Obezitenin ortaya çıkmasında kişilerin iradesi ne kadar etkili? Bu konuda toplumda yanlış bilgilerin yaygın olduğunu belirten Prof. Dr. Kıyıcı, “Toplumda, obezitenin sadece hareketsiz yaşama ve yeme davranışındaki iradesizliğe bağlı olarak geliştiği önyargısı çok yaygındır. Ancak obezite ile ilgili yapılan araştırmalar psikolojik, biyolojik, genetik, sosyal, kültürel ve çevresel birçok faktörün obezitenin gelişiminde rol oynadığını göstermektedir” bilgilerini paylaştı.
Obezitenin genetik nedenleri ile ilgili bilgiler veren Prof. Dr. Kıyıcı, “Obezitenin genetik nedenleri ile ilgili araştırmalar devam ederken, bugün 1.000’den fazla gen varyantının obezite ile ilişkili olduğu gösterilmiştir. Toplumda yaygın olarak görülen obezite tipinde, bireyde kilo artışına eğilim yaratan birden fazla gen varyantının birlikte bulunduğunu yani poligenik nedenli olduğunu biliyoruz. Obezitenin genetik etkenlerle ilişkisini çift taraflı açıklayabiliriz. Obezite ile ilişkilendirilen birden fazla gen varyantının bulunması, vücutta daha az kalori yakılmasına, yağ depolama eğiliminin artmasına ve enerji için gereken yağ yakma yeteneğinin azalmasına neden olabilmektedir. Bu da fazla yağ birikimine ve VKİ’de artışa neden olacaktır. Diğer tarafta ise, günümüzde yaygın olan hareketsiz yaşam biçimi ve yüksek yağlı beslenme alışkanlığının açlık ve tokluk hormonlarını düzenleyen sistemlere ve diğer vücut fonksiyonlarındaki normal işleyişe olumsuz olarak etki etmesi, kilo alınmasına ve yağlanmaya neden olabilir” açıklamalarını yaptı.
Obezitenin, genetik etkenler gibi bireylerin iradesi dışı nedenleri olabilse de bazı önlemler ile bu riskin azalabileceğine ve vakit kaybetmeden doğru desteği almanın önemine dikkat çeken Prof. Dr. Kıyıcı, şunları söyledi: “Obeziteyi etkileyen birçok genetik faktör bulunmakta. Ancak beslenme alışkanlıklarımızda ve yaşam biçimimizde yapacağımız bazı olumlu düzenlemeler obezite riskimizi azaltmamıza yardımcı olabilir. Obezite hastalığının geliştiği durumlarda ise hastaların vakit kaybetmeden bir hekime başvurması ve kendi ihtiyaçlarına özel farklı tedavi metotlarının hekim kontrolü ve yönetiminde belirlenmesi çok önemlidir. Hastaların kilo vermelerini takiben genel sağlık durumlarında da hızlıca olumlu etkiler görülür. Örneğin İngiltere’de yapılan bir çalışmaya göre, VKİ’si 40 kg/m2 olduğu tahmin edilen bireylerde, başlangıç kilosundan ortalama %13 oranında kilo kaybedilmesi durumunda Tip 2 diyabet riskinde %41, uyku apnesi riskinde %40, hipertansiyon riskinde %22, dislipidemi riskinde %19 ve astım riskinde %18 azalma sağlandığı görülmüştür. ”