi. Katılır mısın buna?

Kesinlikle öyle. Sen istediğin kadar bağımsız ol. Stüdyo senden para alıyor mu, alıyor. Matbaa senden para alıyor mu, alıyor. Tamam iyi de nasıl yapacaksın albümü? İşte bu yüzden: "Ben istediğim müziği yaparım arkadaş" diyen kendi cebinden ödüyor. Ben böyle yaptım. Ayrıca şu an o kadar şanslıyım ki; bağlı bulunduğum Esen Müzik bana; "Sen istediğin müziği yap." diyor. Şu an çok doğru insanlarla çalıştığıma inanıyorum.

Geçtiğimiz ay "Rüyalar Kızı" isimli bir teklik yayınladın. Üstelik; müzik sektörünün neredeyse unuttuğu bir olayı gerçekleştirdin ve tek bir parçanın bile kendi başına bir Lansman'ının olması gerektiğini hatırlattın. Biraz anlatır mısın "Rüyalar Kızı"nı?

Anlatmaya çalıştığım şey insani zaaflar aslında. Mevcut yaşamımızı gelecek kaygısıyla daha iyiye taşımak adına giriştiğimiz tüm işlerin, bize; tam da bugünde yakalayabileceğimiz fırsatları kaybettirdiğini belirtiyorum. Herkesin ileriye yönelik bir hedefi var. Elbette bu hedefler normal ve olmalı; ama "5 sene sonra şurada olmalıyım." derken; o 5 yıl içinde de kaçırdıkların olacak. Kıymetli şeyleri kaçırma durumu kısacası.

Bu hikaye; geleceğinin tahmini bir izdüşümü mü?

Aslında benim, senin, Ali'nin, Mehmet'in, bizim gibi koşturan, kariyer adına doğru adımlar atmaya çalışarak koşturan ve "Öldüğümüz zaman arkamızda bir şeyler bırakalım" diyen insanların hikayesi bu. Koşturmak derken; tahmin edersin, sen de bir sürü insanla konuşuyorsun, 7 / 24'lük koşuşturma bu. Böyle bir hayatın olunca da; "En son ne zaman basit bir fotoğraf karesini oluşturacak kadar naif birşey yaptın?" sorusuna "Abi vaktim olmuyor. Çekim var, toplantı var, konser var." vs. diyerek; sadece koşuşturmaya devam edersek 'ne olur'un parodisi aslında bu. Klip bir parodi; fakat neticede duygusal anlamda sert olduğu için kalp acıtıyor.

Rüyalar Kızı'nın yayınlanmasının üzerinden neredeyse 1 ay geçti. Şimdiye kadar aldığın tepkiler ne yönde?

Şu ana kadar aldığımız geri dönüşü; açık konuşmak gerekirse Mart'ın son günlerine kadar ancak sağlayabileceğimizi düşünüyordum. Fakat parça çok hızlı bir şekilde yol aldı ve yayınlanmasının üzerinden iki hafta gibi bir zaman geçmesine karşın oldukça pozitif geri dönüşler aldı. İlk haftanın ardından 37 basamak birden yükseldi ve şu ana kadar TTNET'te 120 bin civarında bir satış rakamına ulaştı. Elbette çok sevilmesinden ötürü mutluyum; ama bunun bu kadar çabuk olmasını beklemiyordum. Sonuç olarak biraz evvel televizyonda yer almanın müziğime olası bir etkisini konuştuk ve bu etki kesinlikle negatif değildi. Evet, herhangi bir kaygı taşımıyorum o konuda; ama seni az önce televizyonda "komik" diyerek izleyen birisine "Rüyalar Kızı" gibi bir şarkıyı veriyorsun ve o klip içinde bulunan 'kendi'ni; kimilerinin gözünden ilk kez bu halet-i ruhiye ile görüyorsun. Şimdi bu farklılaşmayı gören birisi; ilk önce bir oturtacak aklında, sonrasında bu durumu kabullenip parçayı objektif olarak dinleyemeye başlayacak, ardından onun hayranı olacak ve bir de üstüne para verip onu satın alacak. Dolayısıyla tüm bu evrelerin yalnızca üç haftada geçilmesi; beklentilerimizin çok üzerinde tabii ki. Hatta geri dönüşler bu yönde olunca yeni albüm yayınlanmadan, Mart başında birkaç konser gerçekleştirmeyi düşünüyorum.

Peki, listesinde Rüyalar Kızı'nın da yer alacağı ikinci stüdyo albümün ne durumda?

Şu anda kreatif açıdan albümün %80'i tamam, diyebilirim. Kalan kısmı için de stüdyoya girmem gerekiyor. Kısacası albümü tümüyle tamamlamak için öyle çok uzun sürelere ihtiyacım da yok, onu belirteyim. Tam tarih verememekle birlikte albümün bahar ayları içerisinde yayınlanacağını söyleyebilirim.

Albümün adı belli mi?

Evet belli; ama söylemeyeceğim. (Gülüyor) Yayınlandığında bilinsin istiyorum.

Twitter / @BekirzgrAybar