Düşük kemik yoğunluğu ve kemik yapısında bozulmayla karakterize ve kemiğin kırılmaya eğilimini artıran sistemik bir hastalık olan osteoporoz, daha çok kadınlarda görülmektedir. Bunun nedenini ise şöyle açıklamak mümkün. Öncelikle erkeklerin kadınlara oranla daha kısa ömürlü olması ve erkeklerde kemik kütle oranının yüksek olması önemli bir etkendir. Aynı zamanda erkeklik hormonu olan testesteronun kemikler üzerindeki koruyucu etkisi ve kemik erimesini hızlandıran menopoz döneminin erkeklerde olmaması da bu hastalığın kadınlarda daha fazla görünmesinde etkin rol oynar.
Osteoporoz tanısı, kemik mineral yoğunluğun ölçümü ile konulur. Kısa süren ve ağrısız bir işlem olan mineral yoğunluğu ölçümü üç farklı kategoriye ayrılır. Bunlar; normal kemik kütlesi, düşük kemik kütlesi -2,5’a kadar olanlar (osteopeni) ve -2,5’dan küçükse osteoporozdur. Ölçüm sonunda kişinin kemik mineral yoğunluğu ne kadar düşük çıkarsa kemik erimesine yakalanma riski de o kadar yüksek demektir.Eğer ölçümler sonucunda sadece osteoporoz olduğunuz ortaya çıkarsa dışarıdan alacağınız D vitamini ve kalsiyum ayrıca önerilen egzersizleri yapmanız yeterlidir. İleri safhalar için ise hastalığın şiddetine göre daha farklı tedavi yöntemleri uygulanır.
Beslenme düzeninizde yapacağınız değişiklikler bu hastalığa yakalanma riskinizi büyük ölçüde engelleyecektir. Bu sebeple aşağıda sıralanan besinlere hayatınızda daha fazla yer açmanız önemli. Bu besinler;
-Başlıca süt ve süt ürünleri peynir, yoğurt vs.
-Mısır, kara buğday, yulaf, arpa, darı, buğday gibi rafine edilmemiş tahıllar
- Badem, yer fıstığı, fındık ve ceviz gibi sert kabuklu yemişler
-Tüm taze meyveler ve aynı zamanda kurutulmuş meyveler
-Keten tohumu, ayçiçeği tohumu gibi yararlı tohumlar
Baklagiller.
Osteoporozdan sadece beslenerek korunamayız. Düzenli bir beslenmenin yanı sıra fiziksel aktivite ve spor yapmak çok önemli. Haftada en az 3 gün ve günde 45 dakikalık bir yürüyüş, yüzme ve fitness yapılabilir.