Prof. Dr. İtil, özellikle profesyonel ehliyet talep eden kişilerin mutlaka uyku testine tabi tutulması gerektiğini vurgulayarak, "Profesyonel ehliyet talep edenlerle ilgili 2006'da bir kanun çıktı. Beden kitle indeksi 25'ten yüksek olan ve uyku apne tanımlanan kişilerin ehliyet almadan önce testlere tabi tutulması ve tedavi aldığının belirtilmesi şartı getirildi ve bu durum güzel bir önlem oldu." değerlendirmesinde bulundu.
Uzmanların, özellikle orta uyku apne olgularında kullandıkları Cpap tedavisinden görülen en büyük etkinin gündüz aşırı uyuklama halinin tedavi edilmesi olarak ortaya çıktığını anlatan İtil, "Çünkü gece hastayı çok rahatlatıyor. Pozitif hava yolu veren bir cihaz olduğu için hastalarda özellikle gece uykuda apneleri ve hipopne dediğimiz, solunumun yüzeyselleşmesiyle birlikte horlamayı azaltıp uzun süreli yaşam kalitesini artırıyoruz." ifadesini kullandı.
TUTD Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. İtil, uyku apnesinin tedavi edilmediğinde ciddi riskleri beraberinde getirdiğini ifade ederek, konuşmasını şöyle tamamladı:
"Uyku apnesi, tedavi edilmediği takdirde ciddi sonuçlar doğurabilecek bir hastalıktır. Uykuyla ilgili yakınmaları olan kişilerin en yakın uyku merkezine başvurmalarını öneriyorum. Hastaların, uyku apnesini, 'Herkes horluyor, ben de horluyorum' gibi ifadelerle ihmal etmemeleri çok önemlidir. Özellikle gece sabaha karşı kalp krizleri, inmeler, tansiyonda gece ani yükselmeler, kalp ritm bozukluklarına neden olan uyku apnesi, gece ani ölümlere yol açabilen bir sendromdur.