Editörün Seçtikleri Teröristin kanlı yüzü

Teröristin kanlı yüzü

30.06.1999 - 00:00 | Son Güncellenme:

Teröristin kanlı yüzü

Teröristin kanlı yüzü


Ölüm makinesi PKK’nın elebaşısı Apo’nun Ankara Siyasal’dan Bekaa’ya uzanan terör yılları...


Terör örgütü PKK'nın elebaşısı Abdullah Öcalan, 1949 yılında Şanlıurfa'nın Halfeti İlçesi'nin Ömerli Köyü'nde doğdu. Yoksul bir köylü ailesinin dördü kız yedi çocuğundan biriydi. 1966 yılında Ankara Tapu Kadastro Meslek Lisesi'ne girdi.
Yatılı öğrenci olarak okuduğu bu okulu, 1969 yılında bitirdi. Öcalan, 1969 -1970 yılları arasında Diyarbakır'da tapu memurluğu yaptı. 1971 yılında İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ni kazandı. Ancak daha sonra Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi'ne geçti.
SBF'de okurken Mahir Çayan ve arkadaşlarının öldürülmeleri üzerine bir protesto eylemine katılmak, Doğu Perinçek ve arkadaşlarınca çıkarılan Şafak adlı dergiyi dağıtmak suçlarından 7 Nisan 1972'de tutuklandı. Mamak Cezaevi'nde 7 ay tutuklu kaldı.
1974'te PKK ile ilişki kurdu. Örgütün 27 Kasım 1978'de Diyarbakır'ın Lice ilçesine bağlı Fis köyündeki Birinci Kongresi'nde Öcalan, genel sekreterlik görevine seçildi. Ondan sonra tüm kongrelerde yerini korudu. Aynı yıl MİT için çalıştığı öne sürülen Ali Yıldırım'ın kızı Kesire ile evlendi.

Öcalan, 1979 yılında güvenliğinin sağlanabilmesi ve örgütsel çalışmaları daha rahat yürütebilmek için yurt dışına çıktı. Suriye ve Zürih'ten sonra tekrar Şam'a döndü. Burada Bekaa Vadisi'ne yerleşti. Bu dönemde Avrupa'da propagandaya ağırlık verildi.
1982 yılı Ağustos ayında PKK, ikinci kongresini topladı. Bu kongrede Hakkari, Van ve Siirt'te silahlı mücadele kararı alındı. PKK, 1984'te ilk ses getiren eylemini yaptı ve 15 Ağustos gecesi Eruh ve Şemdinli ilçelerini bastı. 1985 yılında ERNK (Kürdistan Ulusal Kurtuluş Cephesi) kuruldu. PKK III. Kongresi'ni 25 - 30 Ekim 1986'da topladı. Özellikle İsveç Başbakanı Olof Palme'nin öldürülmesi olayında, çokça adının geçmesi PKK'yı istenmeyen güç haline getirdi. 1986'da Pınarcık'ta kadın - çocuk 30 kişi öldürüldü ve bu tarihten sonra toplu katliamlar sürdü. 1987'de topyekün saldırıya geçilme kararı alındı.
Öcalan, 1992 - 95 yıllarında PKK'nın imha olmaktan kılpayı kurtulduğunu söylemişti. 1996 yılına gelindiğinde örgüt içinde huzursuzluklar iyice arttı. Öcalan, 1997 yılında ERNK'nın stilini kaybettiğini, güvenlik güçlerinin her hareketten haberdar olduğunu ifade etti. Türk askeri PKK'ya darbe üzerine darbe vururken örgüt dağılmaya, Öcalan'ın hırçınlığı da giderek artmaya başladı.
Öcalan, sadece Türklere değil, Kürtlere de sürekli hakaretler yağdırdı. Hatta Kürtlerin "aptal" olduğunu ima eden sözler söyledi. Karnını kaşıyarak hakaret içeren konuşmalarının yanısıra, örgüt içinde kadın militanlarla aşk ilişkileri yaşadığı söylentileri de ayyuka çıktı. Bu söylentiler çoğunlukla örgüt elemanları tarafından dile getirildi.
Örgütten kopmalar giderek çoğaldı. PKK'nın ikinci adamı Şemdin Sakık'ın kopuşu örgüte büyük darbe vurdu. 23 Mart 1998'de Bingöl'de 33 askerin şehit edilmesi emrini veren Öcalan, örgütün ikinci adamı olan ve örgütten kaçan Şemdin Sakık'ı Barzani'den istedi. Aynı tarihler içerisinde güvenlik kuvvetlerince yapılan operasyon ile Şemdin Sakık yakalanarak Türkiye'ye getirildi. Ekim 1998'de Türkiye'nin Suriye'ye yaptığı baskı nedeniyle buradaki karargahından kaçmak zorunda bırakılan Öcalan, 15 Şubat 1999'da Kenya'da yakalanarak Türkiye'ye getirildi.



Yazarlar