Kocayurt, gerektiğinde diyetisyen desteği alınması gerektiğine işaret ederek şöyle konuştu: "Gebenin kilosunda normale göre azlık ya da fazlalık olması, kronik bir sağlık sorunu ya da gebelikte ortaya çıkan bir sağlık sorunu olması halinde uygun diyet ayarlaması için diyetisyen desteğine ihtiyaç olabilir. Özellikle ileri yaş grubundakiler, çoğul gebeliği bulunanlar, obezitesi, gebelikte açığa çıkan hipertansiyon ya da diyabeti olanlar özel beslenme programlarına gereksinim duyarlar. Genel olarak gebelikte tüm besin öğelerini alacak şekilde yeterli ve dengeli beslenilmeli, gebelikten bir ay öncesinden başlayarak folik asit desteği alınmalı. Gereğinde demir, kalsiyum, D vitamini veya gebeliğe özel bir multivitamin mineral preparatı ile mikrobesinlerin alınması sağlanmalı. Gebelikte besin güvenilirliği de oldukça besinlerin hazırlığında genel temizlik kurallarına dikkat edilmeli."
Gebelikte çay ve kahve tüketiminin sınırlandırılması gerektiğini ifade eden Kocayurt, “Günlük kafein tüketimi 200 mg’ı geçmemeli. Bu miktar yaklaşık 2-4 bardak çay veya 2 fincan kahve veya 250 gr çikolatada bulunur. Kola ve diğer asitli içecekler tüketilmemeli. Bitkisel çayların güvenilirlikleri, potansiyel etkileri ve etkileşimleri konusundaki çalışmalar sınırlı. Bazılarının sürekli kullanımda zararlı etkileri biliniyor. Bu nedenle alışkanlık halinde kullanılmamalı.
Nane, limon ıhlamur, yeşil çay gibi güvenli olanlar 1 fincan tüketilebilir. Karışık içerikli olanlar tüketilmemeli. Sinemaki, ahududu, kekik, ebegümeci, yaban mersini gibi ismi sık duyulan bitki çayları tüketilmemeli.
Zencefil ve ada çayı da soğuk algınlığına günde 1 kez 1 fincan içebilir, sürekli kullanılmamalı. Günlük su tüketimi çok önemli, ortalama 10 bardak su tüketilmeli. Ayran, süt, taze sıkılmış meyve suları içecek olarak tüketilmeli.
Sağlıklı beslenme kadar fiziksel aktiviteler de gebelikte önemli. Günlük 20 dakikalık yürüyüşler, yüzme, gebelik pilatesi ya da uygun egzersiz programı faydalı" diye konuştu.