Editörün Seçtikleri Her derde derman avukat

Her derde derman avukat

15.06.2000 - 00:00 | Son Güncellenme:

Her derde derman avukat

Her derde derman avukat


Avukat Tamer Heper, Milliyet 2000’deki köşesinde haftanın
yedi günü buluştuğu okurlarının hukuki sorunlarına çözüm buluyor


       30 yıldan uzun bir süredir avukatlık yapan Tamer Heper, her gün gelen onlarca mektubu okuyup cevaplarken, köylüsünden kentlisine herkesin derdine çare arıyor. Neler gördüm ben derken anlattıkları aslında memleketimden insan manzaralarının ta kendisi. Tamer Heper’in okuyucu kitlesi pek çok yazarı kıskandıracak kadar fazla. Hatta öyle fanatikleri var ki, çıkan yazılarını bir albümde toplayıp, öğrendikleriyle apartman bile yönetiyor.

       Bir avukatın güncesinden
       Tamer Heper, pembe dosyalar ve mahkeme koridorları arasında mekik dokuyan bir adam. Ona göre dünyanın düzeni hala rayına girmese de savunulacak davalar hep var; haklılar ve haksızlar da. Otuz yıldır Karaköy’ün arka sokaklarından birinde, aynı handa, hatta hiç değiştirmediği masasının üstünde yazılarını yazıp dosyalarını inceliyor.
       Bir avukatın hayatı ne kadar da sıkıcı olur hiç demeyin. Çünkü belki de herkesten daha çok değişen insan profilimizi o biliyor. Heper, doğudan kalkıp gelen ve tarlasını isteyen bir müteahhitten, “Beni boşayın" diyen İstanbullu okumuş yazmışlarına kadar pek çok farklı yüzü, odasında ağırlıyor.

       Gönlü tıpta kaldı
       “O zamanlar üniversiteye girmek şimdiki kadar kolay değil. Ben yine de çalışkan bir öğrenciydim. Aklım hep tıp fakültesindeydi. Ne olduysa birden bire kendimi hukukta buldum. İyi de yapmışım" diyor Tamer Heper. Şimdi çok memnunmuş; bize, gün içinde gelmiş mektupları gösterirken haklılığını da ispat ediyordu. Susmayan telefonlar da cabası.
       Köşe yazarlığına başlama hikayesi de şöyle: “Bu serüvene ilk kez Milliyet’te başladım. O zamanlar bu cesur bir atılımdı. Çünkü ortada hukuki durumlar vardı. Hata kabul etmezdi. Bir iki derken bana yazılanlardan anladım ki, insanlarımızın buna ihtiyacı varmış. Sonu kötüye varmadan onlara yol göstermek çok keyifli. Ben onların devlet kapısıyım. Bu Türkiye’nin her köşesi için geçerli."

       Resmi evrakı yedi
       30 yıllık meslek yaşamında başından pek çok komik olay geçen Tamer Heper’in unutamadığı bir anısı var ki dillere destan: “Gazetedeki köşemi takip eden bir bayan beni bulup kapıma geldi. ‘Benim davama sen bakacaksın’ dedi. Gayrimenkul davaları çok uzun süreceğinden ben pek istemedim. Ama o kadar ısrar etti ki dayanamayıp kabul ettim. Tahminimden hızlı geçen bu sürenin sonunda bir gün kocası beni ziyarete geldi. Karara bakmak istedi. Ben de iyi niyetle dosyayı verdim. Birden adam mukaveleyi yırtıp yemeye başladı. Gözlerime inanamadım. Şaşkınlıktan ne yapacağımı bilemeden, elimi ağzıma sokup kalan kısımları kurtarmaya çalıştım. Allahtan imzalı bölümü kurtardım. Ama hala saklarım. Aklıma geldikçe gülmekten kendimi alamıyorum..."
       Tamer Heper’in başına gelenler bununla da kalmamış. Boşanma davalarından birinde kendisini bıçaklamaya kalkmışlar. Bu da Heper’in, bu işin ciddiyetini gösteren kötü bir anısı olarak hafızasında duruyor.

       Öfke hep aynı
       Ona göre, yıllardır insanlarımızda değişmeyen tek şey “istenildiği gibi sonuçlanmayan davaların öfkesi". Şöyle anlatıyor: “Bizde avukat hâlâ fedai gibi görünüyor. Bizi tuttukları andan itibaren sanki elimizde sihirli bir değnek varmış sanıyorlar. İki hasım birbirlerine ben seni mahkemeye vereyim de gör diyor. Mahkemeler cezalandırma yöntemi olarak görülüyor. Oysa halkımız hep olayların çözülemeyeceği veya çözümü zorlaştıracağı zamanlarda bize geliyor. Durum böyle olunca her şey kısır döngüye dönüşüyor. Ondan sonra da gel beni kurtar yakarışları."

İşte size adı insan olan filmden küçük kareler

       Her mektup okunur
       Tamer Heper’e gönderdiğiniz her mektup büyük bir dikkatle okunuyor. Heper, onları cevaplama konusundaki titizliğini şöyle anlatıyor: “Her mektuba cevap vermem imkansız. Ben de herkesi ilgilendiren konuları seçmeye çalışıyorum. Pek çok insana hitap etmeli. ‘Üst kattakinin tuvaleti bana akıyor’ ya da ‘Sekizinci kattan halı silkeleniyor’ gibi sorunlara zamanında çok yanıt verdiğim için onların önem sırası düşüyor."
       Tamer Heper, onca işin arasında kendisine pek vakit ayıramıyor. Bir de uçak fobisi olunca seyahat imkanı yarıya iniyor. Tarihe olan ilgisi de onu SİT alanlarına doğru çekiyor. Nerede arkeolojik bir kazı alanı, orada Tamer Heper. Ayrıca klasik müzik dinlemekten büyük zevk alıyor. Ruhumu dinlendiriyorum diyor. Sohbetimizi fonda Çaykovski ile bitirdik.

       Ansiklopedi yazdı!
       Tamer Heper avukatlığının ve köşe yazarlığının yanı sıra yazar. Bugüne kadar “Evinizdeki Avukat", “Vatandaşlık Ansiklopedisi", “Kiracı ve Ev Sahibi Rehberi" adlı kitaplarıyla her türlü hukuki sorunun çözümüne ışık tutuyor. Heper, “Bana gelen mektupların aşağı yukarı bütün sorunları aynı. Ben de herkese bir rehber kitap niteliğinde olsun diye bu ortak konuları kitaplarımda topladım. Hatta insanların çoğu bana yazmadan okuduklarıyla sorunlarını çözebiliyor. Amacım da buydu zaten. Bugünlerde ise bir başka kitap çalışmam var. Anılarımı kaleme almayı düşünüyorum. Sanırım herkesin hoşuna gidecek" diyor.



Yazarlar