14.08.1997 - 00:00 | Son Güncellenme:
ÇÖKERTME'den çıktım da Halilim aman başım selamet,
Bitez de yalısına varmadan Halilim aman koptu kıyamet.
Arkadaşım İbraam Çavuş Allahıma emanet
Burası Aspat değil Halilim aman Bitez yalısı...
Ciğerime ateş saldı, aman kurşun yarası.
Kim bilmez bu dokunaklı Bodrum türküsünü, kimin yüreği sızlamaz Çerkez kaymakamla Çakır gözlü Gülsüm'ün öyküsüne.
İşte biz de Çökertme'den çıkmıyoruz da, Çökertme'ye geliyoruz.
Hani Bodrum'dan mavi yolculuğa çıkanların ilk durduğu, hani Halikarnas Balıkçısı Cevat Şakir Kabaağaç'ın kitaplarına konu olan, güzeller güzeli Çakır Ayşe'nin diyarı.
Çakıllıyalı, Çamlık Koyu, Kisebükü, İnceyalı, Ilgın ve Hurma Koyları'ndaki tekne gezimiz sırasında, deniz çok dalgalı olduğu için Çökertme'ye ulaşamayınca karadan gitmeyi deniyoruz. Sonunda Yukarı Mazı, ardından Gökbel Köyü'ne doğru yol alıp, tozlu topraklı yarı asfalt bir yoldan Çökertme'ye varıyoruz.
Çökertme, Gökbel Köyü'nün küçük bir mahallesi. Sanki bundan 20 yıl önceki Bodrum köyleri gibi. Sessiz, ıssız, kendi halinde, doğayla iç içe yaşayan bir küçük koycuk. Yol üstünde, denize 50 metre mesafede, çiçekli bahçe içindeki aile işletmesi Sönmez Pansiyon'a yerleştikten sonra, köyün içinde tur atıp, "Kaptan'ın Yeri"ne akşam yemeğine gidiyoruz. Gider gitmez de tüm yabancı ve yerli teknelerin uğrak yeri "Kaptan'ın Yeri"nde eğlencenin içine düşüyoruz.
Sahnede "köy çalgıcıları", fasıldan giriyor. Ardından bir faytona kurulan İbrahim Kaptan, efe giysileriyle sahneye geliyor. Faytondan inip, iki duble attırdıktan sonra olay başlıyor. Çine zeybeği oynamaya başlayan kaptan, birden düdük çalarak çalgıcıları susturuyor. Bu hareket "Yeni müzik çalın" demekmiş.
Ardından tekrar zeybek başlıyor. Kaptan durur mu, bu kez tabancasını ateşliyor, ama kuru sıkı. Fesini çıkartıp, içindeki 50 bin lirayı sahneye atıyor. Bunun manası da, "Bana ince hava çalın" raconu imiş. Ardından üç dakika daha oynayan neşeli kaptan, son numara tüfekle havaya ateş ediyor, ve sahneye bir kuş düşüyor. İşte bu arada turistler, alkış kıyamet yeri göğü inletiyor. Rolü biten kaptan, nargile ve rakısını aldığı gibi baş köşeye kuruluyor. Sonra yansın flaşlar, kaptan kızların öpücük yağmuruna tutuluyor.
Eğlence bununla kalmıyor. Köy çalgıcıları nihaventten girip, hicazdan çıkıyor. İş oyun havalarına gelince, Bodrumlu tekneciler de sahneye fırlayıp, zeybekteki tüm hünerlerini turislere gösteriyor. Arkasından tatlı atışmalar, gecenin sonu geliyor.
Ertesi sabahı, gecenin mahmurluğunu üzerinden henüz atan İbrahim Kaptan'la sohbete ayırıyoruz. Halikarnas Balıkçısı'nın kitaplarına konu olan Çakır Ayşe'nin torunu kaptandan işin özünü öğrenmeye çalışıyoruz.
"Ninem Osmanlı, gözünü budaktan sakınmayan, devlet ana gibi mert bir kadındı. O zamanlar burada böyle lokanta falan yokmuş ama, o kendi imkanlarıyla kıyıda bir yer açmış. Bir gün açıkta Hürriyet teknesinin demirlediğini görünce onları çağırıp, kahve içmeye davet etmiş. Teknedekiler cevap vermeye bile tenezzül etmeyince ninemin tepesi atıp, "O.... çocukları niye gelmiyorsunuz?" diye bağırmış. Öfkeli sesin hışmından korkan Halikarnas Balıkçısı Cevat Şakir Kabaağaç, Azra Erhat, Selahattin Eyüpoğlu ve diğer mavi yolcular karaya çıkıp, ninemin ikramı tarhana çorbası ve kahveyi içmiş, çok iyi de dost olmuşlar. Giderken kumanyalarının büyük bölümünü nineme vermişler. Bir sene sonra Halikarnas Balıkçısı bir kitabında, "Bodrumlu Poliko Mustafa, Çakır Ayşe'yi kaçırdı" diye yazınca, ninemin yine tepesi atıp, geldikleri zaman küfürler sıralamış. Sonucunda barış çubukları yakılıp, iyiden iyiye dost olmuşlar. Her sene de yiyecek ve ilaç yollamışlar."
Ninesi gibi çakır gözlü İbrahim Kaptan öyküyü anlatırken, denizin derinliklerine dalıp, buğulu gözlerle, "Biliyor musunuz; benim sazım Cevat Şakir'in mezarının başında duruyor, ama yıllar neyi tahrip etmiyor ki. Şimdi o sazdan geriye sadece sapı kaldı" diyor.
