"Güneşi Beklerken"in İlk Konseri Üzerine

Yeni stüdyo albümleri "Güneşi Beklerken"in yayınlandığı günlerde, Tolga Akyıldız ile gerçekleştirdikleri bir röportajı okumuştum. Söz konusu röportajda, topluluk olarak sahiplendikleri kitlenin yapısal ağırlığına yönelik bir soruya verdikleri cevap hala aklımın bir köşesinde duruyor: "Bunu anlamak için tüm konserlere gelmen lazım. Şarkılarla konser izleyicisinin ilişkisini gözlemlemen lazım. Çekirdek çitleyerek konser izleyen kitlenin bile bizim ‘Bir Derdim Var’ çıtasının altında kalmadığımızı anladığını düşünüyoruz."

Haberin Devamı

Mor ve Ötesi'nin; oldukça zorlayıcı bir sorunun üzerine bu denli agresif bir tavırla gidebilmesi ve karşı pozisyonunu, lafı hiç dolandırmadan belirlemesi; aynı zamanda topluluk lehine bir zafer çığlığı olarak da görülebilir. En azından, kendi adıma bu sonucu çıkardığımı belirtmem gerek. 2004 yılında yayınladıkları bir albümle gelen zirve konumunun; onlar adına gelir - geçer aylardan ibaret bir süreç olmadığı; 1996 - Kayıp Şehir'den başlayarak 2004 - Dünya Yalan Söylüyor'a kadarki 8 yıllık döneme dikkat edildiğinde de görülebiliyor aslında.

2004'ten günümüze kadar geçen zamanda da -ki bu süreçte grup adına 3 stüdyo ve 1 Remix albümü yayınlandı- topluluğun; geriye gitmek şöyle dursun, yerinde saymayı dahi zul addettiği söylenebilir.

Yine de bir cebinizde yanıtlar varken, diğer cebinizdeki soruları önemsemezsiniz. Ben de Mor ve Ötesi'ne dair aklımda bulunan tüm cevapları en ücra köşelere istifleyerek gittim dün gece Ghetto'ya. Mekanın önündeki sıranın uzunluğu ve tam o anlarda hızlanan yağmurun tutarsızlığına karşın insanların; yağan yağmurdan kendilerini değil de konser biletlerini korumaya çalıştıklarını görünce aklımda gizlediğim cevaplar, tüm pozitifliğiyle ortaya çıkmak için barikatlarımı zorlamaya başlamışlardı.

Kendimi mekana atmamı izleyen 15 dakika içerisinde, Saat 23.05'te sahnede bir hareketlilik oldu ve geceye hızlı bir giriş yaptı Mor ve Ötesi. Önlerindeki alanın tümüyle dolu olmasının ve bununla birlikte üst balkon bölümünden kendilerine yönelen dikkatli bakışların varlığının; onları daha da hareketlendirdiğini düşünmedim değil. Çünkü bunca insan size dair notaları duymak ve henüz yayınlanalı 1 ayı biraz geçmiş yeni albümünüze ait parçaları dinlemek için bir mekanı tamamıyla doldurmuşsa ve siz de yeni albümünüzün ardından ilk konserinizde çalıyorsanız; heyecanınızı önleyemeyebilirisiniz. Nitekim; grubun frontman'i Harun Tekin'in, bir şarkı arasında: "Daha önce 7 albüm çıkardık ve o albümlerin ardından da konserlerimiz oldu. Yine de heyecanlıyız. Gerçekten heyecanlıyız" demesi de beni doğruluyor. Ayrıca söz konusu bu heyecanın; yalnızca vokalden kaynaklı bir etkileşim olmadığını, davuldan elektro gitara, klavyeden cümbüşe, akordiyondan bas gitara ve mandolinden piyanoya kadar sahnede performe edilen enstrümanların tümünde eşit oranda hissedildiğini belirtmek gerek.

Haberin Devamı

Dün gecenin; aynı zamanda muzikicinefes.com adresinden canlı olarak yayınlanması; Mor ve Ötesi üyelerinin üzerinde ne denli ekstra bir baskı yarattı bilemiyorum. Belki de yeni parçalarının ilk konserinde nabız atışları üst sınırda attığından, bu canlı yayın konusunda ayrıca bir baskı hissetmiyorlardı. Konseri; arka kısımlardan takip eden biri olarak rahatlıkla söyleyebilirim ki; yeni şarkıların ve tümüyle konserin, dinleyiciler gözündeki izdüşümü olumluydu. Bununla birlikte Kerem Kabadayı'nın özellikle giriş parçasındaki berrak davul ritmi ve elektro gitarıyla parçaları ufacık boşluklarda bile riff'lerle kuşatan Kerem Özyeğen'in, bas gitarist Burak Güven'le düet'e giriştiği Denize Doğru'daki sahne paylaşımı; gecenin önemli anlarındandı. Harun Tekin'in; aynı şarkıda mandolini eline alması ve Coldplay'in Chris Martin'ine selam çakarcasına Güneşi Beklerken'de piyanonun başına geçmesi de; ilk konseri vesilesiyle "Güneşi Beklerken"e gösterilen önemin karşılığıydı.

Haberin Devamı

20. yılına yaklaşan bir grubun, 10'a yakın albüm çıkarmasına rağmen hala ve hala sahnede heyecanlandığına ve sıradan akışkanlıktan mütemadiyen sıyrılıp gecenin bir vakti şarkılarını tekrardan özümsemeye girişmesine gözlerimle tanık oldum dün gece. Hemen sonrasında, yaklaşık 40 gün önce Tolga Akyıldız'ın sorusuna karşın sarfettikleri, durum tespiti niteliği taşıyan sözleri tekrar girdi düşüncelerime. İşte o an, ünlü topluluğa dair aklımda bulunan ve geçici olarak ücra köşelere barikatladığım pozitif yanıtlar ortalığa saçıldı.

Eğer sona eren bir konserin ardından mekanda ya da mekan çıkışına yol alan koridorda yırtık konser biletleri yoksa o gece; tarihe atılan bir salvo anlamı taşıyor demektir.

...ve bence dün gece; Ghetto merkezinden tarihin soyut kalelerine doğru atılan bir salvoydu.

Konserde Çalınan Parçalar:

  1. Bahar
  2. Gel Söndür Beni
  3. Tamiri Mümkün Kalbinin
  4. Boş Bir Dünya
  5. Son Deneme
  6. Araf
  7. Ayıp Olmaz mı
  8. Güneşi Beklerken
  9. Yağmur, Teşekkürler
  10. Mermiler
  11. Re
  12. Kördüğüm
  13. Bir Derdim Var
  14. Sor
  15. Son Sabah
  16. Sana Değmez
  17. Eski Şarkısı
  18. Oyunbozan
  19. Denize Doğru
  20. Deli
  21. Aşk İçinde
  22. Kara Kutu
  23. Uyan

Twitter / @BekirzgrAybar