Tepebaşı'ndan Taksim'e alt katlardaki "yeni hayat", üst katlardaki "yalnızlıktan" habersiz sürüp gidiyor
Nazım Alpman
Sinemaların "vizyonu yüksek" günlerine dönüş yapmasından sonra Beyoğlu da eski parlak günlerine kavuşmuştu. Ardından sinema seansları öncesinde buluşulup "iki lafın belinin kırılacağı" kafeler pıtrak gibi açtı.
Beyoğlu yine şenlenmişti.
İstiklal Caddesi'nin iki yanında sıralanan canlılık, şimdi yavaş yavaş üst katlara da sıçrıyordu. Yine de üst katların hüzünlü yalnızlığı varlığını koruyordu.
Peki, üst katların sakinleri kimdi? Tepebaşı'ndan girip, Taksim'den çıkarak, Beyoğlu'na kuşbakışı bakalım...
Tepebaşı'nın turistik mekanı Beyaz Saray Gazinosu'nun rengarenk neonlarından başınızı kaldırıp yukarı bakınca en üst katta İşçi Partisi ve onun yayın organı Aydınlık'ın tabelalarını görüyorsunuz. Binanın girişi öbür caddede kaldığı için Beyaz Saray'dan yukarı çıkmanız mümkün değil.
Hukukçular sitesi
Hemen yanındaki Çavuşoğlu İş Merkezi'nin girişinde Pertek Profesyonel Kuru Temizleme üslenmiş. İkinci katı ise Harita Mühendisleri Odası'nın İstanbul Şubesi'nin hizmetinde... En üst katından Haliç'e bir bakış atmak isterseniz, Türkiye Komünist Partisi'nin
son Genel Sekreteri Haydar Kutlu'nun (Nabi Yağcı) Meserret adlı lokaline çıkıp iki kadeh atabilirsiniz.
Tarihi Büyük Londra Oteli'nin yanından kıvrılıp İstiklal Caddesi'ne indiğinizde Elhamra Pasajı'nın mahsun yüzüyle karşılaşırsınız. Cinsel performansı yüksek filmlerin oynadığı Elhamra Sineması yandığı için pasajı giriş katı, gelinlikçilerin müşterileriyle ancak hareketlenebiliyor. İkinci katı sanat galesini olmuş. Üçüncü kat hukukçular sitesi gibi... Her dairede bir avukat var. Dördüncü katta Sert Yapı Malzemeleri şirketinin bürosu bulunuyor. 240 metrekalik devasa dairenin aylık kirası 155 milyon lira. Ancak firma 20 yıllık kiracı olduğu için böyle...
Aznavur Pasajı'nın girişi hediyelik eşya markezi haline gelmiş. Üst katlara doğru kafeler yayılıyor. Alt katların dinamizmi yukarı fırlıyor. En üstte ise Flash Gym adlı
spor salonunda vücut geliştirme ve zayıflama seanları icra ediliyor.
İş yok, direneceğiz
Beyoğlu Han'ın giriş katı geçen yıl Mado Dondurmacısı oldu. Hemen üstünde ise Garnitür Gelinlikleri 46 yıllık geçmişiyle eski Beyoğlu olarak kalmaya direniyor. Mağazanın sahibesi Güner Erendel, ısmarlama çalıştıklarını söylüyor:
"Altı aydır tek iş alamadık, direnebildiğimiz kadar direneceğiz!"
Eskiden Aznavur Pasajı'nda çalışırken 15 yıl önce mekan değiştirip buraya gelmişler.
Beyoğlu Han'ın zirvesinde ise Beyoğlu'na en çok "yakışan" firma var. Taştan Konser ve Menajerlik'in binadaki konukluğu 25 yıla uzanıyor. Şirketin sahibi Hüseyin Taştan'ın "sanatçı portföyü"nde kimler yok ki; Ahu Tuğba, Sevda Demirel, Gülben Ergen, "kumkapı şöhretleri" Zeynep Uludağ, Gülten Kızılkaya...
Taştan, etkinlik yelpazesini sıralarken şöyle diyor:
"Festivaller, balo, bayi toplantıları, siyasi parti şenlikleri, orduevleri ve ruflara sanatçı bulma..."
Nerede o Markiz?
Beyoğlu'nda ilerliyoruz... Tarihi Tokatlıyan Han'ın üst katlarında eski Beyoğlu esnafının tabelaları görünüyor. Tüccar Terzi Arif Şentürk, Terzi Hakkı Uğurlu. Onların bir altında Çağlayan Kitapevi...
Tokatlıyan Han'ın karşısındaki küçük binanın ikinci ve üçüncü katlarında Star Peruk'un tabelalarını notlarken "80'lik delikanlı" karikatürcü Necmi Rıza ile karşılaşıyoruz. Bize "Markiz'i de yaz" diyor. Sonra dalıp gidiyor:
"Yazsan n'olacak ki, oradaki insanları bir daha nerede bulacağız?"
Necmi Rıza Ağabey, mırıldanarak Markiz Pastanesi'nin ünlülerini sıralıyor:
"Faruk Nafiz Çamlıbel, Yusuf Ziya Ortaç, Orhan Seyfi Orhon, İhap Hulusi, Yahya Kemal Beyatlı..."
"Siz onları görmüş müydünüz?"
"Tabii akşam çaylarını orada içerdim!"
Beyoğlu'nun alt katlarındaki "yeni hayat" üst katlardaki yalnızlıktan habersiz neşeyle sürüp gidiyor.