İbrahim Kaptan'ın yanından ayrılırken efkarlanıp, Bodrum türküsünü söylemeye başlıyoruz. Bu kez rüzgarlar bizi Bodrum'un hiç bozulmayan güzel ve antik koyu, Gümüşlük'e sürüklüyor.
Bodrum'a giderken Milas ve Güllük sapaklarını geçtikten sonra, yolun sol tarafındaki Mumcular ayrımından içeri girerseniz Çakıllıyalı, İnceyalı, Hurma ve Çökertme'ye ulaşabilirsiniz. Mumcular'a geldiğinizde sağa dönünce, önce Yeniköy, sonra Yukarı ve Aşağı Mazı köyleri karşınıza çıkıyor. 25 kilometrelik asfalt ve çam ormanlarının sona erdiği yerde çatallaşan yoldan sağa saparsanız, 2 kilometre sonra minicik koy; Çakıllıyalı'dasınız. Soldaki toprak ve virajlı yolun sonuysa İnceyalı.
* Çakıllıyalı'da köy şartlarına katlanıp "olanla yetinmek" isterseniz, sebze ve meyve bahçesinin içindeki Çiçek Pansiyon'da konaklayabilirsiniz. 3 kişi oda kahvaltı 2,5 milyon lira. Otobüsle gittiğinizde Bodrum Güvercinlik'te inerseniz, pansiyon sizi buradan da aldırtıyor. Telefon: 0 252 339 20 39.
* Çiçek Pansiyon'da inanılmaz lezzetteki petekli çam balının 5 kilosu 'inanmayacaksınız ama' 750 bin, zeytin ve zeytinyağının kilosu 200 bin lira. Sizi bilmem ama, ben köy yağına hayran olduğum için tadına bayıldım.
* İnceyalı'da, Yukarı ve Aşağı Mazı muhtarı Mehmet Taş'ın işlettiği Taş Pansiyon'da 12 oda, 30 yatak var. Deniz kenarında, çiçekler arasındaki odalarda kalmak isterseniz 3 öğün yemek, konaklama bir kişi 3,5 milyon lira. Önceden yer ayırtmak şart. Telefonu 339 20 89.
* Bir tepenin üzerindeki Kale Pansiyon'da 4 oda, İnceyalı Pansiyon'da 4 oda ve 4 bungalov bulunuyor. Telefon: Kale 339 21 64, İnceyalı 339 21 25.
* Aşağı Mazı'da kahvenin bulunduğu meydandan sola saparsanız, 3 kilometre sonra Hurma Koyu'ndasınız. Denize sıfır Kayabaşı Pansiyon 339 20 50, Akkaş Pansiyon 339 21 31 veya Sahil Pansiyon'da 339 21 31 konaklayabilirsiniz.
* Çökertme'de denize 50 metre mesafedeki Sönmez Pansiyon gerek temizliği, gerek lezzetli ev yemekleriyle çok hoş bir yer. 10 odalı, 30 yataklı pansiyonda bir kişi kahvaltı dahil 1,5 milyon lira. Araç telefonu: 0 522 217 47 36.
* Deniz kenarında, 8 odalı Orhan Pansiyon kahvaltı dahil iki kişi 2 milyon lira. Tel: 339 24 00. Üç odalı Kaptan'ın Yeri'nde kahvaltı hariç bir kişi 500 bin lira. Tel:339 24 61.
* Çökertme'de deniz kenarında Rose Mary Restoran var. Biz orada yemek yemedik, ancak fiyatların bir hayli kabarık olduğu, yabancı teknelerin bu konuda diğer tekne sahiplerini telsizle uyardığı söyleniyor. Bilginize....
* Mazı'da tüm evlerde halı ya da kilim dokunuyor. Ya bu evlerden, ya da dükkanlardan çok ehven fiyata halı alabilirsiniz. Mumcuların yanıbaşındaki Yeniköy'de, meydandaki halıcı Güneyir'in dükkanında olağanüstü güzellikte halı ve kilimler var. Para ayırsanız, bu güzelliklere sahip olabilirsiniz.
Çakıllıyalı, İnceyalı ve Hurma'daki pansiyonların hepsinde yemek yiyebilirsiniz. İçiniz rahat etsin, bu güzelim koylarda buzluğa giren balığa pek itibar eden yok. İlle de sabah çıkan balık makbul. Hele sabahçı ıskarazonun tadı bir başka güzel. "Küçük ama lezzetli bir balık" derseniz, sokkan en iyisi. Balık kadromuz bu kadarla sınırlı değil; lahos, orfoz, sinarit, melanur, fangiri, karagöz, çupra da bulabilirsiniz.
* En sevdiğim otların başında gelen fesleğen, burada imparatorluğunu ilan etmiş. Hangi pansiyon veya eve girseniz, teneke kutular içinde çeşit çeşit fesleğenle kucaklaşıyorsunuz. Egeliler; kimi iri yapraklı İtalyan tipi, kimi mor, kimi küçük fesleğen otunu her yemeğin içine katıyor. Özellikle çiğden yapılan kabak çiçeği, biber ve patlıcan dolmasının karışımına maydanoz, nane, dereotunun yanısıra bol miktarda da fesleğen koyuyorlar. "Tadı nasıl oluyor?" derseniz, tek kelime söyleyebilirim; harikulade. Size bir sır vereyim; halis zeytinyağı ve limon soslu ahtapot salatasının içine fesleğen koyarsanız, tadına doyamazsınız.
İngiliz basınının önde gelen bulvar gazetelerinden Daily Mail'in özel haberine göre, Meghan Markle'ın İngiliz eleştirmenlere aldırmadığı ve doğum odasında twerk yaptığı bir videonun ortaya çıkması büyük bir tartışma yarattı.