Editörün Seçtikleri Sezer ve halam

Sezer ve halam

08.10.2000 - 00:00 | Son Güncellenme:

Sezer ve halam

Sezer ve halam


       Aslında her şey eski günlerdeki gibiydi. Masadaki örtü bile değişmemişti. Masanın üstünü kaplayan yiyecekler de öyle... Kaba kesilmiş patates kızartması, kuru köfte, zeytinyağlı taze fasulye, kabak kızartması yoğurtlu, turşu tabii ev yapımı. Hepsi öyle.
       Halam yapmıştı. Her zaman yapardı. Hep evdeydi. Okuldan geç geldiğimde okuldan erken geldiğimde... Annem değil, ama halam hep evde olurdu. Annem çalışırdı. Halam da çalışırdı. Ama halam evde çalışırdı. Ben halamın evinde, halamın anlattığı aslında ‘anlatmasa da olur’ olan hikayelerini dinler, yeşil kadife koltuğunda uyuklardım. O kadife koltuk, kışsa sıcacık, yazsa serin olurdu. Koltuk, aynı yüzle aynı yerinde duruyor halamın evinde. Zaten halamın evinde eşyalar tıpkı eski günlerdeki gibi. O kadife koltuk, birçok şeyi içinde barındırıyor. Geçmişi, belki de değişmeyen her şeyi. Koltuğa daha çok sığan bedeniniz hariç.
       Geçen pazar işte o kadife koltuklu evdeydik. Abimle ben, kuzenim, eniştem ve halam. Köfte ve patates bizim siparişimizdi. Elde açılmış suböreği ondandı. Börek kabarmış bizi bekliyordu. Biz de açtık. Geçmiş güzel günlerin hatırına hele her zamankinden daha da çok açtık.
       Ama hiçbir şey eskisi gibi değildi, dedim ya koltuklar ve masa örtüsü hariç. Değildi işte. Yemekten sonra şekerpare değil, karpuz yiyecektik. Tatlı zararlıydı.
       Tüm yemekleri iştahla yedik. Biralar içtik. Balkona geçtiğimizde karınlarımız şişmiş, ben çoktan Türk kahvesi yapmış... Yayılmış oturuyorduk. Sonra bir ilk gerçekleşti. Otoriter, emekli albay sigara karşıtı eniştem Bay C. ile birlikte -o da dahil- hepimiz sigara içtik. Pardon tüttürdük. Sonra yine bir zamanların hakkında dalga geçilmesi tabu olan ailenin reisi Bay C.’nin elinde su faturası, elektrik dairesine gidişine, arife günü Kurban Bayramı için kurban almaya gidip kurbanı alıp eve gelip, kurbanın parasını vermediğini pantolonunun içinden çıkan bir deste parayla anlayışına, sonra tekrar halamı kurbancıya sürükleyişine, saatlerce o çobanın hangi çoban olduğunu çıkarmaya çalışışına güldük de güldük. Ama en çok güldüğümüz, oğlunun ona bir şeyler anlatırken kafasını bir saniye için sağa tekrar babasına doğru çevirdiğinde, babasının horlaya horlaya uykuya geçtiğini görüşüne güldük.
       Değişiyordu. Her şey değişiyordu. İktidarlar değişiyordu. Belki uzun sürüyordu ama.
       Artık halam eniştemi azarlıyordu, “öyle her lafıma karışırsan sana bütün hafta patates yemeği yaparım" diye. Daha da ileri gidiyordu ya da... Onu tehdit ediyordu, “gerekirse kıyma koymam, sırf patates yemeği yaparım ona göre" diyerek.
       Mikro-hayatlardaki büyük iktidar değişikliğine, işte size kendi mikro-hayatımdan bir örnek. O kadife koltuk da orada.
       Yani tanıdık nesnelerle yaşamak yeni iktidar sahipleriyle süper bir olay! Türkiye’de Ahmet Necdet Sezer’le, Feneryolu Emice apartmanında halamla...
       Onlara ve tanımadığım yeni iktidar sahiplerine buradan selam ediyorum ve “bravo" diyorum, kocaman bir “bravo".



Yazarlar