Böbreklerde taş oluşumu hakkında da bilgi veren Murat Tolga Gülpınar, “Böbreklerimiz kanı süzerek idrarı oluşturuyorlar. Bazı elementler kristaller oluşturuyor. Bu kristaller sıvı alım azlığında idrarda yoğunlaşıyor ve taşları oluşturuyor. Taşlar kristal cinsine göre 5’e ayrılıyor ve bunların yüzde 75’ini kalsiyum oksalat oluşturuyor. Vücutta yüzde 10 oranında kalsiyum fosfat cinsi taşlar görülürken strüvit, ürik asit ve sistin taşı gibi kristallerde oluşabiliyor. Kalsiyum oksalat taşları olanların çilek, incir, ıspanak, pazı, pırasa, badem, kahve ve turşu gibi besinleri daha az tüketmeleri gerekiyor” dedi.
Hastanın şikayetleri göz önünde tutularak doğru müdahale yapılabilmesi için hastadan ultrason ve tomografi görüntüleri istendiğini belirten Gülpınar, şunları söyledi:
"Hasta genelde üroloji hekimliğine böbrek ağrısı ya da yan ağrı şikayeti ile başvurur. Buna ek olarak hasta kolik ağrısı, künt ağrı, sık idrara çıkma, idrar yaparken yanma, idrar yapamama hissi, testiste hissedilen ağrılar, bulantı kusma ve bazen kanlı idrar gibi şikayetler de hastalığın belirtileri arasında görülebiliyor. Taş hastalığında yapılacak olan tedavi taşın büyüklüğüne, taşın içeriğine, taşın yerine, böbrek anatomisine, beden anatomisine, hastanın uyumuna göre farklılıklar gösterir. Taş kırmada uygulanan yöntemler arasında ESWL işlemi gebelere, enfeksiyon kanalı hastalara, beyin tümörü bulanan hastalara, tıkalı sistemler, kalp pili bulunan hastalara uygulanmıyor. Açık ameliyatlar taş hastalıkları tedavisinde neredeyse hiç uygulanmıyor, onun yerini endoskopik cihazlar ve peruktan nefrolitotomi denilen teknolojik ameliyatlar aldı. Bu ameliyatlar hastanın hastanede kalış süresini ve iyileşme sürecini son derece kısaltıyor."