Tetikleyicilerini yok etme

Son aylarda yaptığım beden beyin taramalarının çoğunda “tetikleyici eksikliği” görüyorum. Bu sanırım değişken konularda hepimizde olmaya başladı. Gelin tetikleyicilerimiz nasıl ve neden eksik görelim ve değiştirmeye niyetlenelim.

Tetikleyicilerin ne olduğunu da kısaca açıklayayım. Beynimizin bizi bir istek, arzu, hayal, cesaret, korku ya da kaygıya tetikleme ve bu duygudurumları ateşleme biçimidir. Beynin konuya ilişkin mekanizmasının sonucu olarak dopamin reseptörleri, kayıp kazanç mekanizması, amigdala ya da hipotalamusun görevlerinin sonucu olarak ateşlenir ve tetikleniriz. Örneğin en çok kaygı, korku ve anksiyete tetiklenmelerini bariz gözlemleriz ama aslında hayatın her alanına dair tetikleyicilerimizin güçlü çalışmasına ihtiyacımız vardır. Bir ilişki istemek, kalbimizi aşka açmak, insanlara güvenmek, bir hobi ya da hayal üretmek, duyguları itiraf edebilmek, ilişki yaşamak, iş hayatında değişimlere açık olmak, yeni fikirlere açıklık, yeni girişimlerde cesaret, hayır diyebilmek, kendini sevebilmek, paraya ilişkin inançlar, şans ve dişil-eril enerjiler gibi bizi biz yapan her şey tetikleyicilerimizin performansına göre bizimleler.

Haberin Devamı

Hangi alanlarda kısıtlı ya da güçsüz ya da isteksiz ve sonucu olumsuz görüyorsan şunlardan hangisinin sende yoğun olduğuna bakarak sorunu anlayabilirsin.

Kadercilik: Bazıları kadere inanmanın güzelliğini biraz abartarak kendini bütünüyle kadere bırakmıştır. Böylece kendi kendine bir yol gitmek, bir şeyi denemek ve hareket etme tetikleyicileri burada görev bırakmaya başlar. Çünkü kişi hikayesini yaratmak yerine yazıldığını düşündüğü şeklin kesin olduğunu sanarak bir akışa bütünen teslim olmuştur. Ancak kader ikiye ayrılır, kesin kaderlerin varlığı azlığı kadardır ama ihtiyari kader ise insanın seçim istek ve hareketliliğine bağlıdır. Atladığımız yer bu kısmıdır. Bu yüzden kadere bütünüyle teslim etmek yaşamsal tetikleyicileri güçsüzleştirir ve ihtiyari kaderi yazma yaşama kısmında tetikleyiciler çalışmadığından kader boşluğunda sürüklenir insan. Genelde yorgun, halsiz ya da heyecansız olabilir kişi. Kol, diz, ayak hassasiyeti verir.

Haberin Devamı

İnanç zayıflığı/negatif meyil: Bazıları ise aslında gerçekten olumlu sonuç ve olasılıklara, insanlara inancını yitirmiştir. Bu hem kaderciliği hem yargılı olma sonucunu da beraberinde getirebilir. Muhtemelen konu bazında bir yerlerde yaşadığı olaylar üzerine güven yitimi yaşamıştır. İlerlemeye çok meyillidir, örneğin önce karşı cinse güvenmemek ve inanmakla başlayan akım kişinin olasılıklara, iyi şeylere ve kendine bile inanmamasına kadar ilerler. Bu halde kişi zaten olumsuz meyil gösterdiğinden pozitif düşünmeye, istemeye ve denemeye dair tetiklenmeleri yok etmiştir. Özellikle çene bölgesinden izleri yakalayabilirsiniz, çene sıkma ve diş hassasiyetleri belirgin göstergedir.

Yargı/ezber mekanizması: Kimi analiz güdülü bir mekanizmaya sahiptir ve yargılıdır. İnsan davranışlarını sürekli analiz eder ve kendince oluşturduğu bir sistem vardır. Ya davranış izler ya da bir senaryo yazar. “Böyleleri bunu bu yüzden yapar” gibi sonuçlar çıkarır. Genelde kişi kendi zihninde ve içinde konuşur. Bu yönde güdüler varsa hayatın her alanında ya da konu bazında en güçlü tetikleyici alanı analiz etmek ve kişilerle ilgili bir yargıya varmak olur. Böylece kişi kendi arzularını hayal ve isteklerini görmez, onlar için tetiklenmez, çünkü başkalarını analiz etmekle meşguldür. Bu yönde tetikleyici yanlış odakta güçlü, diğer alanda zayıftır. Göz,baş bölgesinde hassasiyetlerden anlayabilirsiniz bunu.

Haberin Devamı

Otopilot/rutin/konfor seyri: Çok fazla rutin hayat yaşarsanız da tetikleyicileriniz azalır. Aynı işi yapmak ve belli rutinlerde yaşamak bu otomatik yaşamı sürdürmeye veya bunu konforlu alan görmeye güdüler sizi. Bunu kırmak için değişkenlikler katmanız lazım, giyim kuşamdan saç şeklinde kadar ufak alanlarda olabilir.

Kapatma/kaçma otomatları: Bazı kişilerde kapatma ve kaçma güdüsü çok baskın çıkıyor. Kişinin en güçlü tetiklenme alanı bu ve diğer alanlarda tetikleyicilerde zayıflama oluşuyor. Sanki tüm tetikleyiciler bu görevi üstlenmiş gibi. Kişi muhtemelen hikayesinin bir yerinde bir takım olaylarla baş edebilmek adına onun üstünü örtmeyi, kaçmayı, düşünmeye kendini kapatmayı seçmiştir (kaç yaşında ve her ne olduysa) . Bu yüzden de her konuda bunu yapmaya meyillidir. Bu otomatik sistem ise kendince kapatma ve kaçma tetiklenmesi verir, bazen hiç gerek yokken bile. İlişkilerde karşı taraftan hızlı adım bekleyebilir, aksi halde kaçar; duygusal kararlar ya da radikal düşüncelerden kişi kaçar. Ya çok kilo alma meyli verir ya da bacaklarda güçsüzlük ve kasılmalar verir. Kişiyi faydalı ve keyifli tetiklenmelerden yoksun bırakır.

Ve bunlar değiştirilebilir, sadece bu gerçeklerini görmekle başlayarak.

Sevgiler

Betül Yergök

İnstagram: @betulyergok

Youtube: @mentalizasyon