Editörün Seçtikleri Ben yanmışım evladım...

Ben yanmışım evladım...

10.05.2000 - 00:00 | Son Güncellenme:

Ben yanmışım evladım...

Ben yanmışım evladım...


Milliyet 2000 için çarşı pazar dolaşan ve her şeyin en azıyla yetinen 105 milyon lira aylıklı işçi emeklisi Ali Yanbol’un bir aylık minimum beslenme harcaması bile 154 milyon 500 bin TL


       Sayıları beş buçuk milyonu bulan SSK, Bağ-Kur ve Emekli Sandığı emeklileri tam bir yoksulluk kıskacında. Aylık maaşları 99 milyon ile 188 milyon arasında değişen emekliler, ayın 15’ini getiremiyor.
       Bir süre önce maaş zamları gösterge ve katsayı uygulamasından çıkarılarak TÜFE’deki (Tüketici Fiyat Endeksi) artışa endekslenen işçi ve Bağ-Kur emeklileri, semt pazarlarından arta kalan çürük sebzeleri topluyor. Hükümetin aldığı tüm önlemlere rağmen enflasyondaki düşüş, vatandaşın alım gücünü yükseltmiyor.
       Türkiye Kamu-Sen’in 2000 Nisan ayı için yaptığı araştırmanın sonuçlarına göre, dört kişilik bir ailenin asgari geçim standartı 502 milyon liraya yükseldi. Açlık sınırı olarak adlandırılan aylık asgari gıda harcamaları ise aynı aile için 166 milyon lira. Merkez Bankası’nın 1999 yılı çalışma raporuna göre, SSK ve Emekli Sandığı emeklilerinin maaşları her geçen gün eriyor. Merkez Bankası raporuna göre; SSK ve Bağ-Kur emeklilerinin maaşları, son yedi yıl içinde yüzde 11.6’ya varan oranlarda eridi. Bu gerçeklerden yola çıkan Milliyet 2000, bir emekliyle çarşı pazar dolaştı, onun nasıl yaşadığını, nelerden mahrum kaldığını, hayata nasıl baktığını sayfalarına aktardı.

Tam 32 yıl hizmet ettim

       Adı, Ali Yanbol. 82 yaşında. Türkiye’deki 5 milyon 426 bin emekliden yalnızca biri. Tam 32 yıl boyunca İstinye Dok Tersanesi’nde ustabaşı olarak çalıştı. Üç yıl önce eşini kaybeden Ali Yanbol, üç çocuğundan biri olan kızıyla beraber kalıyor. Yine de şanslı sayılabilir, çünkü kira ödemiyor. Reşitpaşa’da 1965’te Denizcilik Bankası’ndan alınan krediyle kurulan yapı kooperatifindeki dairesinde yaşıyor. SSK’dan bağlanan aylık 105 milyon lira maaşla da yaşamaya çalışıyor. Günleri, Türkiye İşçi Emeklileri Cemiyeti Beşiktaş Şubesi ile ev arasında geçiyor.

Posamız çıktı, ortada kaldık

       “32 yıl bu ülkeye bilfiil hizmet ettim. İşimiz bitince bir kenara atıldık" diyen Yanbol, aldığı maaşla nasıl yaşadığını şöyle anlatıyor: “Günlerim evden Cemiyet’e, oradan eve şeklinde geçip gidiyor. 32 yıl fiilen çalıştığım tersaneye girmeden önce de Kırıkkale’de, mühimmat fabrikasında çalıştım. Elimden her türlü mermi, bomba ve ordunun ihtiyacı olan ne mühimmat varsa, hepsi geçti. Ben yaptım hepsini. Bu ülkeye yaptıkları hizmetlerle övünenlerin hepsinden daha fazla hizmetim geçti. Ama içinde bulunduğum duruma bir bakın. 105 milyon lira aylıkla ne beslenebilirsiniz, ne giyinebilirsiniz, ne tedavi olabilirsiniz, ne de torunlara bir şey alabilirsiniz. Suyumuz sıkıldı, posa gibi ortada kaldık."

Kalkana dürbünle bakıyorum

       Tersane işçiliğinin getirdiği tutkuyla olsa gerek, Ali Yanbol deniz ürünlerini çok seviyor. Özellikle de ‘kalkan’ı. Yanbol, “Eskiden hem ucuzdu, hem de maaşımızla arada bir de olsa alabiliyorduk. Şimdi ancak dürbünle bakabiliyorum" diyor. Balık yemek isteyen Ali Yanbol, kilosu beş milyon lira olan kalkan bir yana, bir tek istavrite bile 200 bin lira ödemek zorunda.

