Genetik yatkınlık, ergenlik, hamilelik, doğum kontrol hapı kullanımı gibi hormonal faktörler, inflamasyon, hareketsiz yaşam tarzı ve beslenme gibi etkenler lipödem gelişiminde rol oynuyor. Aile geçmişinde lipödem olan bireylerde bu hastalığa daha sık rastlanırken, teşhis konulan hastalarda vücut kitle indeksi genellikle normalden yüksek gözlemleniyor ve kilo alımı semptomların kötüleşmesine neden oluyor.
Genetik ve hormonal faktörlerle bağlantılı olduğu için lipödemden kaçınmanın kesin bir yolu olmadığına dikkat çeken Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Prof. Dr. Şule Arslan, “Ancak yaşam tarzıyla ilgili bazı değişiklikler hastalığın gelişimini önleyebilir. Uygun diyet, düzenli egzersiz yapmak, sigara ve aşırı alkol tüketmemek, kilo kontrolü ile stres yönetimi bunlara örnek olarak verilebilir. Uzun süre ayakta kalma veya seyahat etme durumlarında, bası çorapları veya bandajları, şişliği ve ağrıyı azaltabilir” diyor. Tedaviyle semptomlar ile hastalığın ilerlemesinin yavaşlatılması ve hastalığa bağlı sağlık sorunlarının engellenmesi amaçlanıyor. Tedavide multidisipliner ve bütüncül bir yaklaşımın önem kazandığını vurgulayan Prof. Dr. Şule Arslan, sözlerine şöyle devam ediyor: “Komplet dekonjestif terapi ve cerrahi girişimler temel tedavi iken; egzersiz, düşük tuzlu diyet, bası giysileri kullanımı da etkili koruyucu tedavi olarak