Gerçekten sevdiğini ve sevildiğini nasıl anlarsın?

Küçükken papatya çiçeklerini heder ederek oynadığımız bir oyun vardı, şimdi hatırladın mı bilmiyorum ama doğru tahmin ettiğini düşünüyorum. 

Küçük bir çocukken “beni seviyor mu sevmiyor mu” oyununu siz de oynamış olabilirsiniz, insan küçüklüğünden beri sevdiği kişinin onu sevdiğini ya da sevmediğini bilmek ister, belirsizlik küçük bir çocuğunda hoşuna gitmez. Sevildiğini belirli kılma arzumuz ve bunun için kendimizce olan çabamız o zaman bile olmuştur ve belki de hayatında birisi varsa tıpkı şu an senin hayatında olan kişinin seni ne kadar sevdiğini bilmek istemen gibi… Bu her zaman böyle işlemez bazen de sen onu gerçekten seviyor musun? Bundan da emin olmak istiyor olabilirsin.

Bunları şimdi yazarken Fuzuli’nin meşhur sözü aklıma geldi ;

Fuzuliye sormuşlar "Sevmek mi daha güzeldir, sevilmek mi?", "Sevmek" demiş; Çünkü sevildiğinden hiçbir zaman emin olamazsın.

Benim fikrim ise bu konuda şu, bazen sevdiğinden de emin olamazsın, akılla ile meseleye bakarsan hiçbir zaman emin olamazsın, kalbinle bakmayı sevdiğinin içindeki yerini, senin onda yerini hissedebilmeye öğrenirsen evet, sevdiğini de sevildiğini de hissedebilirsin ve bu IQ değil, EQ isteyen bir şey..

Haberin Devamı

Sevildiğinden emin olmaktan ziyade sevildiğini hissetmek daha kıymetlidir. Çünkü emin olmak aklın yoludur, aklın ile bunu anlamaya çalışıyor, belirli hale getirmeye çabalıyorsundur ve bunu çözmekte zorlanırsın, oysaki sevdiğini ya da sevildiğini akılla değil, kalbinizle hissedebilirsiniz.

Ne kadar sevdiğinin ya da sevdiğinin formülünü söyleyeyim, Seni gönlüne aldığı kadar, o yürekte kapladığın yer kadar sevilirsin ve seversin. Ve bunu hissedersin, saf, çıkarsız, koşulsuz bir niyetle gelen bakışın, ilginin, enerjinin kabul edişidir. Evet bu zamanda, emsaline zor rastlanır olduğunun farkındayız ama koşulsuz seven insanlar sevginin gerçek temsilcileridir, bu insanlara özeniriz gördüğümüzde çünkü bu insanların yüreği konuşsa şöyle diyebilirdi, seninle olan tek ihtiyacım sevgin, benim senin için yaptığım her şey senden bir şey almak için değil, beni sevmen için ya da sevilmek de seni mutlu etmek derdin de değilim, ne yapıyorsam gizli bir kazancım olmadan seni sevdiğim içindir. Bir şey almak için yapılan her eylem
menfaat alışverişidir burada da sevgi vardır ama olgun değildir daha ergen sevgisidir.

Bu konuda Erick From olgun sevginin tanımını şöyle yapmıştır :

Olgun olmayan sevgi şöyle der: 'Seni seviyorum çünkü sana ihtiyacım var'. Olgun sevgi ise şöyle söyler: 'Sana ihtiyacım var çünkü seni seviyorum'.

Haberin Devamı

İkincisini herkes yapamaz, hayatta kendi ayakları üzerinde durmayı başaran, önce kendi hayatında bir olmayı, birey olabilen, muhtaç olmayan insanın harcıdır. Birey olan insanlar ise sadece adaydır ama kesin yapabilir diyemeyiz, IQ ‘nun yanında EQ’nun da gelişmiş olması gerekir.

Dolayısıyla, sevmek mi sevilmek mi gibi bir ikileme girmekten ziyade , en güzeli sevmek ve sevilmektir.

Özellikle konu duygusal ilişkilerse seni, sevmek mi yoksa sevilmek mi gibi bir ikileme getirip seni sevmeye motive etmeyeceğim çünkü sevmek ve sevilmek bir döngüdür, doğru kişiyi bulursan ve dozunda seversen, sevdikçe sevilirsin, sevildikçe seversin. Asıl mesele sevdiğini sandıkların için hala çırpınman ya da sevmeleri için tavizler vermendir ! ve tüm bu davranışlar gerçek bir sevgi değildir, sevilme ihtiyacı doymamış içindeki çocuğun beni daha çok sev diye haykırışlarıdır, yaptığın fedakarlıkları bir düşün, verdiğin tavizleri, kendinden verdiğin her ödün gün gün seni tüketirken, ruhunun hissetmek istediği benliğinle buluşmaktır. Yanlış sevmek kendini kaybetmektir, kendini kaybetmek ise ruhun kayboluşudur.

Sonuç olarak sevildiğini ve sevdiğini anlamak istiyorsan, önce kendi gönlüne bak sonra onun gönlüne ve sonra bu gönüllerden gelen emeğe…

Esenlikle..
Erdem

Haberin Devamı