Editörün SeçtikleriBeyazla ahşabın flörtü...

Beyazla ahşabın flörtü...

09.07.1997 - 00:00 | Son Güncellenme:

Beyazla ahşabın flörtü...

Beyazla ahşabın flörtü...

İnsana, doğaya, suya saygılı akıllı şehir Safranbolu

ÇEVRESİ görkemli çam ormanları ile kaplı olan Ilgaz dağlarını aşıp, Kastamonu üzerinden geliyoruz Safranbolu'ya. İnsana, doğaya, hayvana, suya saygılı akıllı şehir Safranbolu. Bir düş, bir umut sanki...
Osmanlı dönemi şehri olan Safranbolu'yu ilk kez geçen yıl görüp, sevdalanmıştım. Görülecek yer çok fazla, bizim de süremiz az kaldığı için "Safranbolu'yu gelecek yıla bırakalım" demiştik. İyi de yapmışız. Çünkü mimarlık şaheseri yapılarla kaplı olan bu dokulu şehri içimize sindirerek gezebilmeniz için 3 gün şarttı.
Safranbolu'yu evlerin, pencerelerin, tavanların, dolapların, merdivenlerin, kapıların, kilitlerin dili olan, öykülerini de nakış gibi işleyen Aytekin Kuş'la birlikte dolaşmaya başlıyoruz. Yemeniciler Müzesi Müdürü Aytekin Bey'le önce avlusunda güneş saati de bulunan Köprülü Mehmet Paşa Camii'nin içinden geçip, şimdi onarımda olan Cinci Han'ın yanından Arap Hacılar ve Mektepçiler evlerinin olduğu sokağa uzanıyoruz. Kimi onarılmış, kimi terkedilmiş, bazıları yıkık dönük olan muhteşem konaklar arasındayız artık. Beyazla ahşabın flört ettiği evler. Kiminin saçak köşelerine uğur getirmesi için geyik boynuzu asılmış, kiminin pencere üstlerine kalem işi ay şekilleri çizilmiş...
Arnavut kaldırımlı sokağa girip, her odası tahta işçiliğinin en görkemli örnekleri ile kaplı tavanlar, yüklükler, ocaklarla kaplı Kaymakamlar Evi'ni geziyoruz. Her köşe başından sürprizlerle dolu güzelliklerin fışkırdığı saraç, nalbur, eğercinin olduğu sokaktan ve kirli suyunu dereye akıtmayan Demirciler çarşısına gelip, eski kilitler, sakşaklar satan ustalarla sohbet ediyoruz.
Yemeniciler arastasının (yemeni ayakkabı demek) arkasında arnavut kaldırımlı sokağa ulaştığımız zaman zerafet, akıl ve insana saygı dolu olan evlerle kuşatılıyoruz. Mimarlığın zirveye ulaştığı evler hakkında derin bilgi almak için de Aytekin Bey'e başvuruyoruz.

Taş, kerpiç, ahşap ve alaturka kiremitle kaplı olan evlerde doğa - insan -ev; sokak - ev, sokak - çarşı ilişkileri çok iyi planlanmış. Çıkmalar, evin dış görünümünü tek düzelikten kurtarmış. Bu çıkmaların yanındaki pencereler ise sedirde oturanların tüm sokağı görmelerine olanak tanımış. Ön ve yan cepheye evin çok ışık almasını sağlamak için dar ve uzun pencereler yerleştirilmiş. Safranbolu'nun çok yağışlı olduğu da hesap edilmiş, "Saçaklar altı kurudur, misafirin yoludur" zerafetiyle evlere uzun ve geniş saçaklar yapılmış.
Bahçeler sokaktan taş duvarlarla ayrılmış. Çift kanatlı büyük kapılarla bazen bahçeye, bazen de doğrudan eve girilmiş. Her kapının üzerine de kocaman kilitler, kilitlerin yanına ise halkalar konmuş. Kapının çalınması için de demir "şakşak" ve "mandal" kullanılmış. Dahası da düşünülmüş. Eve gelen yabancılar kapıyı şakşakla çalarken, dışardan dönen ev halkı mandalla kapının açık olup olmadığını yoklar ve bu arada çıkan ses gelenin yabancı olmadığını ev halkına bildirirmiş.
Genellikle üç katlı olan Safranbolu evlerinde zemin katta ahırlar, kazan ocakları, ambarlar; ikinci katta ise odalar ve mutfak yer almış. Mutfak ile selamlık arasına yemek servisinde kullanılmak üzere ahşap döner dolap yapılmış. Üçüncü katta ise özellikle tavanlarda mimari açıdan mükemmelliğe ulaşılmış. Kimi süsleme yıldız, kimisi küçüçük küçücük karelere ayrılmış. Odaların her biri bir aileyi barındıracağı hesap edilerek bağımsız hale getirilmiş. Yani her odada sedirler, yüklükler ve bu yüklüklerin içine gusulhaneler yapılmış. Evin dış cephe köşelerine yüklü hayvanların daha rahat hareket etmesini sağlamak için yuvarlak dönüşler yani "pah" yapılmış.
Estetik, fonksiyonellik ve zerafetin sarmaş dolaş olduğu Safranbolu evlerine ait bilgileri hayranlıkla dinledikten sonra yazlık bölgeye, yani "Bağlar"a doğru yol alıyoruz. Gün batımının sonundayız artık. Bahçe içindeki Tellallar Konağı'na geldiğimiz zaman ev sahibimiz Handan Göçmen'in hazırladığı o özenli sofra ile karşılaşıyoruz. Soframızda etli yaprak dolması, su böreği, perahi bizleri bekliyor. Dostluk ve keyifle yemeğimizi yedikten sonra, hoşmelimle sofraya veda edip, sedirli odalarımızda uykuya çekiliyoruz.
Ertesi sabah büyük konaklarla çevrili, hava akımlara açık yerde kurulan Bağlar semtinde dolaşmaya başlıyoruz.
Önce büyük bir bahçe içindeki Emirhocazade Ahmetbey Konağı'na geliyoruz. Konağın sahibi emekli öğretmen Nezihe Kadıoğlu ise konağın 7. kuşağı. Konak, Safranbolu'yu gün yüzüne çıkaran mimar Yavuz İnce'nin gayretleri ile 1974'de onarılmış. Her tarafı tahta işçiliğinin en muhteşem örnekleri ile dolu olan baş odadaki işlemeli tavan ve yüklükler tam 16 bin parçadan meydana gelmiş. Bu parçaları birleştirmek için tek bir çivi dahi kullanılmamış.
Büyük bahçeler içindeki Paçaçılar, Gökçüoğlu, Yüzükçüler, Hacı Memişler konakları; Karaüzümler, Kalburlar, Raşitler, Yolluoğlu, Çizmeciler, Araphacılar, Kavuşturucular evlerinin bulunduğu sokaklarda keyifle dolaşırken hayale dalıyorum.
"Safranbolu'da tüm evler restore edilmiş. 1976'da yanan Hükümet Konağı onarılıp, sanat merkezi haline getirilmiş. Tarihi arnavut kaldırımlı sokakları belediye "aynen" muhafaza etmiş. Koruma altına alınıp da, parasızlık yüzünden bir türlü onarılamayan, bu yüzden de yıkılma noktasına gelen evlerin sahiplerine devlet faizsiz, uzun vadeli kredi vermiş. Kültür mirasına sahip çıkan kuruluşlar da bu evlere sahip çıkmış. Restorasyondan sonra dünyanın dört bir yanından gelen turistler bu mimarlık şaheseri yapılarda konaklamış."

