'Mayruk Kadını’ çıldırtacak

Handan BAYINDIR

Modanın 'Büyük Usta'sı Yıldırım Mayruk dünyaya ve trendlere sırtını dönmeden ama asla onlara esir de olmadan hazırladığı koleksiyonlarına bir yenisini daha ekledi. Kadın güzelliğini ve zarafetini tüm tılsımıyla ortaya çıkaran bu elbiselerin, askıda bile feminitenin en uç noktalarında dolaştığı farkedilebiliyor. Bir de vücutla birleştiğinde ortaya çıkan görüntü nefesleri kesiyor. Mayruk'un kadınları trendlerin peşinde perişan olmuyor. O'nun kadınlarını ne tepeden tırnağa militer, ne tamamıyla etnik, ne de maskülen görebilirsiniz. Evet, tasarımlarda trendlerden yansımalar var ama bu elbiseler başlı başına "Mayruk Kadını" yaratıyor. Bu tanımı hemen her marka kullanır. Ama sundukları bu 'Marka Kadını' her sezon kılıktan kılığa girer. Her sene bir öncekiyle aralarında uçurum olacak kadar farklı çıkar karşınıza 'Marka Kadını'. Oysa 'Mayruk Kadını'nın bir çizgisi, bir tavrı var. En başta kadın olmanın keyfini her detayda yaşatıyor size. Tasarımdan, dikişe, işlemelere kadar, kadınların doğasında varolan zarafeti ortaya koyuyor.
Eleştirilere ağır cevap
Yıldırım Mayruk bir önceki defilesinde özellikle Buket Saygı'nın giydiği elbise ile yoğun bir eleştiri yağmuruna tutulmuştu. Mayruk, bu defilenin kendisini eleştirenlere bir cevap olduğunu belirterek, sözlerine şöyle devam ediyor: "Defilenin ilk parçasını Buket Saygı sunacak ve bu elbise bana dil uzatanlara bir cevap olacak. Çünkü bana daha önceki defilede sadece transparan demişlerdi. Ben geçen sefer bana söylediklerinden onların adına öyle utandım ki... Bütün dünya transparan. Astar diye bir şey kalmadı, bitti artık. Şunu anladım ki modayı hiç takip etmiyor ve anlamıyorlar. Buna rağmen yapılan işe dil uzatıyorlar." Köşe yazarlarının bile "İki kumaşı dikmekle modacı olunmaz" şeklinde yazı yazdıklarını hatırlatan Mayruk, "Nerede Kalmıştık ile ağır bir cevap vereceğim" diyor. Nerede Kalmıştık koleksiyonunda da transparan giysiler bulunduğunu belirten Mayruk, "Boğaza kadar kapalı elbise de var, son derece transparan da. Koleksiyonun tamamında her şey dozunda" diye konuşuyor. Yıldırım Mayruk finalde 1960'ların sonlarında yaptığı ilk defilede yer alan gelinliği sunacak. Üzerinde ufak - tefek oynamalarla yeniden podyuma çıkacak gelinlik, ünlü modacının zamana karşı duran evrensel anlayışını da ortaya koyacak.
Hem şalvar hem transparan
Mistik bir Türk sarayına dönüştürülecek Swissotel Balo Salonu'nda sunulacak kıyafetler de doğu esintisini taşıyor. Tasarımlar arasında Uzakdoğu ve özellikle Çin havasına tanık olacağız. Aynı zamanda Anadolu kültüründen de yansımalar göreceğiz. Yıldırım Mayruk bu kez gönlünden ne geçerse hepsini yaptığını söylüyor. Yeni koleksiyonunu "Her akım ve her iklimden şeyler var" diye özetliyor. Kumaşlarda yine yünlüler, saten, krep, müslin, tafta, kadife, jorjet ve dantel öne çıkıyor. Renkte de siyah başı çekecek. Tabii Mayruk'un vazgeçemediği tüyler, payetler, taşlarla renklendirilmiş olarak. Ayrıca mor, bordo, kırmızı, pempe, bej de kullanılmış. Koleksiyon hakkında daha detaylı bilgi vermek istemeyen Yıldırım Mayruk, "Bizim işimiz göze hitap ediyor. Bu koleksiyonda ve defilede diğerlerinde olduğu gibi çok iddialıyız. Bizim rakibimiz yok, yani şımarıyoruz" diyor gülümseyerek...
