Yaşam Şiirin ‘soğuk demircisi’ne son veda

Şiirin ‘soğuk demircisi’ne son veda

21.10.2010 - 01:42 | Son Güncellenme:

İlhan Berk’e göre şiirin ‘soğuk demircisi’ydi Arif Damar... Türküsü ise dün sabaha karşı yarıda kesildi... Damar 85 yaşında, kalp yetmezliği nedeniyle kayıp gitti hayattan; ardında dizelerini bırakıp...

Şiirin ‘soğuk demircisi’ne  son veda

Böyle uzun yaşamak iyi de/Sık sık/Bir suçluluk duygusu/uyanıyor içimde/Halit Asım gibi hemen usuma gelen/Türküsü yarıda kesilen/Genç şairlerin/Yıllarını/Yıllarını mı çaldım/ Yoksa ben.

Haberin Devamı

70. yaşını tamamladığında yazmıştı bu dizeleri Arif Damar. Onun da türküsü dün sabaha karşı yarıda kesildi. Saat 03.00’te, kaldırıldığı Göztepe Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde kalp yetmezliği nedeniyle 85 yaşında hayatını kaybetti.
Arif Damar, 23 Temmuz 1925’te Çanakkale Karainebey köyünde doğdu. İlkokulu burada, ortaokulu İstanbul’da Yenikapı Ortaokulu’nda okudu. Şiir yazmaya da bu yıllarda başladı.

‘Kimdi bu çocuk?’
İlk şiiri henüz 15 yaşındayken ‘Yeni İnsanlık’ dergisinde yayımlanınca şair Hasan İzzetin Dinamo “Kim bu çocuk?” deyip onu görmeye Yenikapı Ortaokulu’na gitti. İki yıl İstanbul Erkek Lisesi’ne devam ettiyse de mezun olamadı. 1944’te taşındığı Ankara’da yaşamını Atatürk Orman Çiftliği’nde memurluk yaparak sürdürdü. Askerliğini bitirdikten sonra 1950’de İstanbul’a döndü ve Mahmutpaşa’da işportacılık yaptı. Bunlar olurken şiir ve edebiyat hayatının başrolündeydi hâlâ. 1951’de Türkiye Komünist Partisi öncülüğünde çıkan ‘Yeryüzü’ dergisini yönetenlerden biriydi.
1951 yılı, dünya görüşü nedeniyle sürekli mahkeme kapılarını aşındıracağı bir ömrün başlangıcı oldu Arif Damar için... 15 Kasım 1951’de yayımlanan “Dayanılmaz” adlı şiiri nedeniyle, gizli örgüt üyesi olduğu suçlamasıyla 5 Aralık 1951’de tutuklandı. Delil yetersizliğinden beraat edene kadar iki yılını cezaevinde geçirdi. 2000 yılında Cumhuriyet’e verdiği bir söyleşide 1950 TKP tevkifatında yaşadıklarını anlatırken, aralarında Vedat Türkali ve Ahmed Arif’in de bulunduğu bazı TKP’lileri ‘itirafçı’ olarak suçladı ve büyük bir tartışmanın kapısını açtı.
1956 yılında ise toplu şiirlerinden oluşan “Günden Güne” adlı kitabı toplatıldı, yine beraat etti. 1982 yılında, kendisine ait Yeryüzü Kitabevi’nde yasak yayın bulundurduğu gerekçesiyle üç ay Bozcaada Tutukevi’nde yattı.
Arif Damar, 1991 yılında da Melih Cevdet Anday ile mahkemelik olmuştu. Bu kez Damar davacı konumundaydı. Konu, 1959 yılında Tercüman gazetesinde Murat Tek imzasıyla yayımlanan “Yağmurlu Sokak” romanıydı. Roman, 1991 yılında Simavi Yayınları tarafından, bu kez Melih Cevdet Anday imzasıyla yayımlanmıştı. Arif Damar, romanı birlikte yazdıkları iddiasıyla Anday’a ve yayınevine dava açtı. Sonunda roman iki imzayla yayımlandı.

‘Bağırmaz şiiri...’
1984 yılında kitabevini kapatıp kendini bütünüyle yazmaya verdi Arif Damar; “Ay Ayakta Değildi”, “Acı Ertelenirken”, “Yoksulduk Dünyayı Sevdik”, “Eski Yağmurları Dinliyordum”, “Kitaplar Kitabı”, “Külliyen Red”, “Kırık Makara”, “Gitme Kal” adlı kitaplarını yayımladı.
Nazım Hikmet’in ve İkinci Yeni’nin su yolunda akan toplumcu gerçekçi Arif Damar şiirini İlhan Berk şöyle anlatır: “(...) Bağırmaz şiiri/Hiç mi bağırmaz?/Bağırır elbet, ama içten içe işler/Yeraltı suları gibi yavaş yavaş baş verir”... İlhan Berk’e göre Arif Damar şiirin ‘soğuk demircisi’ydi.
Arif Damar’ın cenazesi, yarın Moda Camii’nde öğle namazının ardından kılınacak cenaze namazı sonrasında Çengelköy Mezarlığı’na toprağa verilecek.

Yazarlar