Unutkanlık

Unutkanlık,tıpkı kanser ve aids gibi çağımızın hastalığı. Teknik konularda ve tıpta ilerledikçe hastalıklar daha erken yakalanıp çareler ve tedaviler bulununca dünya üzerindeki yaşlı nüfus da arttı. Eskiden 50-60 yaşında olanlara yaşlı denirdi.

Şimdi nerdeyse o yaşlar orta yaş. 80-90 yaşına kadar sağlıklı gelen ve hatta fazlasını da görenler var. Bu kadar uzun yaşayınca unutkanlıklar da başlıyor.

Herkes gibi ben de gaga olmaktan korkuyorum. Sevgili hocam Mina Urgan’nın sözüdür “gaga” olmak. İnsanlar önce bebekken gak guk yapıyorlar,sonra da gaga oluyorlar.
Arkadaşlarım ve ben uzun zamandır konuşmalarımızda “şey,şey şey ” demeye başladık bile. Bir isim sorulunca öyle hemen hop diye bilmek yok. Çocukluğumuzdan beri bildiğimiz,önünden binlerce kere geçtiğimiz otelin adını hatırlayamıyoruz. Ama başka melekelerimiz gelişti.

Çok güzel tanımlamalar yapıyoruz. “Hani en eski otel,çok yüksek değil ama yaygın, başka yerde yok ” gibi. Dinleyenin söyleyenden arif olması gerektiğini düşünürsek, “şey şey şey,o,o,o” dan sonra cart diye buluyoruz. Bunlar da yaşlılık eğlenceleri olsa gerek.

Haberin Devamı

Aklımızı,fikrimizi tembelleştirdik. telefon numaralarını ezberlerdik. Şimdi gerek yok. Bas telefonun tuşlarına çıksınlar ortaya. Çocuklarımızın telefonlarını bile bilmiyoruz. Hatta hiç kullanmadığımız için kendi numaralarımızda bile bazen zorlanıyoruz. Aniden sorulan sorular,sınavda çalışmadığımız yerden gelen sorular gibi. Aklımız başka yerdeyken alakasız sorular bizi kalakaldırıyor. 1-2 saniye sonra beyin bulup çıkarıyor da sonuç olarak 1-2 saniye gerekiyor.

İnsanlar yaşlanınca “beyni sulandı” denilirdi. Oysa yanlış bilinen bir durum bu. İnsanlar yaşlandıkça su içmeyi unutuyorlar. Bu nedenle yaşlandıkça beynimiz sulanmıyor,tam tersi kuruyor. Unutkanlığı azaltmak için yapılacaklar sıralamasında su geliyor. Su içmeyi unutmamak için de bence bir ölçü edinmeli ve onu gün içinde tüketebilmeli.

Hayata karışmalı,üstat Üstün Dökmen’nin dediği gibi yarına kalmalı. Yarına kalmak benim çok sevdiğim bir niteleme. Yarına kalmak için yarın adına bir şeyler yapmalıyız. Sorun bakalım kendinize, yarın için ne yapıyorsunuz?

Haberin Devamı

Tıp dünyasını ibretle izliyorum.Yapılan binlerce olumlu buluş var. AMA bu arada kobay olduğumuzu da unutmayalım. Özellikle ilaçlar ve beslenme konusunda maymun olduk. Yumurta yemeyin dedikten sonra,pardon yumurta iyiymiş dendiği zaman kızdım.
Ben dinlemeyip yemiştim ama gene de kızdım. Çocuklarımız Temel Reis gibi olmak için ıspanak canavarı oldular. Ispanağın içinde çok da yararlı vitaminlerin özellikle demirin çok az olduğu kanıtlandı.

Kolestrol diye kafa kırdılar.Kolestrol ilaçlarını dayadılar. En son araştırma kolestrol ilaçlarının unutkanlığa neden olduğu ve karaciğerde harabiyet yaptığı yönünde. Bu arada ölçümlerin de sürekli alt ve üst sınırları değişiyor. Kolestrol ilacı içenler ne yapsın şimdi.Bence unutsunlar. Tereyağı baş düşmanlardan biriydi. Sıvı yağlar için raklam üstüne reklam yapıldı. Sonra Time’da kapak gördük; “Eat Butter” tercümesi Yağ Yiyin.Haydaaaaa….

Haberin Devamı

Son bir şey daha:

Unutkanlık konusunda, Julianne Moore’a oskarı getiren film Still Alice bence görülmeli. Ufak tefek unutkanlıklarımızı kafamıza takmamak için bu filmi görmeliyiz. Dr Osman Müftüoğlu “gözlüğünüzü buz dolabına koyabilirsiniz,bu dalgınlıktır ama gözlüğün ne işe yaradığını bilmediğiniz zaman bu alzheimerdır ” diye tanımlıyor hastalığı.

Şimdiiiii,bennnnn,bu yazıyı size ulaştırmak için ne yapacaktımmmm……

Güvem Türe

http://www.guvemture.com/