Klasik, sınırlı zona lezyonlarının bulaşıcılığının düşük olduğunu ancak aktif su kabarcıklarının içinde bulunan virüslerin bulaşıcı olduğu için temas yoluyla bulaşmanın nadiren de olsa görülebildiğini paylaşan Dr. Kübra Esen, “Varisella Zoster Virüsü’nün daha önce bu virüs ile karşılaşmamış bireylere geçmesi halinde bu bireylerde su çiçeği hastalığının gelişimi ile sonuçlanabilir.
Varisella Zoster Virüsü’nün bulaşması hastalık sırasında ortaya çıkan lezyonların içeriği ile temas sonrasında gerçekleşebileceğinden lezyonlara temas edilmemesi ve el hijyenine önem verilmesi önerilir. Zona hastaları özellikle bağışıklığı baskılanmış veya gebe olan kişilerin yanında bulunmaktan kaçınmalı” dedi.
Zona hastalığının tanısının genel olarak bu rahatsızlığa bağlı oluşan tipik lezyonların görülmesi, klinik belirtiler ve çeşitli testler ışığında gerçekleştirildiğinin altını çizen Dr. Kübra Esen, “Zona tedavisinde antiviral ilaçlar reçetelendirilir ve bu ilaçların kullanımını takiben lezyonların gerilemesi hızlanır ve ağrı hissinin kontrolü sağlanabilir.
Antiviral ilaçlar dışında oluşan ağrı ve ödem kontrolü için antienflamatuar ilaçlara başvurulabilir. Uzun dönemli ve şiddetli ağrı hissinde ise narkotik ağrı kesiciler, nöbet engelleyici ilaçlar ve cilt üzerine uygulanabilen anestezik ilaçlar hekimler tarafından reçetelendirilebilir.
Antihistaminik grubu ilaçlar zona hastalığında ortaya çıkan kaşıntının giderilmesinde etkilidir. Zona hastalığı birkaç hafta içerisinde düzelme eğiliminde olan bir rahatsızlıktır. Tedaviye rağmen 10 gün içerisinde belirtiler ve şikayetlerde bir düzelme olmaması halinde hekime tekrar başvurulması gerekiyor” hatırlatmasında bulundu.