Çay ısmarlamaya korkuyoruz

       Ahbap dost ziyaretlerini neredeyse unuttuğunu söyleyen Ali Yanbol, yalnızca kendisi gibi emekli arkadaşlarıyla görüşebiliyor. Emeklimiz bu konuda da şöyle konuşuyor: “Bir araya geldiğimiz zamanlarda bir yere gidip oturmak mümkün değil. Şöyle deniz kenarına çay içmeye gidelim desek, o bile zorluyor bütçeyi. Oturduğumuzda bir çay içebilirsek, ne mutlu. Bardağı olmuş sahilde 250 bin lira. Birbirimize çay ısmarlamak gibi şeyler, hak getire."

İki dilim pastırma 250 bin

       Ali Yanbol’un maaşı, günlük giderlerinin yanında “devede kulak" kalıyor. Kahvaltı yapmak isteyen Yanbol, iki dilim pastırma, 100 gram beyaz peynir, on tane zeytin, bir yumurta, bir domates, bir salatalık, bir ekmek ve bir bardak çaydan oluşan mönüye, bir milyon 150 bin lira ödemek zorunda. Bu da Ali Yanbol’un, sadece kahvaltıya harcayacağı paranın aylık 34 milyon 500 bin lira olması demek. Yani maaşının yaklaşık üçte biri. Üstelik kahvaltı sofrasına kimseyi davet etme şansı yok.

Pazara girmek cesaret ister

       Ali Yanbol’un pazarda file doldurması da mümkün değil. Yalnızca bir kilo taze fasulye, yarım kilo domates, yarım kilo salatalık, iki limon, 250 gram yeşil biber ve bir maruldan oluşan mütevazı bir filenin maliyeti iki milyon lira. Bu da, emeklimizin öğle ve akşam yemeği için günlük dört milyon lira, aylık ise 120 milyon lira harcaması gerektiği anlamına geliyor. Bu durumda 105 milyon lira emekli maaşı alan Ali Yanbol’un, sabah kahvaltısından vazgeçmesi bile öğle ve akşam yemekleri için harcaması gereken paranın yeterli olmasını sağlamıyor.
       Ali Yanbol’un sadece beslenme bütçesi, en aza razı olsa dahi, her ay 49 milyon 500 bin lira açık veriyor. Üstelik harcamalarına giyim, kira, yakacak, elektrik, su, telefon gibi kalemler de dahil değil. Cebinde sadece kendisi için oluşan 49 milyon 500 TL’lık açık, Ali Yanbol’un dört kişilik bir aileye sahip olduğu varsayıldığında ise 198 milyon lirayı buluyor.

Belediyeden emekliye darbe

       Emeklilerin en büyük sorunlarından biri de ulaşım. Emeklilerin belediyenin insafına kaldığını söyleyen Ali Yanbol bu konuda da dertli:
       “65 yaş üstü yolcular, özel halk otobüslerinde sözleşme gereğince yüzde 50 indirimli taşınırken, İETT’nin teklifi UKOME kararı ile Ocak 2000’den itibaren 10.00 - 16.00 saatleri arasında yolcuların ücretsiz taşınması kabul edildi. Yani bizi bu saatler arasına sıkıştırdılar. Şimdi ben hastaneye gitmek istesem, sabah erken nasıl gideceğim? Yararlandığımız bir bu kolaylık vardı, onu da elimizden aldılar" diyor.

Aspirin, her derde deva

       Emeklilerin bir başka çilesi de hastane kuyrukları. Hastaneye gitmeye çalışan Yanbol, sabah en geç 05.30’da ayakta olmak zorunda. “Sabah erken kalkacaksın ki hastanede sıra tutabilesin. Yoksa akşama kadar bekleyip doktora görünemediğin de oluyor. Sıra ayrı dert, muayene olsan bile ilaç yazdırmak ayrı dert. Üstelik çektiğin yorgunluk da cabası. Onun için nerem ağrırsa ağrısın Aspirin’e talim ediyorum" diyor Yanbol. Sözünü ettiği her derde deva Aspirin’in bir kutusu ise 430 bin lira.

