Bir an için Kandinsky ve Chagall’in tablolarının hareket ettiğini düşünelim. Opera Garnier’in tavan süslemelerinin ya da eskizlerin Mozart, Mussorgsky, Ravel veya Wagner besteleri eşliğinde sahnede canlanması sıradışı bir deneyim olurdu.

45. İstanbul Müzik Festivali bu yılki konseptine uygun bir konserle bu sıradışı deneyime tanıklık etmemize yardımcı oldu. BBC Music tarafından günümüzün en önemli 20 piyanisti arasında gösterilen Mikhail Rudy dün gece farklı sanat dallarını bir araya getirdiği performansı ile İş Sanat Konser Salonunu dolduran müzikseverlere farklı bir deneyim yaşattı.

Haberin Devamı

Pazartesi gecesi düzenlenen konserle başlayan 45. İstanbul Müzik Festivali’nin bir sonraki etkinliği olan “Renklerin Sesi: Kandinsky & Chagall”, Mikhail Rudy’nin 2013 yılında Paris’te bulunun dünyanın en önemli opera salonlarından biri konumundaki Opera Garnier’in tavan işlemelerinden aldığı ilhamla ortaya çıkmış. İki bölümden oluşan konserin ilk kısmında Rus besteci Mikhail Rudy, Mussorgsky’nin besteleri eşliğinde, Kandinsky’nin tablolarının hayat bulduğu bir performans sergiledi. Filmleştirdiği bu görüntülerin devamını ikinci bölümde Chagall ile devam ettiren Rudy’nin repertuarında bu kez Mozart, Gluck, Wagner, Debussy ve Ravel vardı.

Konser esnasında defalarca uyarılmasına rağmen sesi açık unutulan telefonları saymazsak bu sıradışı deneyim hakkında ileride geçmişe dönüp baktığımda güzel şeyler hatırlayacağım. Konser öncesi, arada ve gösteri bitiminde mekândaki ünlü isimlerin çokluğu gözüme çarptı. Öte yandan da salonda, birçok klasik müzik konserinde olduğu gibi yaş ortalamasını düşürdüğümü fark ettim.

45. İstanbul Müzik Festivali bu akşam Londra Oda Orkestrası’nın Aya İrini Müzesi’nde vereceği konser ile devam edecek. Bu arada daha önce de yazdığım gibi Ramazan sebebiyle konser saatlerinde ufak bir değişiklik yapılıp biraz daha ileri alınmasının en azından bundan sonraki organizasyonlarda daha iyi olacağını kanaatindeyim. İyi dinletiler.

Müzik iyi ki var…