TwitterLinkedinFlipboardE-postaLinki KopyalaYazı Tipi
Modazon'un moda fotoğrafçıları dosyasının yeni konuğu Patrick Demarchelier... Demarchelier fotoğraf sanatının bir ifadeye dönüşmesini yansıtabilen nadir fotoğrafçılar arasında gösteriliyor. Kişiliğinin ve yetiştirilme tarzının fotoğraflarına yansıdığını her defasında vurgulayan sanatçı, küçük yaşlarından itibaren resim ve müzik kaynaklı eğitim almış bir isim.
Modazon'un moda fotoğrafçıları dosyasının yeni konuğu Patrick Demarchelier...
“Her bir fotoğraf karesinde anı yaşamak güzeldir. O anları güzel kılmanın akılda bıraktığı izler hiçbir zaman unutulmaz. Ben fotoğraflarımı çekerken, sanat, ruh, beden arasındaki tüm bağlantıları kurmaya çalışıyorum. Benim yaptığım sadece modele nasıl durması gerektiğini anlatmak değil, bana nasıl bir ifade ile yaklaşması gerektiğini ifade etmek. Göstermeye çalıştığım kadının ya da erkeğin temsil ettiği duruşu dışarı yansıtmasıdır. İfade benim için herşeyden önce geliyor”.
Demarchelier fotoğraf sanatının bir ifadeye dönüşmesini yansıtabilen nadir fotoğrafçılar arasında gösteriliyor. Kişiliğinin ve yetiştirilme tarzının fotoğraflarına yansıdığını her defasında vurgulayan sanatçı, küçük yaşlarından itibaren resim ve müzik kaynaklı eğitim almış bir isim.
Günümüzde sanatın en önemli merkezlerinden Paris’te dünyaya gelen ve eğitimini burada alan Demarchelier, ilk fotoğraf makinası ile 17 yaşında tanışıyor. Ressam olan amcasının kendisine hediye ettiği fotoğraf makinası ile tek gözdesi olan “insanları” çekmeye başladığında, bir röportajında; fotoğraf makinasını eline aldığında hissettiklerini “umduğum çok daha başarılı işler yapmaktı, mankenler, artistler ve aktörlerle çalışmak, okuduğum tüm dergilere daha çarpıcı işler yapabilmekti” diyerek açıklıyor.
Hedeflerin her zaman büyük olması gerektiğine inanan sanatçı, Paris’ten New York’a taşındığında sokaktaki insanların fotoğraflarını çekerek portfolyosunu hazırlamaya başlıyor. Çeşitli fotoğraf ajanslarına kayıt olarak kendisine sağladıkları günlük çekimlerde çevresini genişletmeye başlayarak farklı etnik grupların içinde var oluyor. Aristokrat bir ailede büyümüş olması moda ve sanat camiasında kendisine farklı dünyaların kapılarını açıyor. Dönemin ünlü fotoğrafçıları Henri Cartier-Bresson, Terry King ve Jacque Guilbert gibi fotoğrafçılara asistanlık yaparak entellektüel gelişimini tamamlayan Demarchelier, Elle ve Marie Claire dergilerinde bireysel editoryal fotoğraf çekimleri yapmaya başladığında adını duyuruyor.
Paris, İtayla ve New York arasında çalışmalarını sürdüren Demarchelier günümüzün dünyaca ünlü moda fotoğrafçıları arasında yer alıyor. Kate Moss, Naomi Campbell, Madonna gibi isimlerle yaptığı reklam ve editoryal çekimlerle, her geçen gün elinde bulunan gücün farkında olduğunu ve kendisini nasıl ifade etmesi gerektiğini açıkça vurguluyor. Fotoğraf çekimlerinin haricinde, yaratıcılığını yansıttığı reklam filmleri ile de aranan yönetmenler arasında gösteriliyor.
Christian Dior, , Louis Vuitton, Celine, Chanel, Yves Saint Laurent markaları için koleksiyon çekimleri yapan Demarchelier, 2011 sezonunda Vogue, Vanity Fair, W, British Vogue dergilerine yaptığı çekimlerle de moda fotoğrafçılığına New York’ta devam ediyor.