Herkes hayatta bir kez belli durumlar karşısında panik atak geçirebilir. Fakat bu artık sık tekrar ediliyorsa, beklenti anksiyetesi çerçevesinde kişi olağan günlük hayatını sürdürüyorken ‘yine mi panik atak geçireceğim’, ‘acaba şimdi olacak mı’ diye bulunduğu yere odaklanamıyorsa, kaygısını yönetmekte güçlük çekiyorsa birey artık panik bozukluğu dediğimiz ve kaygı bozuklukları ile devam eden tıbbi bir hastalık hali içerisindedir.
Hayatta çeşitli tehlikeler var ve bizim bu tehlikeleri görüp önlem almamız hayatta kalmamızı sağlar. Ancak güvende hissedersek gerçekçi değerlendirmeler yapabiliriz. Bu temel güven duygusu oluşmadığı zaman kişi stres ile birlikte güvensizlik hissinin yoğunlaştığı anlarda bu sürecin içinden çıkamıyor ve kaygı bozukluğu başlayabiliyor.
Özellikle iki haftadan uzun süren ve gündelik hayatı etkileyen bir kaygı hali söz konusuysa bunun artık tıbbi bir bozukluk olduğunu kabul etmek gerekiyor. Aynı zamanda panik atakların şiddeti ve sıklığı gündelik hayatı sürdürmeye engelleyecek düzeydeyse, kişi zihninde sürekli sorular, vesveseler, huzursuzluk ve kaygı hali içindeyse kaygısını yönetemiyorsa kaygı bozukluğu olduğunu kabul etmek gerekiyor.
Burada da tıbbi bir yardım almak gerekiyor. Kendi kendini sakinleştiremediğinde, günlük hayatını olağan bir şekilde sürdüremediğinde mutlaka psikiyatri uzmanına başvurup destek almalıdır.
Normalde insanlar yaşamlarını sürdürürken kimi zaman çeşitli riskler gördüklerinde kaygılanma yaşarlar. Bu durum oldukça olağandır. Fakat kendi kendilerine bu kaygılarını yönetmelerini ve tekrar geri dönüp iyi ve güvende hissetmelerini bekleriz. Bunun karşısında kişi kendi kendine kaygısını yönetemiyorsa ve bu kaygıyla baş edemez hale geliyorsa o artık bir hastalık halini almıştır.
Bu noktada beyinde bir takım biyolojikve kimyasal değişiklikler de söz konusudur. Beyindeki biyolojik değişikliklere bağlı olarak artık kişinin kaygısını kontrol etmesi de elinde değildir. Bir hastalık halini aldığında kişi kaygısını kontrol edemez, kendisini sakinleştiremez.
Bu gibi durumlarda hem kişinin kendisinin kaygısını sakinleştirmeyi beklemesi hem yakınlarının telkin, öğüt ve tavsiyeleri ile bu durumun üstesinden gelmeyi beklemesi yanlıştır. Artık burada tıbbi bir hastalık söz konusudur, biyolojik bir bozulma da söz konusudur ve dolayısıyla hastalığın tedavisi için uzmanı olan bir psikiyatri uzmanı ile görüşmesi gerekir.
Öncelikle beyinde olan biyolojik değişikliklerin tespit edilmesi ve buna bağlı olarak farmakolojik yani bir ilaç ile bu hastalığın tedavi edilmesi gerekir.
Panik bozukluk ve kaygı bozuklukları, ilaç tedavileri ve bunların yanı sıra kaygıya yol açan düşünce süreçlerindeki bozulmaların da farkındalık kazandırılması ve iyileştirilmesi için psikoterapilerle tedavi edilmektedir.
İlaç tedavisi ve psikoterapiler çoğunlukla kaygı bozukluklarının tedavisinde etkili yöntemlerdir.