Besin alerjileri iki şekilde bulgu verir. Daha sık görülen "erken tip besin alerji"sinde şikayetler besin tüketildikten sonra ilk iki saatte ortaya çıkar ve ciltte yaygın kaşıntı, kızarıklık, dil ve dudakda şişme, ses kısıklığı, nefes darlığı, öksürük, morarma, bulantı, kusma, tansiyon düşüklüğü ve bayılma gibi şikayetlere neden olur. Besin alerjilerin de görülen en ciddi reaksiyon ise ölümcül olabilen "alerjik şok" tablosudur. Besin alerjilerinde görülen ikinci tablo ise "geç tip besin alerjisi"dir. Geç tip besin alerjisinde sıklıkla gördüğümüz şikayetler özellikle 6 ay altı anne sütü ile beslenen bebeklerde görülen kanlı, mukuslu sümüksü ve yeşil renkli dışkılama, şiddetli gaz sancıları, makat çevresinde kızarıklığın yanı sıra kol içleri, diz arkaları, yanaklar, kulak arkaları, boyun ve göğüs ön yüzünde ortaya çıkan kaşıntılı, kuru, kızarıklıklar ile giden alerjik egzema ve tedaviye yanıt vermeyen reflüdür.
Besin alerjisi tanısını koymada hastanın şikayetlerinin öyküsü en önemli basamaktır. Öyküden sonra ciltten ve kandan bakılan alerji testleri ve "besin karşılaşma testleri" tanıda kullanılan yöntemlerdir. Ciltten yapılan alerji testleri ve besin karşılaşma testleri alerjik şoka neden olabildiğinden riskli işlemler olup alerji uzmanları tarafından yapılması gereken testlerdir.
Hastanın alerjik olduğu besinlerden kaçınması alerjik reaksiyonları önlemenin ve tedavinin tek yoludur. Besin alerjisi olan hastalarda ortaya çıkan hafif reaksiyonlarda alerji şurupları, alerjik şok gibi ağır reaksiyonlarda adrenalin iğneleri kullanılmalıdır.
Bazı besinlere karşı gelişen alerjiler zaman içerisinde düzelme eğilimindedir. İnek sütü, yumurta gibi besinlere bağlı alerjiler yaşa bağlı olarak geçebilir. Yer fıstığı, balık, kabuklu deniz ürünleri ve kuru yemiş alerjiler çok uzun yıllar hatta yaşam boyu devam edebilir.