Kişisel gelişim hastalığı

Daha gazla kapılıp gideceksiniz değil mi? Bunun daha ilerisi ne olacak sizce? Oturup bir konuşsak diyorum.

İnanılmaz bir ruh kıyımı gerçekleşiyor. Kişisel gelişim güzel, farkındalıklar iyi ama her şeyi vurup belini kıracak dozajda yaptığımız gibi burada da tüm ayarları bozmak neden?

Farkındalıklarla hayatın güzelleşeceğini sandık ve öyle de olmalıydı ama durum biraz yanlış gitti:

İyi düşünmeyi aşılayan yöntemlerdeki “kendini düşün ve kendine değer ver” mottosu biraz bencilliğe sürükledi herkesi. Oysaki bir bütün içinde olmayı benimsemek ve o bütünlüğün içinde kendini unutmamak gerektiği anlatılıyordu. Yani “kendini unutma ve kendine de değer ver” diyen algıyı, “kimseyi umursama, bencilce kendine değer ver” olarak alıp koydu herkes hayatına.

Haberin Devamı

“Kendini sev” dedi birçok kişisel gelişimci ve haklıydılar ama kendini severken diğer insanları sevmenin de ne kadar önemli olduğunu söylemeyi mi unuttular acaba, çünkü kimse kimseyi sevmemeye başladı nedense!

İnsanlar alma-verme dengesini konuşmaya başladı evrenle ve bu dengeyi bulmaya çalışırken “verme” kısmını çıkarıp hep alıcı olmayı seçti herkes, çok matah bir şeymiş gibi. İyi de o bir denge ya hani, hem alıcı hem verici olacaksın, yani ikisini de yap ve orantılı yap diyordu kurallar. İnsanlar sadece alıcı olmayı seçmeye başladı, çaba ve fedakarlıklar çöplerde.

İçini darladıysa, biraz hayatı zorlaştırdıysa aşktan ya da aileden gelen muhatapla bağları kesmek moda oldu. Elleri kaldır, makas hayal et ve irini akıtıp kesiver gitsin. Ortalık kopmuş bağlarla dolu maalesef. Yahu bağ kesmek bağ içindeki sorunları ve irinleri akıtmak demek ve bu bir temizlik için yapılıyor, kese kese bir hal oldunuz iletişimleri, ilişkileri.

Evrene, kadere ve olasılıklara inanmak iyi güzel ve ben de öyleyim ama istemeden, çabalamadan olmaz, bunu niye unuttunuz? “Ben evrene inanıyorum, eğer bu adam da beni seviyorsa gelir” deyip beklerken gitti o, haberiniz yok! Evren “bana bırak ve bekle” diye söz mü verdi size, neden istemeyi ve isteklerinize ulaşmak için bir şeyler yapmayı bıraktınız?

Haberin Devamı

Teknoloji ve hayat bu kadar hızlıyken telepatiyle mesajlaşmak bayağı keyif veriyor sanırım. Karşınızdaki insanları “iletişimsiz” olarak yargıladığınız gibi bir kez yargılasaydınız kendinizi de keşke, tam da sadece telepatiyle birine mesaj atarken. Neden her şeyi unutmaya çalışıyorsunuz. Yaşadığım hayatın her bir zerresini unutmaya çalışırsam yüzüm kırışsın :) Yahu yaşadığın her şeyden dersini çıkarman ve bu dersi unutmaman gerekiyor, yaşam düzeni bu. Neden çılgınlar gibi bilincinizin altını üstünü temizletip duruyorsunuz?

Bu işlerle ilgilenmeye başladıktan sonra da düşünce ve hislerine aşırı bağlananlar da çoğaldı. Sezgileri güçlü ve fedakarlığı yüksek olduğu için ne düşünüyor ve hissediyorsa ona tek doğru geliyor. Bunu savunurum, insan içindeki hisse ve düşünceye bakmalı ama 2 kez, objektif dengede bakmalı. Kesinlik ve keskinlik de iyi değildir hani. Psişik yeteneklerime rağmen durugörülerime yüzde yüz güvenmeyip sağlama alıyorum ben, vizyonlara ve hislere bu kadar kıymet verip iddia etmeniz biraz abartı değil mi? Olaylar “o beni düşünüyor o yüzden his geldi, şöyle görüyorum bizi, şunlar olacak...” diye kehanetlere ve kandırmacalara kadar gitti, durum fena!

Haberin Devamı

Bana farklı farklı sorular geliyor. Cevabım hepsinde net oluyor aslında “iste, söyle, inan ve çabala”. Cevap da hep aynı geliyor “kolayı yok mu?” Amuda kalkın bence her şey çözülüyor. Bir şeyi istemek ve istememek, istediğini arzulayıp mücadele etmek, istemediğini de hatırlayıp hatırlayıp direnmek çok mu zor?

Kişisel gelişim hastalığına yakalandınız ve durumunuz gitgide artıyor:)

İstemek, istememek, çabalamak, cesaret etmek, sevmek, reddetmek, koşmak ve durmak, düşünmek ve bırakmak, inanmak, konuşmak ve iletişim o kadar zor değil yani. Asırlar boyu da bağ kesmeye, havaya uçmaya, alt üst temizliğe, telepatiye ya da astral yöntemlere muhtaç olmadı insanlık. Yoksa sen ve ben doğmazdık bile!

Kendine meseleyi ve yaşamayı zorlaştıran sensin. Hiçbirimize ikinci bir yaşam vaat edilmedi, zamanı durdurmaya, kendini bulmak yerine bozmaya ya da ne bileyim her bulduğun yemeği yer gibi her yolu doğru saymaya ne gerek var yani!

Tam da bana sorulduğu gibi, kolayı nedir bu işin:

“İste, isteme, kendine söyle, inan ve yap şu işi, yaşa!”

Betül Yergök

İnstagram: @betulyergok

Youtube: @mentalizasyon