Son günlerin belki de en güncel konusu sosyal medyanın kısıtlanması. Nasıl bir kanunun geleceği ve hayatımızı nasıl etkileyeceğini kimse bilmiyor. Yalnız sosyal medya üzerindeki kirlenmiş bilginin düzenlenmesi ve belli kriterlere bağlanması belki de en çok kadına yarayacak.
Yazdığı veya yayınladığı içeriğin altına birçok amacını aşan tanışma teklifleri, para teklifleri veya sadece yanaşmak için atılan mesajlar hepimizin malumu. Bu benim gibi birçok kadının dertli olduğu bir konu.
Sizin için çok özel veya arkadaşlarınızla paylaşmak için koymuş olduğunuz bir resmin altına gelen gereksiz yorumlar için tuzu biberi oluyor.
Aynı şekilde iş için yayınladığınız bir içerikte de aynı şeyler olabiliyor. Kahve teklifleri, akşam dışarı çıkma teklifleri sizin sosyal medyada olma amacınızın dışında gelişen hastalıklı durumlar oluşturuyor.
Sosyal medya kısıtlamasına gelince; kadın için bir nebze de olsa fiziki suçların sanal ortamda da suç sayılması gibi bir çözüm kadının mağduriyetini aza indirebilir. En azından çeki düzen verdirebilir.
İşin bu tarafı olumlu yönü; olumsuz olacak bazı konular da var ki bu hem toplumsal hem de sıkışmış olan kadını daha da kabuğuna sokabilir. Neredeyse sosyal medyayı sadece kes yapıştır yayınla olarak kullanan kadın önümüzdeki dönemde kendi fikrini ve düşüncesini daha ürkek ve çekinerek yazacak gibi görünüyor. Elbette kanuna göre yazacak ama burada kadının kendi fikrinin açığa çıkmaması olarak çok derin bir yara verecek gibi.
Vakti zamanında Kadın Sözlüğü sitesini ilk açtığımızda amacımız kadın için söylenen, üzerine yakıştırılan anne, kardeş, eş, kar, kız ve diğer birçok sıfatın ardında kalan kadının özgürce kendi düşüncesini yazmayı amaçlamıştık.
Site açıldığında birçok kadın yazar geldi ve yazmaya başladı. Sonrasında yazılan konuların kısırlaşmaya başladığını ve belli konularda yazılmaya başlandığını fark ettik. Yazarlarla neden bu konularda yazdıklarını ve diğer konularda yazmadıklarını konuştuğumuzda kadın konularını yazdıklarını söylemişlerdi. Yani annelik bir kadınsal konu olarak algılandığını ama gelecekle ilgili bir hayal kurmanın veya bir deneyimini aktarmanın kadınla ilgili olmadığını düşündüklerini anladık.
Yani kısacası kadın bir öğrenilmiş kadınlık üzerine içerikler paylaşıyordu. Sosyal medya mecralarının gelişimiyle genele baktığımızda da kes yapıştır paylaş mantığının aslında devam ettiğini söyleyebiliriz. İşin özü ister devlet kısıtlasın ister mahalle baskısı zaten kadının kafasındaki kısıtlama çok daha keskin sonuçları var.
Yeni gelen jenerasyon bu kısıtların çoğunu yıktı veya yıkmaya devam ediyor gibi gözükse de öğrenilmiş kadınlık karşımızda bir kısıt olarak duruyor.
Kadının bu kadar kısıtlama üstüne küçük cesaret adımları attığı ve yeni sosyalleşmeye ayak uydurduğu bir dönemde var olan öğrenilmiş kadınlık üzerine içeriklerin zaten kanuni kısıtlamaya takılmayacağını düşünüyorum.
Sosyal medyada kişi, kimlik, cinsiyet, inanç ayırt etmeden küfür edilmesine, kişilik haklarına saldırı olmasına, cinselliğin normalleştirilmesi ve kadının bir beden olarak algılanmasına en başından beri karşıyım. Geçtim kadın olmayı bir insan olarak karşıyım.
Umarım daha güzel günler görürüz. Kanuna, cezaya veya bir baskıya gerek kalmadan birbirimize saygı duyabileceğimiz bir ortak nokta bulabiliriz.
Hande Özmert
Kadinsozlugu.com
handeozmert34@gmail.com