Editörün Seçtikleri ‘Lazca eğitim istiyorum’

‘Lazca eğitim istiyorum’

17.06.2002 - 00:00 | Son Güncellenme:

‘Lazca eğitim istiyorum’

‘Lazca eğitim istiyorum’





Yapı ve Kredi Sanat Festivali kapsamında 10 gün önce İstanbul’da konser veren İspanyol gaydacı Hevia’ya Karadeniz yaylalarından bir müzisyen konuk oldu: Birol Topaloğlu... Topaloğlu ile Hevia’nın sahne yoldaşlığı biz izleyicilere bir kez daha kültürlerin bozulmadan kaldıkları sürece nasıl da eşit, nasıl da kardeş olduklarını gösterdi.
Çıkardığı kendine ait iki albüm ve bir derleme çifte albüm ile bugün Türkiye’de de, dünyada da etnik müzik alanında tanınan Birol Topaloğlu Rize’deki köyünde sürdürüyor hayatını... Ama kendi deyimiyle "suni bir milliyetçiliğin" üretildiği Karadeniz’de siyasi farklılığını, özgürlükçü görüşlerini savunarak.

Yeni Karadenizli türkücülerin çıkışı Güneydoğu’daki şiddetin yükselişine paralel olarak gerçekleşti. PKK karşıtı, aşırı milliyetçi türküler Karadeniz folklorunu Türkiye’ye yeniden hatırlattı. Siz bu gelişmeyi nasıl değerlendiriyorsunuz?
Şimdi ben bu siyasi şeylere fazla girmek istemiyorum ama şunu söyleyeyim: Ben Karadeniz’in daha doğusunda, Rize, Pazar’da bir Laz ailesinde dünyaya geldim. Ben Türkçe’yi sonradan öğrendim. Bu benim seçimim değildi.

Nece konuşuyordunuz?
Lazca. Mohti dili.

Evet. Devam edelim...
Şimdi Türkiye’de maalesef tek dil, tek din, tek kültür, yani tektipleştirme politikası yüzünden Türkiye’de yaşayan diğer halklar, diğer mozayik kültürler diyelim, artık ne isim verirsek, yani Türkçe dışında diller konuşan halklar yıllarca göz ardı edildi. Dolayısıyla onların müziği de. Yıllarca Laz ezgilerinin üzerine Türkçe milliyetçi sözler yazılarak yapılan türküler insanlara Karadeniz müziği diye yutturuldu. Ama Türkiye’de artık ana dilde eğitim gündeme geldi. Ben artık bunların aşılacağına inanıyorum. Ancak şunu da söyleyeyim: Bizim kültürümüzün göz ardı edilmesi benim kendi kültürüme daha da yakınlaşmama neden oldu.

Peki, sizce Lazlar’ın ana dilde eğitim talebi olacak mı?
Zaten talep ediyorlar. Ben ediyorum. Ben televizyona çıkıp ana dilimde türkü söylemek istiyorum.

Karadenizliler milliyetçidir. Kendi çevrenizden insanlar size bu taleplerinizden ötürü kızmaz mı?
"Bunlar gereksiz, niye böyle şeyler yapıyorsun?" diyenler oluyor tabii. "Türkçe söyle" diyorlar. Evet, Karadeniz’de suni bir milliyetçilik üretildi. Ama Mohti Lazları denilen Lazca bilen Lazlar milliyetçi olmaktan çok demokrattırlar.

Televizyona çıkmanız engelleniyor mu?
Tabii, arıyorlar televizyonlardan, "Ama lütfen Lazca söyleme, Türkçe söyle" diyorlar. Türkçe de söylerim, hoş ben düşman değilim. Ama onlar da bana düşmanca yaklaşmasınlar.

İstanbul’da değil, Rize’de köyünüzde sürdürüyorsunuz hayatınızı. Nasıl oradaki hayatınız?
Ben orada derleme yapıyorum. Yaylacılık yapan yüksek köylere gidiyorum, onlar gibi yaşıyorum. Onlarla üzülüyorum, onlarla seviniyorum. Çünkü onların bir parçası olduğunu hissettirmeyen onlardan bir kelime alamaz. Orada bir köye birisi gitti mi hemen sorguya alırlar, "Niye geldi?" diye...

Yurt dışında da konserler veriyorsunuz. Oralarda size ilgi nasıl?
Ben yaptığım bu çalışmaların ne kadar gerekli olduğunu yurt dışında anlıyorum. Geçenlerde Portekiz’e gittim bir festivale. Kızılderili, İspanyol, İranlı, Türkiye’den de Laz müzisyenler sahneye çıktı. Orada bir Laz olarak onurlandırıldığımı hissettim. Orada her kültür eşitti. Eşitliği tattım.

Türkiye’de halk müziğinin çok fazla piyasaya yönelmesi Batı’nın Türk müziğine ilgisinin azalmasına neden oluyor, değil mi?
Evet. Batı özgün halk müziğini, özgün Anadolu müziğini dinlemek istiyor. Mesela İbrahim Tatlıses yerine Muharrem Ertaş’ı dinliyor Avrupalılar. Avrupalı bize "Kendi kültürünle gel. Kendini getir" diyor. Bir Fransız gazeteci gelip benimle üç gün köyde yaşadı ve nasıl çalıştığımı izledi. Aslında TRT de bir belgeselimi çekti ama daha yayımlanmadı.

Birçok Karadeniz enstrümanını çalmanıza rağmen neden tuluma ağırlık veriyorsunuz?
Tulum yok olmak üzere olduğu için tulumu öne çıkarıyorum. Normalde şarkı söylemek istiyorum. Ama Türkiye’de adam gibi tulum çalan sekiz-on kişi kaldı. Hevia ile konuştuk. 1978’de İspanya’da 25 kişi tulum çalarken bugün 3 bini geçmiş.


















Yazarlar