Avukat Serpil Çınar

Avukat Serpil Çınar

avserpilcinar@gmail.com

Tüm Yazıları

Boşanma davalarında en üzücü olan durum çocukların tüm olaylara başlı başına şahit olması ve olayların içine çekilmesidir. Elbette eşe olan güven kırıklığı, evliliklerde yaşanılan hayal kırıklıkları her iki eş açısından travmatiktir. Ancak yaşanılan travmatik olaylar nedeniyle çocukların diğer ebeveyne karşı intikam ya da koz olarak kullanılacağı anlamına gelmemektedir.

Kimi ebeveynler bu konuda bilinçli davranarak bu travmayı yaşatmamak adına çok saba sarf ederken kimi ebeveynler evlilik içerisinde yaşadığı olayları, tartışmaları çocuğuna yansıtarak kişiliğinin ve karakterinin oluşumuna olumsuz etki edecek derecede davranmaktadır. Ne yazık ki bu durumun en çok kadınlarda, annelerde görüldüğü araştırmalarda tespit edilmiştir. Birçok boşanma dosyasında gördüğüm kadarıyla eski eşe kızgın olan annenin çocuklara olan tutumunun “Medea Kompleksi” ile birebir örtüştüğünü ne yazık ki görüyorum.

Haberin Devamı

Nedir bu “Medea Kompleksi”, boşanmada kötü niyetli anne sendromu sadece kadınlar için mi geçerlidir? “Medea”, Yunan mitolojisinde büyücü ve ilaç tanrıçası olarak bilinmektedir. Eşiyle evlendikten sonra Yunanistan’dan ayrılan ve farklı bir ülkede düzen kuran Medea, eşi tarafından aldatıldığını öğrendiğinde eşinden intikam almak ister. Efsaneye göre Medea, sırf eşine zarar verebilmek ve çocuklarla görüşmesini önlemek adına iki çocuğunun da yaşamına son verdiği söylentiler arasındadır.

Evet, boşanmada kötü niyetli anne sendromu bu mitolojiden, efsaneden ileri gelmektedir. Medea’nın sırf eşinden intikam almak amacıyla çocuklarına zarar verdiği, bu denli gözünün karardığı hikayeyi günümüze uyarladığımızda çocukların uğradığı zararı, psikolojik olarak etkilenmesini fiziken değil ama ruhen ölümüne neden olmasıyla yorumlayabiliriz.

Anne ya da baba fark etmeksizin bu durumun her iki ebeveynde de olduğunu görmekteyim. Bir eş aldatıldığında diğer eşten intikam almak amacıyla mahkemenin tesis ettiği kişisel ilişki günlerinde göstermeyi dahi reddetmekte, telefonla görüştürmek dahi istememektedir. Boşanma durumunu bir türlü kabullenemeyen ya da boşanma kararının verilmesi sonrasında mutluluğu bir türlü bulamayan kişiler, mutsuzluğunu ne yazık ki birebir çocuğuna yansıtmakta ve öfke ile duygusal krizlerini çocuklarına da yaşatmaktadır.

Haberin Devamı

-Boşanma aşamasında velayet hakkını alan annenin babalarıyla görüştürmek istemediğini,

-Baba ile görüşen ya da telefonla arayan çocuğun görüşmesi halinde suçluluk duygusuna iten davranışlarda bulunulması,

-Evlilikte yaşanılan problemlerin anne ya da baba tarafından anlatılması ile diğer ebeveyne karşı öfke ya da kin duyulması amaçlanması,

-Çocuk ile baba arasında mahkeme tarafından “geçerli olarak kabul edilmeyecek nedenlerle” görüşmesinin tamamıyla kaldırılması ya da sadece belli saatlerde görüşerek yatılı kalmaması talebinde bulunulmaktadır.

