Yaşam Kriz günlerinde gazetecilik ve dünyaya 'Haçlı Seferi' anımsatması

Kriz günlerinde gazetecilik ve dünyaya 'Haçlı Seferi' anımsatması

14.05.2007 - 00:00 | Son Güncellenme:

.

Kriz günlerinde gazetecilik ve dünyaya Haçlı Seferi anımsatması

Milliyet'ten okurlarına Milyonların "cumhuriyeti koruma" mitingleriyle meydanlara çıkması, TBMM'nin ilk kez yargıya götürülen cumhurbaşkanı seçimini sonuçlandıramaması, Genelkurmay Başkanlığı'nın bildirisi, erken seçim kararı, sağda ve solda hızla alınan birleşme-ittifak kararları... Ve Türkiye'nin benimsediği parlamenter sistemin içini boşaltacak Anayasa değişikliklerinin, bir gece yarısı kamuoyuna duyurulduktan tam 9 gün sonra Anayasa gereğince "derhal seçim" mecburiyeti karşısında bulunan parlamentodan geçirilmesi... Türkiye, geleceğini şekillendirecek önemli olayların birbirine eklendiği kritik bir süreçten geçiyor. Gelişmelerin önemi, hızı, karmaşıklığı ve yarattığı belirsizlik, sorunun hepsi başka bir gelecek öngörüsü içeren olası yanıtlarına büyük bir anlam yüklüyor.Hukuki çerçeve ve sürecin dinamiklerinden türeyecek bu yanıtlara ulaşmak gazetecilik açısından da önem taşıyor.Gazetemiz, güncel olaylarda yanıtları aranan sorulara uzun bir "fikri hazırlık" sürecinin birikimiyle yaklaşır. Erken seçim olasılıkları ve cumhurbaşkanı seçimlerinde farklı yorumlara yol açan Anayasa hükümlerine ilişkin tartışmalar aylar öncesinden Milliyet sayfalarında irdelenen konulardı. Şimdi ne olacak? Hukuk düzeninin temelini oluşturan anayasalar "toplum sözleşmesi" niteliği taşır. Anayasaların değiştirilmesi, sağlıklı bir kamuoyu oluşumuna olanak vermek amacıyla özel koşullara ve sürelere bağlanır.Gazetemiz, TBMM'den büyük bir hızla geçirilen Anayasa değişikliklerini Türkiye'nin siyasal, hukuki ve toplumsal düzenini etkileyecek sonuçlarını dikkate alınarak bütün ayrıntılarıyla işledi. "Anayasa rövanşı" başlığıyla cuma akşamı şehir baskılarında değiştirilen manşetimize taşınan konu, diğer gazetelerden farklı olarak "Şimdi ne olacak?" sorusuna bütün olasılıkları içeren yanıtlarıyla birlikte ele alındı.Halk oyuyla yapılması öngörülen cumhurbaşkanlığı seçiminde adayların nasıl propaganda yapacağı, seçim kampanyalarında hangi kurallara uyulacağı, tarafsızlığın nasıl sağlanacağı, siyasi partilerle hangi düzeyde ilişki kurulacağı gibi temel soruları gündeme getiren dosyamız da cumartesi günü "Yeni dönem belirsizliği" başlığıyla manşetimizdeydi.Sürecin, Anayasa değişikliklerinin onay için gönderildiği Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'i Köşk'ten ayrılmak üzereyken oynayacağı rolle de tarihe geçireceği anlaşılıyor. 'Anayasa rövanşı' Solda birlik arayışı, yazarımız Derya Sazak'a aylar önce "Solda birlik için randevu bekliyoruz" diyen DSP Genel Başkanı Zeki Sezer'in sözleriyle 20 Kasım 2006'da Milliyet'in manşetindeydi.Çeyrek yüzyıldır gündemde bulunan bu konu ilk kez somut adımlar yaratan sonuçlarıyla geçen pazartesi günü "Solda ittifak artık çok yakın", salı günü de "22 yıl sonra yan yana" başlıklarıyla manşetimize çıktı.Çarşamba günü, Milliyet Ankara Temsilcisi Fikret Bila'ya açıklamalar yapan CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'ın "Haydi birlikte İzmir'e gidelim" çağrısı birinci sayfamızdaydı.Perşembe günü, DSP'nin kurucu Genel Başkanı Rahşan Ecevit'in açıklamaları Bila'nın kaleminden "Solda birlik iktidar getirir" başlığıyla manşetimizdeydi.Bu sözlere Baykal'ın yanıtı da "Ecevit'le şimdi helalleştik" sözleriyle yine Bila'nın kaleminden cuma günü birinci sayfamızdan duyuruldu.Fikret Bila, kamuoyunun büyük bir dikkatle izlediği birlik arayışında önemli mülakatlar yaparak akıbeti merak edilen sürece ışık tuttu.AİHM'den kritik yorumDiplomasi yazarımız Semih İdiz, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) Başkanlığı'na getirildikten sonra ilk resmi ziyaretini Türkiye'ye yapan Jean Paul Costa ile önemli bir röportaj yaptı. AİHM'nin laiklik konusunda Türk Anayasası ve hukuk geleneklerine uyduğunu vurgulayan Costa'nın, Ermeni soykırımı iddialarını reddetmeyi suç saymaya hazırlanan Fransa'nın tutumu konusundaki bazı sözlerinin altını burada çizmek istiyoruz:"Çok eskilerde kalmış olaylarla ilgili yasaların çıkarılmasının yararlı olduğuna şahsen inanmıyorum. O zaman Haçlı Seferleri yüzünden niçin olmasın?(...)Mahkememiz, Yahudi soykırımı gibi ciddi bir insanlık suçunun inkâr edilmesinin fikir özgürlüğü kapsamında sayılamayacağına karar vermiştir... Tarihçi değilim ama Yahudi soykırımı olduğuna dair yaygın bir kanaat var. Ermeni soykırımı iddialarına gelince bu daha eski bir konu. Bu konuda aynı ölçü de bir konsensüs de yoktur."Saygın bir uluslararası mahkemenin başkanının sergilediği bu yaklaşım, Türkiye'yi insanlık suçuyla mahkûm etmeyi hedefleyen "politik" girişimlere karşı güncel tartışmaların gölgesinde geçiştirilemeyecek bir "hukuki" değer taşıyor. Solda birlik sayfaları dakin@milliyet.com.tr Çeyrek yüzyıldır Türkiye gündeminde olan solda birlik arayışı, ilk kez somut adımlar yaratan sonuçlarıyla geçen pazartesi günü "Solda ittifak artık çok yakın", salı günü de "22 yıl sonra yan yana" başlıklarıyla manşetimize çıktı. Perşembe günü de DSP'nin kurucu Genel Başkanı Rahşan Ecevit'in açıklamaları Bila'nın kaleminden "Solda birlik iktidar getirir" başlığıyla manşetimizdeydi.

Yazarlar