07.08.2009 - 03:08 | Son Güncellenme:
MEHMET TEZ - KÜLTÜR SANAT SERVİSİ - İBRAHİM ŞAHİN
“Hadi beyler sağlı sollu ilerleyelim” diye bağırdı arkadaki orta yaşlı çiftin erkeği. Kadın “bağırma Osman” diyor, adam “ne var ya yürüsünler o zaman” çekiyor...
Biri manyetik kapının diğer yanında kalmış iki sevgili kavga ediyor: “Pelin, telefonunu da bıraksana masaya...” Bu arada kontrole girmeden yanlardan kaçan kaçana... Yandaki çift, beş insan geride kalmış arkadaşlarına bağırıyor kulağımın dibinden “Aşağıdan gelsenize abi. Aşağı olum. Aşağı ya...”
“F sırası neresi, L 16 nerde?”, “Anne burdan gel!” “Işıl nerede Işıl’ı gördünüz mü?” “Mısır ister misin?” “Ali minder al, mindeeerrr”. “Alaskaaaa, Frigooooo...” Cohen konseri girişi Açıkhava bu haldeyken ışıklar söndü ve Cohen pat diye tam zamanında sahneye çıktı.
Her hareketinde alkış koptu
Herkes en yakın yere çökme peşinde. Yanlış yere oturanlar kaldırılıyor, esef dolu “cık cık cık”lar patlatılıyor, bir yandan da Cohen “Dance Me to the End of Love”a başladı mı? O noktada olay bitti. Bir saniye önceki curcuna yerini uyum içinde sağa sola sallanan ve el çırpan bir kitleye bıraktı. Leonard Cohen’in ilk İstanbul konseri başladı.
* Cohen çok klas bir adam. Giyim kuşam, şapka, tarz hepsi çok oturmuş. Selam verirken, şarkıları ara ara yere diz çöküp söylerken etkileyici ve dikkat çekmeyi biliyor. Her hareketinde alkışlar kopuyor. 74 yaşında biri için çok hareketli ve enerjik. Özellikle konser sonunda bislere gelmeden önce zıplaya dans ede bir gidişi var ki görmeniz lazım.
* 50’sine gelenler kuşağının idolü Cohen. Dolayısıyla gece onların gecesiydi. Bir sürü orta yaşlı insanın bir arada bağıra çağıra kendinden geçmesini izlemek keyifliydi. Muhtemelen 20’li yaşlarda yaptıkları film şeridi gibi gözlerinin önünden geçiyordu... Artık o film romantik komedi mi, erotik mi, konulu mu, korku mu, gerilim mi, bilemem...
* Alkışlar kuvvetli ama şarkılara eşlik zayıftı sanki. Bunun nedeni Cohen’in şarkılarının şiir gibi olması. Söylemesi zor yani. Zaten eşlik edilebilecek her yerde eşlik edildi. Mesela “So Long Marianne”de herkes söyledi şarkıyı. “Suzanne”, “First We Take Manhattan”, “I’m Your Man” iyi alkış aldı.
* Cohen’i Amsterdam’da izleyen bir arkadaşım bu konserin daha samimi bir ortamda geçtiğini söyledi. Tabii yanına gidip sormadık ama hakikaten de öyle görünüyordu. Bence keramet mekânda.
Ne de olsa Açıkhava seyirciyle, sanatçıyı karşı karşıya, göz göze getirmeyi başaran bir yer. Başka yerde olsa konu dağılıyor. Köfte kuyruğunda en fazla ızgaracıyla göz göze gelebilirsin.
Sigara yerine ‘record’ ışığı
n Açıhava’da sigara içilmiyor artık. Sadece büfelerin bulunduğu bölgelerde mümkün. Ancak fosur fosur içenleri gördüm. Gördüm de sayıları çok çok azdı. Açıkhava’nın, ışıklar karardıktan sonra ateş böceği gibi beliren ve bir yanıp bir sönen sigara ışıkları artık yok. Yerine kırmızı “record” ışıkları var. “Herkesin telefonu, kamerası bir şeyi var ve herkes harıl harıl kaydediyor” demek kırmızı ışık. Tribün bu ışıklardan kızarmıştı...
* Girişte “Cohen İsrail’e değil Filistin’e gitsin” temalı protesto rağbet görmedi. Filistin’e de gitse kimin itirazı olabilir ki ayrıca? Konsere geldik iki dakika haberlerden kopamaz mıyız?
* Konserde verilen ara verilince acıkan, susayan, çişi gelen binlerce ilkokul öğrencisi gibi coştu millet. Dönüşte tostta ve gazozda kuyruk oldu, Alaska Frigo satışlarında patlama yaşandı, konser yeniden başladığında teneffüsten sınıfa bir türlü dönemeyen çocuklar misali insanlar hâlâ birbirlerini ite kaka yerlerine oturmaya çalışıyordu.
* Cohen dört kez bis yaptı. Bu bis’lerin hepsi önceden planlanmıştı. Dördünde de neler çalacağı belliydi. Cohen zaten bu turnede genellikle programa tam uyuyor, şarkı sıraları, sahne görüntüsü, sololar hepsi önceden çok iyi bir şekilde çalışılmış.
* Sahnede arka planda yer alan çizim, Cohen’in kendisine ait. Bu geçen yılki turnenin afişiydi aslında. Bu yıl da sahne arkasını süslüyor.
* Konser yaklaşık 3 saat sürdü. Cohen sonlara doğru daha da açıldı ve veda ederken söylediği “I Tried to Leave You / Seni Terk Etmeyi Denedim”i seyirciyi kastederek söylemesi büyük coşku aldı. Ve gerçekten de güzel hareketti.
* Sonuç: Demek ki davetiye olmadan da konser oluyormuş. Bu konserde herkes biletliydi. Bir arkadaşım “davetiye dağıtmak için konser yapa yapa gerçek konser seyretmeyi unutturdular” dedi. Doğru valla.
NOTLAR
‘Ne kadar mutlu bir adam’
* İstanbul’a geldiği andan itibaren kendisine refakat edenlere son derece kibar davrandı.
* Alçak gönüllülüğüyle dikkat çekti.
* Yüzünde hep bir gülümseme vardı.
* Pozitif bakış açısı dikkate değerdi.
* Etrafındakilerin en belirgin izlenimi “Ne kadar mutlu bir adam” oldu.
* Önceki gün girdiği otel odasından konser dışında hiç çıkmadı.
* Sound check için Açıkhava’ya ilk gelen Cohen oldu. Müzisyenler ondan sonra geldi.
* Konser öncesi 45 dakika tek başına ses provası yaptı.
* Açıkhava’yı da izleyicilerin reaksiyonunu da çok sevdiğini söyledi.
Cohen’e koştular
Cemil Topuzlu Harbiye Açıkhava Tiyatrosu’nda önceki gece İstanbullu hayranlarının karşısına çıkan Leonard Cohen’e, şov dünyasının ünlü isimleri de büyük ilgi gösterdi. Çeşme tatilinden önceki gün dönen Yılmaz Erdoğan, konseri 4 aylık hamile eşi Belçim Erdoğan’la birlikte izledi. Kanadalı büyük ustanın konserini izleyen 5 bin kişi arasında ayrıca Ceyda Düvenci ve eşi Engin Akgün, Elif Boyner, manken Seda Ertan, Yağmur Ünal, Leyla Alaton Günyeli, Meral Okay, Betina Machler, Ediz Elhadef, Deniz Türkali, Hale Soygazi gibi çok sayıda ünlü isim de vardı.