Boşanma vakalarında, ebeveynlerinin boşanmasında yıpranan her yaştaki çocuklara tanık olmaktayız. Kimi çocuklar, evlilik içerisindeki olaylara birebir dahil etmektedir. Çocuklar duygusal istismara maruz bırakılmakta ve evlilik içerisindeki problemler nedeniyle ilerideki ilişkilerinde güven ya da sevgi eksikliği yaşama olasılığındadır. Kimilerinde ileriki seviyelerde iletişim problemi, sorumluluk alma ya da arkadaş edinmede ciddi olumsuzluklar yaşayabilmektedir. Türkiye’de velayet hakkını alan ya da boşanma sürecine giren anne ya da babanın mutlaka psikolojik olarak bir destek alması, bu konuda bilinçlendirilmesi şarttır. Her ebeveyn kendi üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmeli, çocuk yanında ne konuşulup ne konuşulmaması, diğer ebeveyne karşı yönlendirmede bulunmaması ve yasaklar koymaması gerektiğinin bilincinde olmalıdır. Örneğin ortak velayetin Türkiye’de uygulanması çok ama çok zordur. Birçok ebeveyn gerçekten çocuğu için neyin yararlı olacağı bilincinde olsa da psikolojisi elvermediğinden birebir çocuğuna zarar verdiği bir duruma gelmiş bulunmaktayız. Birçok ülkede “ortak velayet” uygulanmakta iken bizim ülkemizde uygulanması ebeveynlerin anlaşamaması nedeniyle uygulanamamaktadır. Ortak velayet ile eşler, çocuğun maddi-manevi sorumluluk ve yükümlülüklerini ortak almaktadır, çocuğun gideceği okula, hastaneye ya da özel sigorta şirketinin belirlenmesi gibi birçok konuda müşterek karar verecektir. Çocuk üzerinde ortak velayete sahip anne ve baba, kendi maddi-manevi şartları doğrultusunda çocuğu adına birlikte karar verecektir. Az da olsa elbette sadece çocuğunun iyiliği için hareket eden, ne olursa olsun çocuğu etkilenmesin diye eski eşe karşı olan öfkesini çocuğuna yansıtmayarak çocuğun mutlu büyümesini sağlayan anne-babalar da vardır. Ancak bu sayı ne yazık ki çok azdır.

Haberin Devamı

Aldatılan ya da evlilikte sorunlar yaşayan anne ya da babalar, kendi sorunlarını çocuklarına fazlasıyla yansıtmakta ve çocukları da bu durumu bilsin istemektedir. Çocuğuyla görüşmek isteyen anne ya da babaya “telefonla aranmama”, “gelip görmemesi” için veto konulmaktadır.

Çocuk yetiştirme konusunda anne ya da babalar çocuğa “sahip” olduğunu değil, “ait” olduğu hissettirilmelidir. Çocukların “davranışlarında özgürlük” tanınmalıdır. Mahkeme tarafından atanan pedagog raporlarında, bu durum fark edilse dahi dile getirilmemektedir, birçok çocuk boşanma dosyalarında diğer ebeveyne karşı yabancılaştırılmakta ve nefret duygusu barındırması için yönlendirilmektedir.

Boşanma dosyalarından gördüğüm ve tecrübe edindiğim kadarıyla; çocukların anneyi tanıma hakkı olduğu gibi babayı da tanıma hakkı, anneyle vakit geçirme hakkı olduğu gibi babayla da vakit geçirme hakkı vardır. Her anne ve babanın, çocukları yetiştirme konusunda bir uzmandan yardım alması gerektiği, topluma kazandırılan çocukların sosyal ve iş ilişkilerindeki olumsuzluklarının aza indirgenmesi gereklidir. Özellikle evliliği biten ebeveynlerin bu konuda son derece hassas davranması gerekmektedir. Çocuklar özgür ve mutlu büyütülmelidir. Hiçbir çocuk kendi içerisinde yalnızlaştırılmamalı, anne ya da babasına karşı özgürce sevgisini, özlemini aktarabilmelidir. Çocuklar sınırlandırılmamalıdır.