Editörün Seçtikleri Her kelimesi çocuklara

Her kelimesi çocuklara

02.02.2001 - 00:00 | Son Güncellenme:

Dört yıllık suskunluğunu bozan Susanna Tamaro, son kitabı ‘Yanıtla Beni’de üç cocuğun acılı öyküsünü anlatıyor...

Her kelimesi çocuklara

Her kelimesi çocuklara

Dört yıllık suskunluğunu bozan Susanna Tamaro, son kitabı ‘Yanıtla Beni’de üç cocuğun acılı öyküsünü anlatıyor...

AYÇA ATİKOĞLU

Bir dağ köyünün tepesinde (Orvieto), eski bir köyün ağılının temeli üzerine inşa edilmiş büyük bir evde yaşıyor Susanna Tamaro.
Lüksten alabildiğine uzak ama güzel döşenmiş, geniş yatak odalı ve Türk hamamlı bir ev burası. Evin etrafı ise hayvanlar alemi: Atlar, keçiler, tavuklar, kırmızı balıklar için havuz bir de kurbağalar için durgun su var.
Tamaro’nun sekreteri Roberta ile birlikte oturduğu evin konukları genellikle köyün çocukları ve artık kızı gibi gördüğü Perulu Alesia. Ancak yazar ve çocuklar şimdilerde biraz ayrı düştüler. Çünkü "Yüreğinin Götürdüğü Yere Git" adlı kitabı ile tüm dünyada geniş bir okur kitlesi edinen Tamaro dört yıllık suskunluğunu bozdu ve yeni kitabının tanıtımı için piyasaya çıktı.

Şaha kalktı
Ancak Susanna Tamaro tanıtıma başlamadan önce beklenmedik bir şey yaptı; Cenevre’ye gitti ve Susanna Tamaro Foundation’u kurdu.
Bundan böyle yazarın İtalya ve tüm dünyadaki telif haklarının geliri vakıf aracılığı ile başta 3. Dünya ülkelerinin olmak üzere kimsesiz çocuk ve kadınlara aktarılacak. "Bu işlere girince bağışın çok çetrefilli bir iş olduğunu gördüm. O yüzden vakıf kurdum" diyor yazar.
Koşuyu kazanacağına kesin gözüyle bakıldığı için yayınevlerinden soylu at muamelesi gören Susanna’nın uzun suskunluğu herkesi şaşırtmış. Ancak İtalyan basınının nefreti, eleştirmenlerin hakareti ile birleşince genç kadının şaşmasında ve Vatikan’a koşmasında aslında şaşacak bir şey yok.
Sonra birden evini değiştirdi. Onu yayınevi izledi (artık Rizzoli’de) ve bir yılda yeni kitabı "Rispondini"yi teslim etti.
"Yanıtla Beni" 21 Ocak’ta İtalya ile birlikte birçok Avrupa ülkesinde yayımlandı (Türkiye’de önümüzdeki ay çıkacak).
"Neredeyse her gün yazdığım 40 - 50 sayfayı, çöpe atıyordum. Gece yazıp, sabah yok ediyordum" diye anlatan Susanna’nın beklediği ilham sonunda geliyor ve ortaya üç öykü çıkıyor. Ancak yazar, İtalyan basınına konularına dair hiçbir ipucu vermiyor: "İnsan acılarını anlatıyorum yine. Üç çocuğun başına gelen korkunç olayları" diyor.

Mutlu bir çocuktu
Yine Can Yayınları’dan, yine Eren Cendey’in çevirisi ile çıkacak kitabın içeriğini ben de çevirmenine soruyorum: "Kitaptakiler gerçekten mutsuz insanlar. Çocukların başına hep kötü şeyler geliyor. Ama çok okunaklı bir kitap. Yani konusu hüzünlü olabilir ama okunması zevkli" diyor Eren.
Çocukluk Tamaro’nun temel izleklerinden biri. Sanılanın aksine mutlu bir çocukluğu olmuş. Cesare Pavesi’nin akrabası olan yazarın tek sorunu imanlı bir çocuk olarak ateist bir çevrede büyümekmiş. Ancak İstanbul’daki uzun sohbetimizde dindar olmadığını, dindarlara ruhsallığa açık oldukları için seslendiğini söylemişti.

Azize olmam
Suzanna hakkında yazılan tüm spekülasyonlara rağmen azize olmamaya kararlı.
Tamerro’nun aşamadığı bir başka sorun da basın. İtalyan basını 43 yaşındaki bu yalnız kadının samimiyetine asla inanmadı ve yazarı hep - kasıntı - olmakla suçladı. Oysa İstanbul’daki ilk karşılaşmamızda beni neredeyse kucaklamış, by - pass geçiren babamı kast ederek (çevirmeninden duymuş) "Baban nasıl?" diye sormuştu. Ben de karşımda, et ve soğan dışında hiçbir şeyi küçümsemeyen, taranmamış saçları, tiftiklenmiş kazağı ile tanıdık, bildik bir new - age yaratığı bulmuştum.



YAŞAM























Yazarlar