Asgari ücretin biraz üstünde

       Toplu sözleşmeli bir işçinin aldığı maaş, Ali Yanbol’un aldığı maaşın neredeyse iki buçuk katı. Türk-İş Araştırma Bölümü verilerine göre, özel sektörde çalışan toplu sözleşmeye tabi bir işçi, ortalama 250 milyon lira maaş alıyor. Çünkü kamu kesiminde çalışan toplu sözleşmeye tabi işçi maaşı ise ortalama 350 ile 450 milyon lira arasında değişiyor. Yanbol’un maaşı sadece 105 milyon lira, yani net 80 milyon 550 bin lira olan asgari ücreti biraz geçiyor. Gidişat ve hayat hakkında fikrini sorduğumuz Ali Yanbol ise hiçbir yorum yapmaksızın tek bir cevap veriyor: “Ben yanmışım, evladım!"

Emekli kimsenin umrunda değil!

       Tahir Doğaç (Türkiye İşçi Emeklileri Cemiyeti Beşiktaş Bölge Başkanı.)
       Yaklaşık 5.5 milyonu bulan emekli, sefalet kıskacında yaşıyor. Aldığı maaşı yemek masrafına yetiremeyen emekli, semt pazarlarına akşama yakın çıkıyor. Çünkü ancak o zaman çürük mürük ama bütçesini gözeterek bir şeyler alabiliyor. Hatta bazen atılanları toplamak durumunda kalıyor. Tam bir itilmişlik ve unutulmuşluk içinde. Yetkililer bu durumu görmüyor mu? Görüyor. Ama değişen hiçbir şey yok. Emeklinin sağlık sorunları varmış, beslenme, geçinme, giyinme, ulaşım, daha doğrusu yaşama sorunu varmış, kimsenin umurunda değil. Nasıl olsa çalıştığı yıllarda emeği sonuna kadar sömürüldü. Nasıl olsa artık çalışamaz durumda. Yani emekli ölse, kimsenin umurunda değil. Avrupa’da emekliler 70’inde “Hangi ülkeyi görsem" diye düşünüyor. 80’inde de sağlıkla ilgili olarak yurtdışı turlarına katılıyor. Bir de bize bakın! Yetkililer bize “Erken emekli oluyorsunuz" diyorlar, ama bu ülkede çalışma koşullarından ve işçinin emekli olduktan sonra ne kadar yaşayabildiğinden kimse söz etmiyor. Bizleri torunlarımızın eline bakar hale getirdiler. Ama bu utanç, yıllardır emeklinin içinde bulunduğu durumu görmezden gelenlere ait.

       Emekli, maaşıyla ne yapamıyor?
      
  • Yeterli beslenemiyor
          
  • Giyinemiyor
          
  • Isınamıyor
          
  • Barınamıyor
          
  • Seyahat edemiyor
          
  • Kültürel ihtiyaçlarını karşılayamıyor
          
  • Sağlık sorunlarını çözemiyor
          
  • Sosyal etkinliklere katılamıyor
          
  • Psikolojik olarak yıpranıyor
          
  • Dolayısıyla ömrü kısalıyor




           Beslenemiyorlar
           Beslenme uzmanları bir yaşlının beslenme programında yer alması gereken gıdaları şöyle sıralıyor
           Haftalık
          
  • 250 gr. kırmızı et veya 1 tavuk
          
  • 4 adet yumurta
          
  • 150 gr. kurubaklagil
          
  • 3 kilo süt veya yoğurt
          
  • 140 gr. yağsız peynir veya çökelek
          
  • 2 kilo meyve
          
  • 4 kilo sebze
          
  • 5 ekmek

           Asgari geçim standartı
           Nisan ayı sonu itibariyle dört kişilik bir aile için:
          
  • Yoksulluk sınırı harcamaları: 502 milyon 970 bin TL
          
  • Aylık gıda harcamaları: (Açlık sınırı) 165 milyon 970 bin TL
          
  • Konut harcamaları: 80 milyon 500 bin TL
          
  • Giyim harcamaları: 55 milyon 300 bin TL
          
  • Ev eşyaları harcamaları: 50 milyon 300 bin TL
          
  • Ulaşım-haberleşme: 40 milyon 200 bin TL
          
  • Yakıt harcamaları: 35 milyon 200 bin TL
          
  • Sağlık harcamaları:15 milyon 100 bin TL
          
  • Hane halkı bakım hiz.: 10 milyon 100 bin TL
          
  • Kültür - eğitim harcamaları: 25 milyon 100 bin TL
          
  • Diğer: 25 milyon 100 bin TL
           (*) Veriler Türkiye Kamu - Sen Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Merkezi 2000 yılı Nisan ayı araştırma sonuçlarından alınmıştır.


  • Yazarlar