18 ve 19 yüzyıl ile 20 yüzyıl başlarında yapılmış 2000 geleneksel Türk evini bünyesinde barından Safranbolu'da 800 ev de yasal koruma altına alınmış.
Safranbolu evlerinde yelpaze gibi açılan merdivenin de özel bir yeri olmuş. Erkek çocuk birbirine bağlanmış iki su güğümünü merdivenin ortasındaki inişe yerleştirir ya da babasının ayakkabısını ters çevirirse bu aileye "Ben evlenmek istiyorum" mesajı imiş. Merdiven başına ayakkabıyı çivilemesi de, "Artık canıma tak etti" demekmiş.

* O güzelim evlerde konaklamak isterseniz "Safranbolu Kaymakamlığı Ev Pansiyonculuğu Geliştirme Merkezi"ne gitmenizi tavsiye ederim. Merkezin müdürü Yılmaz Gülce Yemeniciler arastasında her an karşınızda. Telefonu ise 0 372 712 38 63. Tahta panjurlu, işlemeli gömme dolaplı, sedirli Safranbolu evlerinde konaklayıp, ev sahibinin hazırladığı enfes yöre yemeklerini, bahçede veya balkonda da yiyebilirsiniz. Terzioğlu, Kavuşturucular, Tellallar, Kalburlar, Nakipoğulları, Ganioğulları, Ateşler, Kirişçiler, Saatçiler, Karagözler, Gazezler, Ayenler evleri ise bunun en iyi örnekleri.
*Turing Havuzlu Asmazlar Konağı, Paşa Konağı, Tahsinbey Konağı, Arasna, Konak, Çarşı, Zalifre pansiyonları, Uz ve Gülen otelleri ise diğer konaklanacak yerler arasında. Yaz ve kış, özellikle hafta sonları Safranbolu'ya gitmek isterseniz önceden yer ayırtmanız şart.
*Demirciler arastasından eski ve yeni kapı kilitleri, Yemeniciler arastasından da Boyabat, Kastamonu'nun el tezgahlarında dokunan örtüler, çantalar ve sandık işleri alabilirsiniz.
*Safranbolu yemeklerinde hamur işleri çok gözde. Özellikli cevizli erişte ya da yayım, oğmaç, perahi, su böreği, hoşmelim zirvede. Tabii kuyu kebabı, yaprak sarma, cevizli yaprak helva, lokum, su mahallebisini de unutmamak lazım.
*Ilgaz dağlarının zirvesinde 56 odalı, 144 yataklı, 400 metrelik kayak pisti de olan Doruk otel gerçekten çok şık. Yaz kış açık otelde hafta sonunu da geçirebilirsiniz. İki kişilik oda kahvaltı dahil 4,5 milyon lira. Telefon 0 376 416 12 10.


Vücut Kitle İndeksi Hesaplama

Sağlığınızı kontrol altında tutmak için Vücut Kitle İndeksi (VKİ) hesaplama aracını deneyin!

VKİ HESAPLA
KEŞFETYENİ
Anneler Günü demedi lafını söyledi! Göndermeli kutlama
Anneler Günü demedi lafını söyledi! Göndermeli kutlama

Cadde | 11.05.2025 - 09:50

Anneler Günü nedeniyle ünlüler peş peşe paylaşımlar yaptı. Ferdi Tayfur'un kızı Tuğçe Tayfur'dan da imalı paylaşım geldi.

Yazarlar