Editörün SeçtikleriHazar'ın büyüsü

Hazar'ın büyüsü

15.06.1998 - 00:00 | Son Güncellenme:

Hazar'ın büyüsü

Hazarın büyüsü

Bir su düşünün rengi mavi.. Bir göl düşünün üstü tekneli.. Bir dağ düşünün üstü beyaz altı yeşil, kıyısını renk renk çiçekler kaplamış.. Bir su yanı düşünün, birbirinden güzel evler de inci tanesi gibi dizilmiş..
Burası benim dağlarım; adı Azer. Burası benim gölüm; adı Hazar. Burası benim sularım; adları Fırat ve Dicle. Dağın öte yanı Karakaya ve Keban. Az öteye git; Elazığ'dan Harput'a, Perteğe, Tunceli'ne, Bingöl'e yani kısacası Dersim'e varırsın.
Bu kez yolumuz, Doğu Anadolu'da tarihi Harput Kalesi'nin eteğinde kurulmuş bir şehir; Elazığ'a uzanıyor.
Milattan önce 2 bin yıllarında önce Hurriler'in, sonra sırasıyla Hititler, Urartular, Romalılar, Sasaniler, Araplar, Selçuklular, Artukoğulları, İlhanlılar, Dulkadiroğulları, Osmanlılar'ın gelip geçtiği "Elazız"da, ismi 1937'de Atatürk şehre geldiği zaman "Elazık", son olarak da "Elazığ"a dönüştürülen, tarih yüklü bir şehir, olağanüstü bir coğrafyadayız.

Tarih boyunca birçok medeniyetlere kol kanat geren Harput'u ve Elazığ'ı sona ayırıp, Hazar Gölü'nün kıyısında, sırtını Hazar Baba Dağı'na (eski adı Azer Baba) dayayan, şipşirin bir ilçe, Sivrice'ye varıyoruz.
Gölün bir kısmını turladıktan sonra Sivrice Kaymakamı Ahmet Zateroğulları'nın makamına gidip, böylesine güzel bir doğada turizm için neler yaptıklarını soruyoruz:
"Hazar Baba Dağı'nda 5 ay kayak yapılabilir. Orada doğal pist de var. Bir kafeterya, soyunma odaları ve baby lift yapıyoruz. Bu yıl hizmete girecek. Seneye telesiyej yapılacak. Özel sektör isterse orada otel kurabilir. Bunun dışında 4 basketbol, 4 voleybol sahası ve bir tenis kortu kuracağız."
Gölün en güzel köşelerine kurulan kamu kamplarına biraz öfkeyle bakan kaymakam, sözlerini şöyle sürdürüyor:
"Bu tesislere doğru dürüst gelen yok. Birkaç kişi içki içsin diye mi kuruldu? Versinler özel sektöre, turizm gelişsin."
Zateroğulları'nın, sözlerine son noktayı koyarken bir hayli endişeli olduğunu da hissediyoruz:
"Son zamanlarda 'irticacı' diye adlandırılan bazı kaymakamların görevden alınacağı söylentileri yayılıyor. Biz de onların içindeyiz."

Kaymakamın yanından ayrıldıktan sonra tren yolunu takiben, 23 km. uzunluğunda, 5 - 8 km. genişliğinde ve 200 metre derinliğindeki göle paralel aracımızı sürüyoruz. Çevremiz akasya, iğde ve söğüt ağaçları ile kaplı.
Tarlalarda sebzenin her çeşidi var. Kıyıdaki balıkçı teknesinde ağlar yığılmış. Birkaç genç o temiz suda kulaç atmanın keyfini çıkarıyor. Güneşin olanca kızıllığı suya vurunca Hazar'ın alevlendiğini hissediyoruz. Karşı koyda, bahçe içinde, birbirinden şık villalar; hepsi de mimariye saygılı çizgiler taşıyor. Az ötede, Sürek Adası'nın altındaki batık şehir ise tarihe gömülmenin hüznünü yaşıyor.


Hazar Baba Dağı'nın usta bir ressamın elinden çıkan bir resim gibi suya düştüğü saatlerde, gölün kıyısındaki en güzel tesis, TUR - POL'e geliyoruz.
Cana yakın garsonlar etrafımızı çeviriyor. Biz garip gezginler, bir yandan batan güneş, bir yandan yeni doğan ayın suya vuran şavkını seyretmek için sahile inip, fotoğraf çekiyoruz.
Ertesi sabah bu saygılı doğaya veda edip, Elazığ'a gidiyoruz. Elazığ gelişmiş koskoca bir şehir. Ana yollar İstanbul'un aksine çok geniş ve bol meydan var. Aradığınız her mağazayı bulabileceğiniz şehirde önce bir zamanlar bakır sanatının ustalarının toplandığı çarşıya geliyoruz, ancak bakırın tahtına aleminyumun kurulduğunu görünce ne yalan söyleyeyim çok öfkeleniyorum.
Ardından Fırat Üniversitesi'nin içindeki (müzeyi bulmak için tam 2 saat dolaştık) arkeoloji müzesini gezip, bir çok medeniyete ev sahipliği yapan Harput'a ve kalesine tırmanıyoruz.

