Yaşam Dünyaları verseler bir günü telafi edemezler

Dünyaları verseler bir günü telafi edemezler

16.12.2010 - 02:37 | Son Güncellenme:

Masum oldukları anlaşılan Bircan ve Cemal Başak, “Yaşadıklarımızın bedeli olamaz” diye konuşuyor. Cemal Başak cezaevinde işkence gördüğünü söylüyor, Bircan Başak ise “Ölüme bile razıydım” diyor

Dünyaları verseler bir günü telafi edemezler

Kumkapı’da oturdukları binada cinayete kurban giden tercüman Mustafa Çelik’in (70) katil zanlısı olarak 3 yıl cezaevinde yatan, daha sonra suçsuz oldukları anlaşılan Bircan-Cemal Başak çifti, hapiste geçen ayları ve sonrasında yaşadıklarını Milliyet’e anlattı. Çift, “Hakkımızı arayacağız ama dünyaları verseler ailece yaşadıklarımızın bir gününü telafi edemezler” dedi.
Kumkapı’daki evinde 2002’de ölü bulunan Çelik’in katil zanlısı olarak komşuları Bircan-Cemal Başak çifti tutuklandı. Çelik’in yanağındaki diş izinin Bircan Başak’a ait olduğunu belirten Adli Tıp raporu tutuklamaya delil oldu. Üç yıl cezaevinde yatan çift, 2005’de tahliye oldu. Önceki gün mahkemenin verdiği beraat kararıyla da masum oldukları ispatlandı.

Sevil Atasoy kurtarmış
Cinayeti olay yerindeki biranın üzerindeki parmak izinden Osman Özer’in işlediği anlaşıldı. Ancak Başak ailesi yaşadıkları travmayı hâlâ atlatamadı. Bir aile yakınının Kumkapı’daki internet kafesini işleten Cemal Başak, “Yok yere hapis yattık ve psikolojimiz bozuldu” dedi. Cezaevi idaresi tarafından kendisine işkence yapıldığını öne süren Başak, “Cezaevinde falakaya yatırdılar. Mahkumlar tarafından tehdit edildim. 40 ay boyunca ölüm korkusuyla yaşadım” diye konuştu. Masum olduğunun kanıtlanması için cezaevinden Adli Tıp uzmanı Prof. Dr. Sevil Atasoy’a mektup yazdığını anlatan Başak, “Kendisi diş izinin tek başına kanıt olamayacağını belirtip, örnekler vererek hazırladığı yasal bir mütalaayı bize gönderdi. Mütalaayı 2005’de mahkemeye sunduk ve tahliye edildik. Bizi o kurtardı. Zaman zaman en yakınlarımız da dahil herkes bize kuşkuyla bakıyordu. İş için nereye başvurduysam hep kapılar yüzüme kapandı. Birkaç yakınım bana inandı ve destek oldu. Onların sayesinde iş sahibiyim” dedi. Cinayetin ardından kayyum bürosunun oturdukları binaya el koyduğunu da belirten Başak, “Aleyhimize 4 tane dava açıldı. İşgalci gösterip geçmişe dönük 40 bin TL para istediler. Kayyuma ayda 800 TL ödüyoruz. Artık yasal yollardan hakkımızı arayacağız. Adli Tıp’a dava açacağız. Ama dünyaları verseler ailece yaşadıklarımızın bir gününü telafi edemezler” diye konuştu.

Haberin Devamı

‘Katilin çocukları diye çağırıyorlardı’
Bircan Başak cezaevine girdiğinde hayata küstüğünü belirterek, “Yaşamak istemedim. Ölüme bile razıydım ben. Çocuğum epilepsi hastasıydı ve tedavisi aksayacak diye çok korktum. Korktuğum da başıma geldi. Yılmaz, ilaçlarını alamadığı için günde 8 kere bayılmış. Bunlar onun beyninde hasar bıraktı ve zekâ geriliği yaptı. Çocuğum normal okula gidemiyor artık. Diğer iki çocuğum da okulda dışlandı. Katilin çocukları diye çağırıyorlardı” dedi. Başak çifti cezaevindeyken çocuklara bakan, Bircan Başak’ın annesi Maide Sin, 2 yıl önce 80 yaşında vefat etti. Bircan Başak, annesinin sağlığının cezaevine girdikten sonra bozulduğunu belirterek, “Cezaevindeki görüşte bana ‘Ben ölmeden çıkın yoksa bu çocuklar ortada kalacak’ demişti. Bütün bunların hesabını kim verecek?” diye sordu...

Yazarlar