“Nefise layığını bulamamış"
Defilede beş yabancı manken dışında Sema Şimşek, Buket Saygı, Güzide Duran ile kadroya yeni dahil edilen Nefise Karatay da olacak. Yıldırım Mayruk Nefise Karatay'ın Mehmet Ali Erbil'le yaşadığı ayrılığa atıfta bulunarak "Biz Türk milleti olarak çok duygusalız. Nefise çok güzel bir kız ve layığını bulamamış. Yaşadığı o duygusallık başka bir şey hissettirdi. Hepimiz duygulandık. Nefiseyi bana getirdiklerinde kızcağızın artık nasıl bir patlama yapabileceğini kafamda düşündüm ve onu kadroya dahil ettim" diyor. Yıldırım Mayruk defilesi mankenlerin kariyerlerinde tılsımlı bir dokunuş etkisi yarattığına göre Nefise Karatay'ı da çok parlak günler bekliyor gibi...
Defileötesi organizasyon
Yıldırım Mayruk 2001 - 2002 kış için hazırladığı ve "2023'e Hikayeler" serisinin beşincisi olan "Nerede Kalmıştık" koleksiyonu 8 kasım Perşembe günü Swissotel'de bir defile ile sergilenecek. Aslında "Bir defile" demek sanki pek doğru değil. Çünkü geçen sezon Sera - Mania ile salonu botanik bahçesine dönüştüren Yıldırım Mayruk, bu sene bambaşka bir sürpriz yapacak. En başta salondaki oturma düzeni anfi şeklinde olacak. Geçen sene ön sıralara oturmak isteyen davetlilerden bunalan Mayruk, "Bu sene ön sıra, arka sıra diye bir şey yok. Herkes her açıdan mükemmel bir şekilde izleyebilecek" diyor. Zaten davetli sayısını da sınırlı tutmuşlar. Sadece 700 kişi izleyebilecek. Defilenin Türkiye'de gerçekleştirilen diğer defilelerden bir farkı da yabancı ülke basını dahil 198 kişilik bir gazeteci ordusu tarafından izlenecek olması. Defileyi çok ünlü konuklar da izleyecek. Paris'te Son Tango filminin unutulmaz oyuncusu Maria Schneider de defileyi izleyecek ünlü isimler arasında.
Yüzlerce mum
Yıldırım Mayruk'un asistanı ve diğer projelerde olduğu gibi bu projenin de yapım ve organizasyonunu üstlenen Barbaros Şansal, ışıklandırmanın çok farklı olacağını söylüyor. Salonda yüzlerce mum yanacakmış. Mistizm havasının hakim olacağını belirten Şansal, "Müziklerde de tamamen saz eserleri kullanacağız" diyor. Son derece profesyonel bir yaklaşımla hazırlanan projenin telif hakları da alınmış. Bu nedenle defilenin görüntülerini televizyonda kesintisiz üç dakikadan fazla izleyemeyeceğiz ne yazık ki...
10 Kasım'da Bursa'da
İstanbul'da gerçekleşecek defile Eğitim Gönüllüleri ve Çekül Vakfı yararına olacak. Aynı zamanda Yıldırım Mayruk'un doğduğu şehir olan Bursa'daki defile 10 Kasım'da gerçekleşecek. Bu defile Mayruk için özel bir anlam taşıyor. Çünkü Yıldırım Mayruk, "Atatürk'ün görmek istediği kadını yaratıyorum ve bunu 10 Kasım'da Türk kadınına sunmak büyük onur" diye düşünüyor. Biletlerin 75 milyon liradan satılacağı defile, özürlü gençlere yardım eli uzatan Orhangazi Rotarack Derneği yararına yapılacak.