Urartular döneminde inşa edilen Harput Kalesi'nin tüm ihtişamını ortadan kaldıran, Fethullah Gülen grubuna ait o kötü dev yapıyı (güya okul) geçip, Harput'a geliyoruz. Girişte cumbalı iki eski Harput evi. Kimbilir kaç yıllık. Bakımsızlıktan dişleri dökülmüş, kamburu çıkmış iki ihtiyara benziyor sanki.
Meydanda ulu bir çınar. Bir tarafta Artuk Bey'in torunu, Bahram Bey'in oğlu Balakgazi'nin heykelinin olduğu park ve Alacalı Camii. Etrafımız Akkoyunlu Hükümdarı Bahadırhan'ın annesinin yaptırdığı Sarahatun camii, Çimşit Bey Hamamı, Osmanlı devrinin en güzel örneği Kurşunlu Camii, Artuklu Hükümdarı Fahrettin Karaaslan'ın inşa ettirdiği Ulu Camii ile çevrili. Ancak, nasıl bir turizm anlayışı ise tüm camiler kapalı olduğu için içlerini gezemiyoruz.
Ardından çürümemiş cesedi ve kesik başı ile büyük ilgi toplayan Arap Baba türbesine geliyoruz. Kapıdaki bakıcı kadına, üzeri yeşil örtülü sandukanın içindeki cesedi görmek istediğimi söyleyince (erkek ve çıplak ya), zatıma beddualar yağdırıyor.
Öfkemi içimde saklayıp Harput'tan yeşillikler içindeki cennet köşe Güllübağ mahallesine doğru uzanıyoruz. Solumuzda kışın sıcak, yazın buzlarla kaplı Buzluk Mağarası. Etrafımız kırmızı gelincikler, mor ve sarı çiçeklerle kaplı. Dantel koyların ortasındaki mavi su Keban Gölü. Karşıki yeşil dağlar Erzincan, Tunceli, Bingöl; tümüyle Dersim gibi. Karşı koydan kalkan bir feribot Pertek Kalesi'nin yanından süzülerek kıyıya yanaşıyor.
İnanılmaz bir coğrafya, bir düş sanki...

YARIN: Nemrut ve Kahta

SİVRİCE'ye, Hazar Gölü'ne ilk biz hayran olmuyoruz.
İsterseniz size gazeteci - yazar Mehmet Topal'ın "Atatürk Elazığ"da adlı kitabından bazı alıntılar iletelim.
Atatürk 14 Kasım 1937'de Diyarbakır'a giderken, Sivrice ilçesindeki "Gölcük" gölünü görünce çok duygulanır. Trenden inip, bir süre yürür. Sonra durup, göl üzerindeki dalgaları seyrederken etrafındakilere sorar:
"Gördüğünüz memleketler içinde en güzeli hangisidir?"
Çoğunluk "İsviçre" der. Atatürk bunlara karşı çıkarak, Türkiye'nin en güzel memleket olduğunu söyler. Gökyüzüne doğru yükselen dağa bakar. Adının Hazar Baba olduğunu öğrenince Gölcük Gölü'nün "Hazar" olarak değiştirildiğini söyler. Köylüler etrafını sarınca Atatürk, "Şimdiye kadar bu güzel yerleri görmede geç kaldığım için çok üzgünüm. Burada çok modern bir şehir kurduracağım. Doğu, Yalova'nın bir eşini bu kıyılarda görmüş olacak ve buraya medeniyet gelecek" der. Ulu önder, Ankara'ya döndüğü zaman Sivrice için 500 bin lira ödenek konulmasını ister. Topoğraflar, istihkam subayları ile birlikte mühendisler bölgeye gidip, inceleme yaparlar. Devletin yapmaya teşebbüs ettiği, ancak Ata'nın ölümünden sonra başlayamadığı bu yatırımı zaman içinde Elazığ ve bölge insanı başarır. Sivrice ve Hazar kıyılarına birbirinden güzel tesisler ve siteler yapılır.

* SİVRİCE'de kalınacak en güzel tesis TUR - POL. Yaz - kış açık tesis 40 odalı, kaloriferli, jakuzili, saunalı. Gölün yanıbaşında, 70 dönüm üzerine kurulu 11 bin ağaçlı tesiste basketbol, voleybol ve futbol sahaları da var. En yakın zamanda havuz ve tenis kortları da yapılacak. Gölde güzel bir tekne ile "mavi yolculuk"a ne dersiniz? Tel: 0 424 425 11 00. Tesis, havaalanına 27 km. uzaklıkta. Yine göl kıyısında Mavi Göl Turistik Tesisleri de tertemiz. Tel: 425 10 20.
* Hazar'ın kıyısındaki DSİ, Köy Hizmetleri, Orman, Maliye, TPAO, PTT, Sümerbank, Karayolları, Tek Gıda - İş, İller Bankası ve Elazığ Belediyesi'nin kamplarında da konaklayabilirsiniz. Elazığ'da da Beritan 218 44 84, Akar 218 34 89 otellerinde kalabilirsiniz.
* Elazığ - Siverek iskelesinden 130 - 140 km. uzaklıktaki Adıyaman'a gitmek isterseniz, Siverek'ten (aslında Bucak demek lazım) kalkan feribota binebilirsiniz. Sabah 08.00 ve 09.30'da başlayıp 21.30 kadar devam eden feribot yolculuğu 15 dakika sürüyor.


EN ÇOK OKUNANLAR

Vücut Kitle İndeksi Hesaplama

Sağlığınızı kontrol altında tutmak için Vücut Kitle İndeksi (VKİ) hesaplama aracını deneyin!

VKİ HESAPLA
KEŞFETYENİ

İlgili Haberler